Mucize ile keramet arasındaki fark nedir? Adetullah ile olan münasebetleriyle beraber açıklar mısınız.?
Mucize: Allah'ın peygamberlik iddiasında bulunan bir zatın elinde onun peygamberlik iddiasını doğrulayan tasdik eden harikulade olayı yaratmasıdır.
Mucizenin özellikleri şunlardır: Peygamberin elinde zuhur etmeli. İddiaya uygun gerçekleşmeli. Yani peygamber olan zat ağaç beni tasdik edecek derse mucize ağacın tasdik etmesi tarzında olmalı. Mucizede inanmayanlara meydan okuma vardır. Mucizede kesb gayret söz konusu değildir. Mucize bir zatın peygamber olduğuna delildir. Mucizenin benzeri getirilemez.
Keramet: İkram etmek, ihsan etmek şereflendirmek manasındadır. Tasavvufta salih bir kulun elinde görünen harikulade olaydır. Keramet iki sınıfa ayrılır.
Birisi, manevi keramettir ki, istikamette olmak, Allah'ın emir ve yasaklarına riayet etmek, müntesiblerini maddi ve manevi olgunluğa eriştirmektir ki en büyük keramet budur diye rivayet edilir.
İkincisi ise, Allah'ın emir ve yasaklarına tam uyan, hakiki müslüman olan, Allah hakkında tam bir marifet sahibi olan zatların elinde görülen harikulade olaylardır.
Kerameti şöyle latif bir misalle açıklayabiliriz. Nasıl ki bir padişah kendisin sadık, samimi ve halis bir hizmetkarının kulubesine aziz bir misafirin geldiğini görse o hizmetkarını mahcup etmemek için has sarayından ve mutfağından ona bir sofra gönderir. Aynen öylede keramet te Allah'ın halis, samimi ve muttaki bir kuluna müracaat eden insanların ihtiyaçlarını o kulun eliyle ihsan ve ikram etmesidir.
Keramet tek başına bir zatın veli olduğunun delili değildir. Zira müslüman olmayanların ellerinde de bir takım harikulade olaylar görülebilir. Hint fakirleri gibi. Buna istidrac denir. Onun için keramet sahibi zatın haline yaşantısına söylediklerine bakılır. İslamiyete ve sünnet-i seniyeye uygunluğu halinde veli bir kul olduğuna hükmedilir.
Kerameti mucizeden ayıran bazı özellikler vardır.
1. Keramette meydan okuma yoktur.
2. Keramet veli bir zatın dediği gibi olmak zorunda değildir.
3. Kerametten önce ibadet ve taat gibi tazarru ve niyaz etme söz konusudur. Mucizede böyle bir şey söz konusu değildir.
4. Keramette bazen kesb söz konusudur.
5. Keramet veli bir zatın elinde zuhur ederken mucize peygamberin elinde zuhur eder.
6. Kerametin bir benzeri getirilebilir. İnsan çalışırsa veli bir kul olabilirken, çalışmakla peygamber olunamaz.
Mucize ve kerametin ortak noktalarına gelince,
1. Her ikisi de harikuladedir.
2. İkisi de Allah'ın fiilidir.
Mucizenin tabiat kanunlarıyla olan münasebetine gelince,
Allah kendi koyduğu kanunlarına mahkum değildir. Dilediğini dilediği şekilde yaratır. O'nun iradesine bir sınır çizecek yoktur. Zaten ezeli ilmi ile de hangi peygamberin hangi kavme nasıl bir mucize göstereceğini bilir. Bu ilme uygun bir irade de bulunur. Determinizmde olduğu gibi sebeb ve sonuç ilişkisi zorunlu değildir. Herşeyi tabiatta bulunan sebeblerle olmak zorunda değildir. Aksi takdirde sebeblerin ilahi iradeyi sınırlandırma söz olacaktır. Zaten bunu iddia edenler Allah'ın varlığından bile şüphe etmektedirler.