Soru

İslâm Âlimlerinin Bediüzzaman Hazretleri Hakkında Övgü Dolu Sözleri

Üstadımız zamanında yaşayan âlimlerin, Üstadımızın Müceddid olduğundan haberleri var mıydı? Yoksa âlimler arasında birbirlerinden haberdar olmama gibi hususlar olabiliyor mu?

Tarih: 5.07.2024 14:14:30
Okunma: 311

Cevap

Bediüzzaman Hazretleri'nin Müceddid Oluşu

Hazreti Üstadı tanıyan yüksek şahsiyetli âlim insanlar, onun ilmine ve haline vâkıf olduktan sonra; onunla, hizmetiyle ve bıraktığı Risale-i Nur külliyatıyla ilgili Müceddid bir âlim olduğunu söylemişlerdir. Bunlardan bazılarını aşağıya alıyoruz:

Büyük Nakşî Şeyhi Esad Erbilî Hazretleri

İstanbul’da yaşamış büyük Nakşî evliyalarından olup 1847’de Erbil’de dünyaya gelmiştir. 1930’da 83 yaşında bir pir-i fânî iken, zulmen yargılandığı Menemen davası sırasında kaldırıldığı hastahanede vefat etmiştir. Bu zat bir gün, talebelerine Bediüzzaman hakkında şöyle der:

“İstikbalde, gençlere iman davasında çok büyük hizmetler yapacak. Ama hala kendisi bunu bilmiyor.” “O geleceğin İmam-ı Rabbanisi olacaktır”

Meşhur Müfessir Elmalılı Hamdi Yazır

Osmanlı son dönem büyük âlimlerinden, “Hak Dini Kur’ân Dili” isimli meşhur tefsirin müellifi ve Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiye âzâlarındandır. Be­di­üz­za­man’la akran olup 1942 yılında İstanbul’da vefat eden Elmalılı Hamdi Yazır Efendi, Üstad Bediüzzaman hakkında şöyle demiştir:

“Bediüzzaman berrak sular gibi temiz bir vicdana, çok güzel bir ruha sahip bir zat idi. İstanbul âlimlerinin gözü öyle bir âlim görmemiştir.”

Büyük Şairimiz Mehmed Akif Ersoy

İstiklal Marşımızın şairi olan Mehmed Akif Ersoy, aynı zamanda Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiye âzâlarındandı. Bir gün, edebiyatçıların bulunduğu bir sohbet meclisinde, Bediüzzaman hakkında şu ifadeleri kullanır:

“Viktor Hugolar, Şekspirler, Dekartlar edebiyatta ve felsefede Bedi­üz­za­man’ın bir talebesi olabilirler. Darü’l-Hikmet’te iken, Bediüzzaman söze başladı mı, biz hayran hayran onu dinlerdik.”

Şeyhü’l-İslâm Mustafa Sabri Efendi

Büyük bir âlim olup Osmanlı’nın son Şeyhü’l-İslâmlarından birisi olarak vazife yapmış, baskılar sonucu Mısır’a hicret etmek zorunda kalmıştır. Orada okumakta olan Türk talebelerle sohbetleri esnasında Bediüzzaman’dan bahsederek şöyle der:

“Biz onun gibi cihad yapamadık. Biz nefsimizi ve rahatımızı sevdik. O zorluklara katlandı. Kendisine sevgimiz ve saygımız çoktur. Memleketimizde İslâmî iman hareketini başlattı. Bütün bunlar onun sebatının bir neticesidir.”

Şeyh Ali Haydar Efendi

1870 yılında Ahıska’da dünyaya gelmiş, 1960’ta İstanbul’da vefat etmiştir. İlim tahsilini İstanbul’da tamamladıktan sonra tasavvufa intisap ederek İsmet Efendi Dergâhı’nın şeyhi olmuştur. Uzun yıllar İslâm’a hizmet eden bu mübarek zat, Bediüzzaman hakkında talebesi Emin Saraç Hoca’ya şunları anlatmıştır:

“Bediüzzaman İstanbul’a ilk geldiğinde birçok âlimler gibi ben de (ziyaretine) gittim. Kapısında, ‘Burada her suale cevap verilir, kimseye soru sorulmaz’ yazılıydı.  Mutavvel’den çok zor bir sual hazırladım. Tereddütsüz ve çok isabetli en doğru cevabı verdi. Gördüğüm en zeki insanlardandır.”

Ömer Nasuhî Bilmen Hoca Efendi

Erzurum’da 1884 yılında dünyaya gelen Ömer Nasuhî Bilmen Hoca Efendi, memleketimizde fıkhî sahada büyük hizmetlere vesile olmuş, “Büyük İslâm İlmihali” gibi kitaplar te’lif etmiştir. 1960 sonrasında bir dönem Diyanet İşleri Başkanlığı da yapan Hoca Efendi, Bediüzzaman Hazretleri hakkında şu kanaatlerini kendisi ile görüşenlere aktarmıştır:

“Bediüzzaman ile Darü’l-Hikmeti’-İslâmiye’de tanışmıştım. Bütün İstanbul ulemâsının takdirlerini kazanmıştı. Doğrusu ilm-i kelamda bir tecdit (müceddidlik) hareketi yaptı. İmanın bütün rükünlerini kemal-i vuzuhla ortaya koydu… Bizim yazdığımız kitaplar ondan bundan araştırma ile tetkik ve tahkik etmekle olur. Ama onun kalbine üflüyorlardı. O bizde yok.”

Hasan Basri Çantay Hoca Efendi

1887 yılında Balıkesir’de doğmuş bir ilim ve fikir adamıdır. Kur’ân’a üç ciltlik bir meal yazmıştır. Kurtuluş Savaşı Meclisi’ne Balıkesir mebusu olarak katılmıştır. Kendisi Bediüzzaman için şöyle demiştir:

“Biz rahat döşeklerinde uyurken o, Allah yolunda, Resulüllah izinde bütün işkence ve hapislere rağmen İslâm’ı savunuyordu. Ne yazık ki, hiçbirimiz onun gibi olamadık.”

Müfessir Mehmed Vehbî Efendi

Konya’nın Hâdim ilçesinde 1861’de dünyaya gelen, Hulâsatu’l Beyan Tefsiri’nin sahibi âlim bir zattır. Mehmed Vehbi Efendi’nin Üstad aleyhinde bilmediğinden kaynaklanan bazı laflar ettiğini işiten bir Nur Talebesi, Isparta’dan kalkıp kendisine iki İhlâs risalelerini hediye olarak götürür. Okuduktan sonra bu risalelerin son derece tesirinde kalan Vehbî Efendi şöyle der:

“Vah Efendim vah! Bediüzzaman imansız gideceğimi hissetmiş, imdadıma seni göndermiş. Allah senden ve ondan razı olsun. Git, benim yerime onun elini ayağını öp. Beni affedip talebeliğe kabul etsin” diye ricada bulunur.

Gönenli Mehmed Efendi

1901 yılında Balıkesir-Gönen’de dünyaya gelen Mehmed Efendi, hafız-ı kurrâ olarak uzun yıllar Kur’ân’a hizmet etmiştir. Sultan Ahmed Camii’nde imamlık yapmış, etkili vaazlarıyla insanları irşad etmiştir. Mehmed Efendi, Üstad hakkında soranlara şöyle der: “Üstad baştan aşağıya fevkalade bir insandı; baştan aşağı mükemmel. Mine’l-bab ile’l-mihrab (kapıdan mihraba kadar.)” 1944 yılında Bediüzzaman’la birlikte Denizli’de hapis yatan Mehmed Efendi kendi müdafaasını yaparken Bediüzzaman’ı da şöyle müdafaa eder:

“Hâkim Bey! Ben Said Nursî’yi büyük bir İslâm âlimi olarak bilir, sever ve sayarım. Risalelerini okuyup istifade etmek için aldım ve çok faydalandım. Daha önceleri ismini, resmini ve eserlerini biliyordum. Şimdi burada kendisini görmüş olmaktan dolayı fevkalade bahtiyarım.”

Ahmed Hamdi Akseki

Antalya’nın Akseki kazasında 1887 yılında doğmuş 1951 yılında Ankara’da vefat etmiştir. Cumhuriyet devri 3. Diyanet İşleri Başkanı’dır. Pek çok faydalı İslâmî kitap te’lif etmiştir. Ahmed Hamdi Akseki kendisini ziyaret eden üniversite talebelerine Bediüzzaman’dan şöyle bahseder:

“(Kütüphaneden iki cilt kitabı alarak) Bu kitabı görüyor musunuz, işte Bediüzzaman Hazretleri bu iki kitabı iki kere okusun, hepsini ezber edebilecek harika bir hafızaya, o nisbette de zekâya malik ve sahiptir. Risale-i Nurlar’ı okuyunuz, yegâne okunacak eserdir.”

Molla Sadreddin Yüksel Hoca Efendi

Aslen Adilcevazlı olup 1920’de Konya’da dünyaya gelmiş, 2004 senesinde İstanbul’da vefat etmiştir. Doğu medreselerinde yetişen meşhur âlimlerdendir. Bediüzzaman hakkında şu tespitlerde bulunur:

“O ilimde, bilhassa Kur’ân-ı Kerîm tefsirinde sonsuz bir deryadır. Bunun ispatı, te’lif ettiği Risale-i Nur külliyatı ve o külliyatın bir parçası sayılan Arabca İşârâtü’l-İ’câz adlı harika tefsiridir. O bu devrin imanını değil, doğrudan doğruya asr-ı saadetin imanını temsil ediyordu. Onun mübarek şahsiyetinde bizden çok uzakta kalan asr-ı saadetin imanına şahit olduk.”

Rıza Çöllüoğlu Hoca Efendi

Merhum Rıza Çöllüoğlu Hoca Efendi, 1928 Ankara Kızılcahamam doğumludur. Küçüklüğünden itibaren kendini İslâmî ilimlere vermiş pek çok hocalardan ders almıştır. Bilhassa güzel ve tesirli vaazlarıyla ehl-i imana mühim hizmetleri olmuştur. Üstad Bediüzzaman’ı ziyaretini ve onun hakkındaki gâyet mânidar bir rüyasını ve kanaatlerini şöyle nakletmektedir:

“Yuva hatibi Mehmet Ali Bilgin Hoca Efendi[1] ile birlikte Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerini Emirdağ’da ziyaret ettik. Odasında yatmak için bir ranzası vardı. Eğe tahtasından bir masa, üstünde bir Kur’ân’ı Kerim bulunuyordu. Karşısında da bir portakal sandığı vardı. Kim gelirse oraya oturacaktı. Odada bir ibrik, bir de leğeni vardı.

Ben bir rüya görmüştüm. Peygamberimiz (sav) yüksekçe bir yerde oturuyordu. Bediüzzaman önde, onun arkasında Yuva hatibi Mehmet Ali Bilgin Hoca boyunları bükük ayakta duruyorlardı. Ben halimi Peygamberimize (sav) arz etmekte iken, Sevgili Peygamberimiz (sav) bana Bediüzzaman’ı işaret ederek:

‘Benim yeryüzünde vekilim budur, ona müracaat et.’ dedi. Bu sözleri ile Üstad Bediüzzaman’ı işaret ediyordu.

Ben bu rüyamı anlatınca Üstad Bediüzzaman çok heyecanlandı. Ayağa kalktı, ağladı ve ‘Ben o değilim, Risale’i Nur’un manevi şahsiyetidir.’ dedi. Beni kucakladı, alnımdan öptü ve ‘seni kardeşliğe kabul ediyorum’ dedi.

Said Nursî’yi çok severim. Fakat hizmet edemedim. Çok kitaplarını okudum ve dînî hizmet mesleğinde onun kitaplarından çok yararlandım.

Birgün rüyamda berrak bir suyu akar gördüm. ‘Bu su nereye gidiyor?’ dedim. ‘Bediüzzaman’a gidiyor’ dediler. Bediüzzaman büyük insandı. Saygıdeğer bir insandı. O her zaman bir ışıktır. Alabilirsen bir şeyler al.”[2]

Buraya kadar olanlar Bediüzzaman Hazretleri hayatta iken ve onu bizzat tanıyan âlimlerin ifadeleriydi. Şimdi de kendinden sonra, eserlerini görmüş ve okumuş bazı İslâm âlimlerinin sözlerine bakalım:

Halil Günenç Hoca Efendi

1930 Mardin-Savur’da dünyaya gelen Halil Günenç Hoca Efendi, tahsilini doğu medreselerinde tamamlamıştır. Günümüzde, ülkemizin en büyük fâkihleri arasında olup fetvâ hizmetlerine devam etmektedir. Kendisi Bediüzzaman’ın eserleri hakkında şunları ifade etmiştir:

“Gerçekten insaflı olarak Risale-i Nur’u okuyan bir kimse, akla ve nakle uygun bir hakikatler manzumesiyle karşılaştığını görmektedir. Risale-i Nur asrın ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde gerçekleri ifade ettiği, zamanın bütün mânevî hastalıklarına maruz beşerin kalplerine şifa verdiği için, okuyanlar bu şaheserlere boyun eğmektedir.”

Ebu’l Hasen en-Nedvî

Büyük Hintli âlim Ebu’l Hasen en-Nedvî Bediüzzaman ve eserleri hakkında şu beyanlarda bulunmuştur:

“Bediüzzaman asrımızın en büyük âlimlerinden birisidir. Eserlerini devamlı okuyorum. Bilhassa Arabca olanlarını. İstifade ediyorum. Bu risaleler İslâm dinine güveni yeniden sağlamada, bu dinin insanlık kervanına ayak uydurmaya, hatta önderlik etmeye elverişli olduğunu ispatta büyük rol oynamıştır.”

Prof. Muhammed Hamidullah

Aslen Hindistanlı olup Avrupa’da çeşitli üniversitelerde dersler vermiştir. Yazdığı kitablarla batı dünyasında İslâm’ın ve Hazret-i Peygamber (sav)’in tanıtılmasında mühim hizmetleri olmuştur. 1957 senesinde Bediüzzaman’a gönderdiği mektupta kendisine şöyle hitab etmiştir:

“Eskidenberi sizin yüksek vasıflarınızı ve büyük mücahedenizi işitirdim ve daima da işitmekteyim. Allah birbirinden uzak olanları kavuşturucudur. Bizleri sevgi ve rızasını kazanmakta muvaffak kılsın. Bu fakir ve zelil kul, yüksek ve aziz olan siz Kur’ân hâdimine teşekkürlerini arz eder.”

Muhammed Ali es-Sâbunî

Günümüz İslâm Dünyasının en büyük tefsir âlimlerinden olan Muhammed Ali es-Sâbunî’nin “Safvetü’t-Tefasir” ve “Ahkâm Tefsiri” isimli tefsir çalışmaları Türkçe’ye çevrilmiş durumdadır. Suriye âlimler Birliği başkanı olan Muhammed Ali es-Sâbunî Bediüzzaman ve eserleri hakkında şunları söyler:

“Ben müfessirim. Geçmiş birçok müfessirleri tenkit de etmişimdir. Ama Bediüzzaman’ın eserlerini okurken, baktım bütün latifelerimde ayrı bir intibah (uyanma) hissettim. Evet, o zatın eseri kalbe doğan ilhamlarla yazılmıştır.”

Prof. Dr. Vehbe Zuhaylî

Suriye’nin meşhur fakihi olan Üstad Vehbe Zuhaylî, Bediüzzaman hakkında bir sempozyumda şunları söyler:

“Sohbeti tesirli, sireti (ahlakı) tatlı, beyanı alımlı idi. Metodu nurdu. Öyle ki ben Nursî’ye şu sözü yakıştırmaktan çekinmiyorum: “Kur’ân’ın mânâsını arz etmekte, Beyan Emîri.” Evet, hiç şüphe yok ki Nursî, İslâm akidesinin hakikatini anlama ve idrakte beyanın emîridir.”

Profesör Muhsin Abdulhamid

Arab dili ve tefsir sahalarında uzman olan Prof. Muhsin Abdulhamid Iraklı olup Bediüzzaman ve eserleri hakkında ciddî çalışmaları ve kitabları vardır. Risaleler üzerine yaptığı ince tetkik ve araştırmalar neticesinde oluşan kanaatlerini kitablarında şöyle açıklamıştır:

“Risale-i Nur’ları en az iki defa tetkikli bir şekilde mütalaa ettim ve Bediüzzaman Hazretleri’nin fikirleri hakkında birçok ilmî seminerler verdim. Bu çalışmalarım sonucunda katiyen kanaatim hâsıl oldu ki, İmam Bediüzzaman Hazretleri müceddidlerin en büyüklerindendir. Sadece modern asrımızda değil, bütün İslâm tarihindeki müceddidlerin en büyüklerindendir.”

“Risale-i Nur, modern asırda Kur’ân-ı Kerîm tefsirleri içinde en derin bir tefsir olarak göze çarpmakta ve Allahü Teâla’nın Kitab-ı Mübîn’i indirmekten murad ettiği hakikate ulaşmada en tesirli bir tefsirdir.”

Hülasa;

Bediüzzaman Hazretleri, seksen üç senelik hayatı boyunca pek çok âlim zatlarla görüşmüş, onlar üzerinde derin tesirler bırakmıştır. Türkiye’den ve İslâm Dünyası’ndan meşhur âlimlerin, fikir adamlarının Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri hakkındaki beyan ve tespitlerini okuyanlar; onun ne kadar büyük bir âlim olduğunu, yaptığı hizmetiyle çok büyük fedakarlıklar gösterdiğini, bıraktığı eserleriyle de ne kadar harika tespitlerle bir tecdid vazifesini ifa ettiğini çekinmeden ilan etmişlerdir.

Linkte bulunan yazıdan da istifade edebilirsiniz…

https://risale.online/soru-cevap/risale-i-nur-40


[1] Ankara’nın Yenimahalle ilçesine bağlı Yuva Köyünde doğmuş tanına bilinen bir zât tır.

[2] Bediüzzaman Said Nursî ve Hayru’l-Halefi Ahmed Hüsrev Altınbaşak, Hayrat Neşriyat, 3.c. shf,1168


Yorum Yap

Yorumlar