Tabiat Risalesi'nde geçen "Bir mevcudun vahdeti varsa elbette bir vahidden ve bir elden südur edebilir." sözünden tam olarak ne anlamalıyız? Buradaki vahdet kelimesi birlik ve teklik manasında mı yoksa bütünlük manasında mı kullanılmıştır? Bir masa bütünlüğü ve birliği itibariyle vahdet sahibidir lakin müteaddit ellerden çıkabilir ve çıkıyor. Masanın ayaklarının bir usta tarafından, camının ise başka ustalarca yapılması gibi...
Bu cümledeki "vahdet" kelimesi, çoklukta birlik manasını ifade ediyor. Yani çok şeylerin bir araya gelerek muntazam tek bir yapı oluşturması kasd ediliyor.
Bir yerde muntazam, harika bir sanat eseri varsa, bu elbette tek bir sanatkarın elinden çıkar. Misalinizdeki camlı masa örneğinden yola çıkalım:
O masada zahiren birden fazla el çalışmışsa da o masanın planı, projesi ve üretimi aslında tek bir merkez eliyle olmuştur. Camcı o masada kendi planıyla çalışmaz. Masanın hakiki ustasının projesiyle çalışır. Yani birbirinden bağımsız çalışan birden farklı elden güzel bir sanat ortaya çıkamaz. İllaki birisinin iradesi esas olacaktır. Bu da tel ele inmek anlamına gelir.
Mesela daha karmaşık bir sanat olan bir otomobili düşünelim. Otomobilin hadsiz parçaları arasında bir vahdet ve uyum vardır. O otomobilin üretiminde pek çok eller çalışmıştır. Fakat otomobilin asıl üreticisi tek bir firmadır. O firma pek çok insanları emri altında çaılştırmış ve o sanatı üretmiştir.
Üstad Bediüzzaman'ın bu cümleyi Tabiat Risalesi'nde hangi maksada binaen kullandığını burada bahsedersek herhalde manası daha iyi anlaşılacaktır.
O risalede Hz. Üstad, varlıkların tesadüfen bir araya gelen pek çok sebelerle ve şuursuz tabiat kanunları ile ortaya çıkamayacağını isbat ediyor.
Mesela diyor ki, sinek gibi bir canlı, harika bir sanat eseridir. Hiç birbirinden bağımsız değişik nesnelerin ve sebeblerin bir araya gelmesi ile, üstelik içlerinden hiç birinin diğerlerini bir araya getiren ve yöneten sebeb olmamasına rağmen ortaya çıkabilir mi?
Yani binlerce, ayni seviyede, benzer özelliklere sahip eller, bir araya gelip, birlikten uzak, rastgele müdahaleleriyle böyle harika ve bütünlük içindeki bir eser ortaya çıkarabilirler mi? Elbette çıkaramazlar!
O sanat eserindeki bu birlik gösteriyor ki, onu ortaya çıkaran tek ve üstün bir irade; hem tek bir kudret ve proje vardır. O sanat çokluğun değil, tekliğin mahsulüdür.