Soru

Münafıkların Dönmesi

Bakara suresi 18 ve 171 de manen sağır dilsiz ve körlerden yani inançsızlardan bahsediliyor. Buna göre manen sağır kör ve dilsiz olan biri İslama dönemez. Ama sonradan İslama dönen inançsızlar var bunu nasıl degerlendirmeli?

Tarih: 21.12.2022 17:25:11
Okunma: 388

Cevap

Bahse konu olan ayetler şöyledir:

"(Onlar) sağırdırlar (hakkı işitmezler), dilsizdirler (hakkı söylemezler), kördürler(hakikati görmezler). Bu yüzden onlar (hakka) dönemezler." (Bakara, 18)

"(Onlar) sağırdır (hakkı işitmezler), dilsizdir (hakkı söylemezler), kördür (hakikati görmezler), bu yüzden onlar akıl erdiremezler.(Bakara,171)

“Münafıklar işitiyor, konuşuyor ve görüyor oldukları için bu ayeti hakiki, yani maddi cihete hamletmek imkansızdır. Bu sebeple, son derece inatçı olup, Kur’ân’dan ve Hz. Peygamber (asm)’in izhar ettiği delil ve mucizelerden yüz çevirdikleri için sağırlara benzetildiklerini düşünmek gerekir. Bu münafıklar duymadıkları için cevap da vermemişlerdir. Bundan dolayı Cenab-ı Hak, onları dilsiz kabul etmiştir. Delillerden faydalanmadıkları, hakikat yolunu görmedikleri için de onlar kör sayılmışlardır.

Nifaklarından dönmeyişleri ise;

Birincisi; “Onlar, yukarıda bahsi geçen durumdan dönemezler” demektir. O şey de, kendisine sımsıkı sarıldıkları nifaklarıdır. Ona sımsıkı sarıldıkları için, Hak Teâlâ, onları bu sıfatlarla nitelendirmiştir. Böylece bu, onların ömür boyu nifaklarına devam edeceklerine bir delil oldu.

İkincisi; “Onlar, hidayeti satıp dalaleti aldıktan sonra hidayete dönmeyecekler” demektir.

Üçüncüsü; Cenab-ı Hak, onları, oldukları yerden ayrılmayan, çivilenip kalan, ileri mi gideceklerini, geri mi duracaklarını bilemeyen ve başlangıç noktasına nasıl döneceklerini şaşıran kimseler durumunda mütalâa etmiştir.” (Fahruddîn er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr, c. 2, s. 61-62)

“Münafık “La ilahe İllallah” dediği zaman, bu sözü söylediği için Müslümanla evlenebilir, mirasçı olabilir, Müslümanların hakkı olan şeylerde kendisinin de hakkı olur, canı ve malı emniyette olur. Ölüm anında ise, bu kelimenin kalbinde bir yeri olmaz ve amelinin de gösterişten dolayı yapıldığı için geçerliliği olmaz. Bu sebeple, söylemiş olduğu kelime, kendisinden çekilip alınır ve körlüğün karanlıkları içinde bırakılır. Dünyada Allah’a karşı ve O’na itaatte kör olduğu gibi, ahirette de bu körlük içinde, hakka karşı sağır olduğu için ahirette de kimse onu duymaz, hakka karşı dilsiz olduğu için kimse kendisiyle konuşmaz, hakka kör olduğu için de kimse kendisine bakmaz. Bu kişiler, içinde bulundukları dalaletten dönmezler, tevbe etmezler ve hakkı hatırlamazlar. (Celâleddîn es-Suyûtî, Hadislerle Kur’ân-ı Kerîm Tefsiri ed-Dürrü’l-Mensûr, c. 1, s. 161-162)

Ayrıca şunu da ifade etmek gerekir ki; burada bahsi geçen münafıklar, nifaklarından dönmek istemeyen kimselerdir. Yoksa ilk başta münafık olup daha sonra hakiki tevbe edip, İslâm dairesine girenlerin sayısı da az değildir. Yeter ki samimi tevbe edilmiş olsun.


Yorum Yap

Yorumlar