Soru

Bediüzzaman'a Göre İslam Felsefecilerinin Durumu

 İşte felsefenin şu esasat-ı fasidesinden ve netaic-i vahîmesindendir ki: İslâm hükemasından İbn-i Sina ve Farabî gibi dâhîler, şaşaa-i surîsine meftun olup, o mesleğe aldanıp, o mesleğe girdiklerinden; âdi bir mü'min derecesini ancak kazanabilmişler. Hattâ İmam-ı Gazalî gibi bir Hüccet-ül İslâm, onlara o dereceyi de vermemiş. (Sözler)

Evet İbn-i Sina'nın bazı sözlerini, kanunlarını bazı yerlerde görüyordum. Sonra, bütün bütün kesiliyordu. Daha ileri gidememiş. Demek boğulmuş. (Sözler)

Silsile-i felsefenin en mükemmel ferdleri ve o silsilenin dâhîleri olan Eflatun ve Aristo, İbn-i Sina ve Farabî gibi adamlar; "İnsaniyetin gayet-ül gayatı, "Teşebbüh-ü bil-Vâcib"dir.. yani Vâcib-ül Vücud'a benzemektir." deyip firavunane bir hüküm vermişler ve enaniyeti kamçılayıp şirk derelerinde serbest koşturarak; esbabperest, sanemperest, tabiatperest, nücumperest gibi çok enva'-ı şirk taifelerine meydan açmışlar. İnsaniyetin esasında münderiç olan acz u za'f, fakr u ihtiyaç, naks u kusur kapılarını kapayıp, ubudiyetin yolunu seddetmişler. Tabiata saplanıp, şirkten tamamen çıkamayıp, şükrün geniş kapısını bulamamışlar. (Sözler)

Bu cümleler göre burada zikri geçen felsefecilere bakış açımız ne olmalıdır?

Tarih: 14.06.2011 11:33:16
Okunma: 10397

Cevap

Bediüzzaman hazretleri  İbn-i Sina, İbn-i Rüşd gibi felsefeciler hakkında:

İslâm hükemasının Eflatunu ve hekimlerin şeyhi ve feylesofların üstadı, dâhî-i meşhur Ebu Ali İbn-i Sina,

Şark ve garpta ilm-i mantıkın  me'hazi olan İbn-i Sinaları,

İbn-i Sina, İbn-i Rüşd gibi dâhî feylesoflar misillü binler ehl-i tahkik aklî ve mantıkî bir tarzda her biri ayrı bir meslekte şübhesiz binler hüccetlere ve kat'î bürhanlara istinaden ilmelyakîn derecesinde Muhammed'in (Aleyhisselatü Vesselam) risaletine ve hakkaniyetine imanları,

İbn-i Sina, İbn-i Rüşd gibi felsefenin dâhîleri müttefikan esasat-ı Kur'âniyeyi usûlleriyle, delilleriyle isbat etmişler,

Hakaik-i imaniye ve Kur'âniye içinde öyleleri var ki; en büyük bir dâhî telakki edilen İbn-i Sina, fehminde aczini itiraf etmiş, "Akıl buna yol bulamaz!" demiş. Onuncu Söz Risalesi, o zâtın dehasıyla yetişemediği hakaiki; avamlara da, çocuklara da bildiriyor.

Bediüzzaman Hazretleri Risale-i nur külliyatının farklı yerlerinde bulunan bu Cümlelerinde de görüldüğü üzere bu zatların, mantık  ilmine kaynaklık yaptıklarını, Hz. Muhammed’e(sav) binler delillerle ilme’l yakin mertebesinde, peygamberliğini ispat ve tasdik ettiklerini, Kur’anın esaslarını usulleriyle, delilleriyle ispat ettikleri ve bundan dolayı mü’min olduklarını dile getirmiştir. Bununla beraber felsefenin ölçüleriyle bakıldığı taktirde İslam’ın ve imanın bazı konularını yanlış değerlendirdiklerini, bu konuda da hata ettiklerini, bu görüşlerinin İslamiyet’le barışık olmadığını da belirtmiştir.

Bununla birlikte iman ve Kur’an hakikatlerinin içinde bazı esaslarını akıllarıyla çözemediklerini, akılla buna yol bulamadıklarını, nakille yetindiklerini bildirmektedir.  


Yorum Yap

Yorumlar