Sorular
Bediüzzaman hazretleri Kastamonu Lahikasında "Feraizi işleyen kebairi terk eden inşallah kurtulur" diyor. Ancak Asayı Musa mecmuası 11. şua 4. meselesinde ise; "hatta bir ehli keşif ve tahkik bir yerde 40 vefiyattan yalnız birkaç tanesi kazandığını sekeratta müşahede etmiş, ötekiler gayb etmişler," diyor.(camii cemaati diye biliyorum yanlış değilsem) Bu iki parça birbirine zıt gibi duruyor. izah
"Ben bu def‘a bu risâleyi dikkatle mütâlaa ettim. Elhak, bu risâlenin İmâm-ı Ali’nin (ra) ve evliyânın gaybî işaretleriyle makbûliyetine imza basmalarına tam lâyık bulunduğunu aynelyakîn derecesinde bildim. Ve şimdiki sıkıntımız, yüz derece ziyâde olsa da, yine ucuzdur. Gam ve keder ve şekvâ ile değil, belki ferah ve sabır ve şükür ile karşılamak lâzımdır, dedim" Burada Hz Ali ra tasdikini üstad
Kur’anın belağatinin mucize olması ne anlama geliyor?
Tabiat Risalesi'nde geçen "Bir mevcudun vahdeti varsa elbette bir vahidden ve bir elden südur edebilir." sözünden tam olarak ne anlamalıyız? Buradaki vahdet kelimesi birlik ve teklik manasında mı yoksa bütünlük manasında mı kullanılmıştır? Bir masa bütünlüğü ve birliği itibariyle vahdet sahibidir lakin müteaddit ellerden çıkabilir ve çıkıyor. Masanın ayaklarının bir usta tarafından, camının ise ba
Memleketimizde hutbe türkçe olarak okunuyor. Arabça olarak okumak şart mıdır? Bu konuda bir ictihad varmıdır?
İmam-ı Rabbanî Ahmed-i Farukî (R.A.) demiş ki: "Ben seyr-i ruhanîde kat'-ı meratib ederken, tabakat-ı evliya içinde en parlak, en haşmetli, en letafetli, en emniyetli; Sünnet-i Seniyeye ittibaı, esas-ı tarîkat ittihaz edenleri gördüm. Hattâ o tabakanın âmi evliyaları, sair tabakatın has velilerinden daha muhteşem görünüyordu." (Lemalar)
Sair tabakatın has velileri kimlerdir?
Şeair.....Nafile nev
"Madem fâni dünya hayatı, küçücük ve menfî milliyetin muvakkat menfaati ve selâmeti için bu harika fedakârlığı yapan Ermeni fedaileri karşımızda görünürler." ''Menfi milliyetin muvakkat menfaati'' ifadesi ne anlama geliyor izah eder misiniz?
Sekizinci Söz'deki temsilde geçen ve ağacın başındaki iki adam hakkındaki, "...Hem o bedbaht zahiren leziz, manen zehirli yemişleri yemekle azabını ta'cil ediyor. Zira o meyveler, nümunelerdir. Tatmaya izin var, tâ asıllarına talib olup müşteri olsun. Yoksa, hayvan gibi yutmaya izin yoktur. Ve şu bahtiyar ise tadar, işi anlar. Yemesini te'hir eder ve intizar ile telezzüz eder...." cümlesindeki, za
İşaratül İcaz'da, Fatiha'nın tefsirinde, 'alemîn' kelimesinin izahında "burada da ukalâya mahsus cem' sîgasıyla gayr-ı ukalâ cem'lendirilmiştir" deniliyor. Buradaki kelimeler, biri cüzden digeri küllîden mi bahsediyor?