İlgili yer Risale-i Nur'da şöyle geçmektedir:
Bu keşif ve kerâmetlerin ekserîsi de, seyr-ü sülûk zamanında tarîkat berzahından geçtikleri vakit, âdî beşeriyetten bir derece tecerrüd ettiklerinden, hilâf-ı âdet hâlâta mazhar olurlar. 1
Berzah kelimesi sözlükte geçit, perde anlamlarına gelir. Tasavvuf yolunda ilerleyen kimse eğitim (seyr-ü sülûk) esnasında “tarîkat berzahı” denilen, dünyevî hâl ile tam mânevî hâl arasındaki “geçiş koridoru”na girer. Bu ara safhada maddî bağlardan kısmen sıyrılınca, normal şartlarla açıklanamayan keşif ve kerâmetler çoğunlukla o sırada görünür.
Tasavvuf yolunda ilerleyen biri, “çile” denilen dar ve kapalı bir mekânda kırk–seksen gün boyunca açlık, ibadet ve zikirle meşgul olur. Kimi zaman kendini kefenleyip kabre girerek kendisini “ölmüş” kabul ederek nefsini terbiye eder. Böylece bedenin ruh üzerindeki etkisi azalır, zamana kayıtlı olmayan ruh bedene hükmederek keramet ve keşif gibi harika haller ortaya çıkar. Bu mânevî yolculuğa geçişi “tarikat berzahı” sağlar.
Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, Hayrat Neşriyat, Isparta 2016, c.2, s.40

