Allah (c.c) her yarattığına bir nokta-i kemal vermiş hakikatine binaen Resul-i Ekrem(s.a.v)in nokta-i kemali mi'rac hadisesi midir?
Bu mevzuyu izah etmeden evvel nokta-i kemal üzerinde duralım.
Allah, canlı cansız her varlığa kendisine münasip bir kemal, mükemmellik ve olgunlaşma noktası tayin etmiş ve ona göre kabiliyet vermiştir. Kemal noktası diye tabir olunan bu mükemmelliğe ulaşmak için, her varlığa bir hareket ve meyil vermiş. Kemal noktasına ulaşana kadar varlıklara yardım eden ve manileri de def eden âlemlerin Rabbi olan Allah’ın terbiyesidir. Mesela, bir kayısı çekirdeğinin nokta-i kemali, filizlenip güzel bir ağaç olması ve meyve vermesidir. Bu kemal noktasına ulaşıncaya kadar bütün hareketlerinde ve meyillerinde ona yardımcı olan ve neticeye ulaştıran Allah’ın Rabb ismi ile terbiyesidir. Mesela, insanın kemal noktası, Kur’ân ve sünnet dairesinde hareket ederek kendisine verilen kabiliyetleri geliştirip, Cenâb-ı Hakk’ın bütün isimlerine güzel bir ayna olarak, ahsen-i takvim diye tabir edilen en güzel kıvama ulaşmasıdır. İnsanın bu mükemmelliğe ve olgunluğa ulaşması için ona birçok meyiller ve ihtiyaçlar, belalar ve musibetler, kabiliyetler ve beceriler veren, kitaplar ve peygamberler göndererek yardım eden Rabbimizdir ve O’nun terbiyesidir. Bu noktada en mükemmel örnek ve en mükemmel insan hiç şüphe yok ki, Peygamberimiz Hazret-i Muhammed Aleyhissalatü vesselamdır. İnsanoğlu ne kadar Hazret-i Muhammed Aleyhissalatü vesselama benzerse, o kadar kâmil bir insan olabilir.
"Evet, Cenâb-ı Hakk, her şey için bir nokta-i kemal (olgunluk noktası) tayin etmiştir. Ve o noktayı elde etmek için o şeye bir meyil vermiştir. Her şey o nokta-i kemale doğru hareket etmek üzere, sanki manevî bir emir almış gibi muntazaman (düzenli olarak) o noktaya müteveccihen (yönelerek) hareket etmektedir. Esna-yı harekette (hareket esnasında) onlara yardım eden ve mânilerini def eden, şüphesiz Cenâb-ı Hakk'ın terbiyesidir. Evet, kâinata dikkatle bakıldığı zaman, insanların taife ve kabileleri gibi, kâinatın zerratı (zerreleri) münferiden (tek tek) ve müctemian (toplu olarak) Hâlıklarının (yaratıcılarının) kanununa imtisalen (uyarak), muayyen (belli) olan vazifelerine koşmakta oldukları hissedilir.'' Yalnız bedbaht insanlar müstesna!'' (Bedîüzzaman)
Peygamberimizin(s.a.v) nokta-i kemali bir kaç cihetledir.
1. Kulluğu cihetiyledir. En güzel kulluğu her cihetle yapmasıdır.
2. Risaleti cihetiyledir. Allah'tan kendisine verilen vazifeyi en güzel ve mükemmel şekilde yapmasıdır.
3. İnsanlık itibariyledir. Allah'ın isim ve sıfatlarına cami ve mükemmel bir ayine olması. Allah'ı Allah'ın istediği kadar tanıması ve tanıtmasıdır. Aynı zamanda istidatlarını Allah'ın istediği şekilde kuvveden fiile çıkararak en güzel şekilde inkişaf ettirmesidir.
Bunların sonucu olarak Allah'ın sevgili bir kulu olması(makam-ı mahbubiyet), bütün mevcudatın kumandanı olarak Allah'a muhatap olması, a'la-yı illiyyine ve ahsen-i takvime yani en yüksek makama ulaşarak cennete layık bir kıymet almasıdır.
Miraç ise bu nokta-i kemale ulaşmasının önemli bir vesilesidir denilebilir.