Üstadımızın Hizb'ül Kur'an'dan bahsederken "okumasında hiçbir vesvesenin gelmemesi" ifadesini nasıl anlamalıyız? Okurken hç mi vesvese olmaz. Okurken kötü düşünceler aklımıza geliyorsa bunun sebebi nedir?
Sorunuzda ifade ettiğiniz kısmı aşağıya alıyoruz:
"Hizb-ül Kur'an-ül Muazzam'ın hem fevkalâde ehemmiyeti, hem faideleri; hem okumasında hiçbir vesvesenin gelmemesi, hem bütün Kur'an'ın en sevablı âyetlerinin ihtivası, hem Risale-i Nuriye'nin bütün esaslarını ve hakikatlarını cem'etmesi, hem herkese, hususan her vakit bütün Kur'anı okumağa fırsat bulamayan ve hâfız olmayanlara tamam Kur'anın bir nümune-i kudsîsi; hem tamam Kur'anın tevafuklu tab'ında bir misal-i musaggarı ve müjdecisi; hem maddî ve lafzî ve manevî parlak bir i'caz göstermesi gibi, pek çok hasiyetleri var." (Emirdağ Lâhikası)
Bediüzzaman üstadımız, bu hizbi tam bir ihlas ve tefekkürle okuduğu için kendisine hiçbir vesvese gelmemiştir. Kendisinin tecrübe ettiği bu hasiyetleri de üstteki kısmıda ifade etmiştir. Bizler de üstadımız gibi okuduğumuzda; soruda da ifade etiğiniz "vesveselerin gelmemesi" başta olmak üzere bu hasiyetler bizlerde de görülebilir.
Burada vesvesenin gelmemesi kısmını şöyle anlamalıyız;
Nasıl ki bazı ilaçların belli hasiyetleri vardır. O ilacı kullanan kişilerin çoğunda o hasiyet görünür. Örneğin bir ağrı kesici ilacını kullanan birisinin ağrısı hafifleyip geçebilir. Ancak bazı kişilerde bir adet ağrı kesici yeterli olmadığında daha fazla ağrı kesici kullanılarak tedavisi devam edilir. Aynen bunun gibi Hizb-ül Kur’an ve Cevşen-ül Kebir gibi virdleri okuduğumuzda, o virdin hasiyeti üzerimizde görünmüyorsa, daha ziyade okumak gerekmektedir.
Özellikle vesvese gibi hassas konularda, Hizb-ül Kur’an’ı veya herhangi bir virdi “vesvese olacak mı veya olmayacak mı diye” üzerinde çok düşünmeden yalnızca Allah’ın rızasını esas tutarak okumamız gerekmektedir.
Nasıl ki dua yaptığımızda her duamız kabul olmuyorsa, buradaki “vesvese gelmez” manası asla gelmeyecek anlamında değildir. Çünkü bunu okuyan herkes tam halis bir kalple okuyacak diye bir durum yoktur. Bu hizbi okuyan birçok kişide de bu tarz kalbe ilişen vesveseler görülebilir.
Bu hizbi sürekli okuyarak bu vesveselerden de kurtulabiliriz.
Yapılan ibadetlerde illet yani asıl sebep Allah'ın emridir. Yani Allah emrettiği için ibadet yapılır. Sonucunda Allah'ın rızası beklenir. Dünyaya ait maksatlar ise o ibadet veya duanın vakitleri olur. Aynı zamanda bizim için tercihe ve teşviğe sebeptir. Ancak dünyaya ait şeyler asıl gaye veya maksat olmamalıdır. Eğer asıl gaye olursa ihlas gider. O sonucu göremeyiz.