Bediüzzaman hazretleri İbn-i Sina, İbn-i Rüşd gibi felsefeciler hakkında:
İslâm hükemasının Eflatunu ve hekimlerin şeyhi ve feylesofların üstadı, dâhî-i meşhur Ebu Ali İbn-i Sina,
Şark ve garpta ilm-i mantıkın me'hazi olan İbn-i Sinaları,
İbn-i Sina, İbn-i Rüşd gibi dâhî feylesoflar misillü binler ehl-i tahkik aklî ve mantıkî bir tarzda her biri ayrı bir meslekte şübhesiz binler hüccetlere ve kat'î bürhanlara istinaden ilmelyakîn derecesinde Muhammed'in (Aleyhisselatü Vesselam) risaletine ve hakkaniyetine imanları,
İbn-i Sina, İbn-i Rüşd gibi felsefenin dâhîleri müttefikan esasat-ı Kur'âniyeyi usûlleriyle, delilleriyle isbat etmişler,
Hakaik-i imaniye ve Kur'âniye içinde öyleleri var ki; en büyük bir dâhî telakki edilen İbn-i Sina, fehminde aczini itiraf etmiş, "Akıl buna yol bulamaz!" demiş. Onuncu Söz Risalesi, o zâtın dehasıyla yetişemediği hakaiki; avamlara da, çocuklara da bildiriyor.
Bediüzzaman Hazretleri Risale-i nur külliyatının farklı yerlerinde bulunan bu Cümlelerinde de görüldüğü üzere bu zatların, mantık ilmine kaynaklık yaptıklarını, Hz. Muhammed’e(sav) binler delillerle ilme’l yakin mertebesinde, peygamberliğini ispat ve tasdik ettiklerini, Kur’anın esaslarını usulleriyle, delilleriyle ispat ettikleri ve bundan dolayı mü’min olduklarını dile getirmiştir. Bununla beraber felsefenin ölçüleriyle bakıldığı taktirde İslam’ın ve imanın bazı konularını yanlış değerlendirdiklerini, bu konuda da hata ettiklerini, bu görüşlerinin İslamiyet’le barışık olmadığını da belirtmiştir.
Bununla birlikte iman ve Kur’an hakikatlerinin içinde bazı esaslarını akıllarıyla çözemediklerini, akılla buna yol bulamadıklarını, nakille yetindiklerini bildirmektedir.