"Beğendiğin şeyde ifrât etme. Bir derdin dermanı başka derde derd olur, panzehiri zehir olur. Derman hadden geçerse, derd getirir, öldürür." (Lemaat) Açıklar mısınız?
İslamiyet sırat-ı müstakim ve hadd-i vasat dinidir. Aşırılıklar yoktur. Hem ifrat tefrite yakındır. Aşırı giden bir kimse aşırı geri de kalabilir. Çünkü ifrat eden bir kimse yakında o halden veya o şeyden bıkabilir. Peygamberimizin hayatında hep hadd-i vasat denilen orta yol yani mutedil bir hal vardır. Hatta aşırıya kaçanları ikaz etmiştir.
Bundan dolayı insanın beğendiği bir şeyde aşırıya gitmemesi lazımdır. Diyelim ki birisi balı çok seviyor. Bal yemekte aşırı gitse belki usanır, belki de zarar görür.
Bir hastalığın ilacı başka bir hastalığa iyi gelmeyebilir. Hatta azdırabilir. Mesela midesi rahatsız olan bir kimseye aspirin iyi gelmez.
Hem derman çok fazla kullanılırsa da zararlıdır. Mesela bir zehirin panzehirini yeteri kadar kullanmak lazımdır. Fazla kullanılırsa belki zehir olur.
Maddi şeylerde böyle olduğu gibi, duygular ve hisler gibi şeylerde de böyledir. İnat, öfke, ve sevgi gibi hisleri de hadd-i vasat bir şekilde aşırıya kaçmadan kullanmak lazımdır. Akıl kuvvesini hikmette, gazab kuvvesini şecaatte, şehvet kuvvesini de iffette kullanmak gerektiği gibi.
İşte beğenilen şeyde ifrat için örnek, Hristiyanların hz. İsa(as) için fazla muhabbet gösterip ilahlaştırmasıdır.