15. mektubdaki leyle-i kadire ulaşmak için verilen örnekte ne demek istiyor? Bu misalden almamız gereken öz nedir?
15. Mektub'daki misal şöyledir:
Sahabeler ise, sohbet-i nübüvvetin in'ikasıyla ve incizabıyla ve iksiriyle tarîkattaki seyr ü sülûk daire-i azîminin tayyına mecbur değildirler. Bir kademde ve bir sohbette zahirden hakikata geçebilirler. Meselâ: Nasılki dün geceki Leyle-i Kadr'e ulaşmak için iki yol var:
Biri: Bir sene gezip dolaşıp, ta o geceye gelmektir. Bu kurbiyeti kazanmak için bir sene mesafeyi tayyetmek lâzım gelir. Şu ise, ehl-i sülûkün mesleğidir ki, ehl-i tarîkatın çoğu bununla gider.
İkincisi: Zamanla mukayyed olan cism-i maddî gılafından sıyrılıp, tecerrüdle ruhen yükselip, dün geceki Leyle-i Kadr'i öbür gün Leyle-i Îd ile beraber bugünkü gibi hazır görmektir. Çünki ruh zamanla mukayyed değil. Hissiyat-ı insaniye ruh derecesine çıktığı vakit, o hazır zaman genişlenir. Başkalarına nisbeten mazi ve müstakbel olan vakitler, ona nisbeten hazır hükmündedir.
İşte bu temsile göre, dün geceki Leyle-i Kadr'e geçmek için, mertebe-i ruha çıkıp, maziyi hazır derecesinde görmektir. Şu sırr-ı gamızın esası akrebiyet-i İlahiyenin inkişafıdır. ...
İşte şu temsil gibi, nübüvvet ve veraset-i nübüvvetteki velayet, sırr-ı akrebiyetin inkişafına bakar. Velayet-i saire ise, ekseri kurbiyet esası üzerine gider. Bir çok meratibde seyr ü sülûke mecbur olur." (15. Mektub)
Bu misalin özü, "hedefe ulaşırken bilinen uzun yolun aksine daha kısa bir yoldan gidilmesidir.
Mesela kadir gecesi geçince normalde onu bir sene beklemek gerekir. Ama manen ruh mertebesine çıkılabilirse dün geceki kadir gecesini bu gün gibi görebilir ve bir sene beklemekten kurtulur.
İşte bu misal gibi,normalde tarikat yoluyla insanın Allah'a ulaşması yani onu bir insan-ı kamil olarak tanıyabilmesi uzun bir yolculuktur. Seneler süren tarikat terbiyesi ve seyr u sülûk ile o makama ulaşabilir.
Fakat veraset-i nübüvvet olan akrabiyet-i ilahiyenin inkişafı ile Allah'a ulaşmak nasib olursa o uzun yolculuğa gerek kalmadan bir anda ulaşır. Allah'ı, âlemi ve kendini olması gereken doğru bir şekilde, bir marifet-i kâmile ile tanımaya başlar.