“Cennet de bu dünyada, cehennem de bu dünyada” diyen bir kişiye nasıl bir izah yapılmalıdır?
Eğer bu kişi her şeyi boş vermiş, sersem bir sarhoş gibi Rabbini düşünmek istemeyen birisi ise ne kadar hakikatler anlatılırsa anlatılsın ona bir şey kabul ettirmek pek mümkün değildir. Fakat bu kişi bunu doğru bildiği bir itikat olarak benimsemiş ise, bu durumda ona bazı izahlar yapılabilir. Birincisi; Müslümanlar da, imanının gereği gibi yaşayan bir insanın daha bu dünyada iken manevi bir cennet hayatı yaşadığına, hem küfür ve dalalet içinde kalmış insanların, daha bu dünyada iken manevi bir cehennem azabını ruhlarında yaşadıklarına inanırlar.
İkincisi; bu dünyada ruhta yaşanan manevi bir cennet ve cehennemin bulunması, ahirette hakiki Cennet ve Cehennem’in bulunmadığına hiçbir şekilde delil olmaz. Bunu iddia eden adamın hâli, köyünden hiç ayrılmamış bir adamın, şehirdeki eğlence parkını ve hapishaneyi inkâr edip, “eğlence de burada, ceza da burada” demesine benzer. O adamın şehri ve içindeki hayatı bilmemesi ve görmemesi, onların olmamasını gerektirmediği gibi inançsız birisinin de âhiretin delillerini bilmemesi, âhiretin ve oradaki azap ve saadetin bulunmamasını gerektirmez. Böyle bir kimsenin mantıken yapması gereken tek şey, bilmediği bir gerçeği inkâr etmek değil “varsa delilinizi söyleyin” demektir. Daha sonra bu kişiye âhiretin varlığının delillerini söylemek bir fayda verebilir. Haşir ve âhiretin pek çok kuvvetli delil ve ispatları için Risale-i Nur’dan 10. Söz, 29. Söz ve Meyve Risalesinin 7. Meselesine bakabilirsiniz.