Zülkarneyn'in irşadıyla yapılan seddin Çin seddi olduğu, Zülkarneyn'n İbrahim as zamanında yaşadığı kabul edilirse dediğiniz çelişki ortaya çıkıyor. Ancak Lemalardaki ifadelere dikkat edilirse Çin seddini Zülkarneyn'in yaptığını söylemiyor.
"Zülkarneyn olan İskender-i Kebirin nübüvvetkârâne irşâdâtıyla akvâm-ı zâlime ile milel-i mazlume ortasında hâil ve gaddarların garetlerine mâni olacak meşhur Sedd-i Çin'in binasını kurduğu gibi" ifadesinde Zülkarneyn'in irşadıyla Çin seddini kuran birisinden bahsediyor. Yani Çin seddini Zülkarneyn kurmuştur demiyor. Çin seddi onun irşadıyla kurulmuş diyor. Zülkarneyn'in irşadı ile hareket eden kişinin Zülkarneynle aynı tarihlerde yaşaması da şart değil. O kişi Zülkarneyn'in yaptığı sedde bakarak veya öyle bir sed yapıp mazlumları koruduğunu düşünerek bundan ilham alıp Çin seddini yapmış olabilir. Yukarıda iktibas edilen ifade Zülkarneyn'in İskender-i Rumi ile niçin karıştırıldığını izah ederken kullanılmış. Yani İskender-i Rumi Zülkarneyn'in yaptığı sedde benzer bir seddi yaptığı için Zülkarneyn ile karıştırılmış. Yukarıdaki iktibasın hemen devamında "Sedd-i Çin'in binasını kurduğu gibi; İskender-i Rumî misillü müteaddit cihangirler ve kuvvetli padişahlar maddî cihetinde, ve mânevî âlem-i insaniyetin padişahları olan bir kısım enbiya ve bazı aktab dahi mânevî ve irşadî cihetinde, o Zülkarneyn'in arkasında gidip, iktidâ edip, mazlumları zalimlerden kurtaracak çarelerin mühimlerinden olan dağlar ortalarında sedleri, sonra dağlar başlarında kaleleri kurmuşlar." diyor. Dikkat edilirse burada "Sedd-i Çin'in binasını kurduğu gibi; İskender-i Rumî misilli müteaddit cihangirler..." ifadesinde Çin seddini İskender-i Rumi'nin kurduğu anlaşılabilir. Çin seddinin yapılış tarihi ve İskender-i Rumi'nin yaşadığı tarihin aynı dönemler olması, İskender-i Rumi'nin Hindistan'a kadar gitmesi, gittiği yerlerin halklarına iyi davranması da bu anlayışa kuvvet veriyor gibi. Allahu a'lem.