Bir kesim kabeyi tavaf etmenin taşa tapmayı ifade ettiğini söylüyor. Hatta bazı heykellere karşı gelinip söylendiğinde siz de bir taşın etrafinda tavaf edip tapıyosunuz diye bir karşılık alınıyor. Bunun izahını yapabilir misiniz? Ne demeliyiz?
Tapmak, ibadet etmek demektir. İbadet ise, İmam-ı Azam Ebû Hanîfe’nin (r.a) tarifiyle, kendisinde itaatin, rağbetin ve rubûbiyeti kabullenmenin toplanmasıdır.[1] Yani bir insanın birisine tapması için ona itaat etmesi, kutsaması ve yaratmak, şifa vermek gibi ilahlık vasıflarını vermesi gerekir.
Putperestler, putlarına sadece ibadet etmekle kalmaz, onlara kurban adar, dualarını onlara yöneltir, rızkı onun verdiğine inanır ve şifa dileklerini onlardan beklerdi. Yani putperestlik, yalnızca dışarıdan yapılan bir tapınma değil, aynı zamanda kalpten o taşların bir güç ve otoriteye sahip olduğuna inanmayı da içerisinde barındırırdı. Halbuki Müslümanlar bunların hiç birisini yapmamakta, Allah’ın emri olduğu için ve oranın tavaf edilmesi vesilesiyle Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için bu işi yaparlar. Namaz kılarken Kâbe’ye yönelmemizin sebebi de Kâbe’ye tapmak için değil Allah’ın “Artık namazda yüzünü Mescid-i Haram’a dön” buyruğuna itaat etmek içindir.
Mülkün sahibi Allah'tır. Allah bir yer, zaman, mekân veya başka bir şeye, kutsal derse, o şey kutsal olur. Ka’be yeryüzünde sırf Allah’a ibadet edilmek için inşa edilen Allah’ın ilk evidir. Bundan dolayı Allah ona şeref ve kudsiyet vermiş, insanlara onu haccetmelerini emretmiş, onun bulunduğu toprakları emin kılmıştır. Ka’be bu kadar kutsi ve önemli olmasına rağmen, Müslümanlar onun sadece taşlardan ibaret bir yapı olduğunu ve onun herhangi bir zarar veya fayda sağlayamayacağını bilirler.
Ayrıca iddia edilenin tam aksine Kabe tevhidin sembolüdür. Allah (c.c.) Hz. İbrahim’i (a.s) putları ve tağutları yıkmak ve yeryüzündeki bütün şirk izlerini ortadan kaldırmak için gönderdiğinde, ondan yeryüzünde tevhidin simgesi olacak bir alâmet ve işaret bırakmasını istemiş, o da Allah'ın izni ve iradesi ile Kabe'yi inşa etmişti.
Bunun için bizler Ka’be’yi gördüğümüzde ve onu ziyaret ettiğimizde; putlara ve tağutlara ibadetlerin kaldırılıp bütün ibadetlerin yalnız Allah’a has kılınması gerekliliğini hatırlatan, yapılan ibadetlerde Allah’a hiçbir şekilde şirk koşulmaması gerekliliğini ve şirk koşularak yapılan ibadetlerin Allah katında batıl olduğunu hatırlatan bir simgeyle karşılaşırız. Ka’be’nin İslâm’daki anlamı işte budur.
[1] Ebû Hanife, el-Âlim ve’l-Müteallim, s. 33.