"Kur’an ayetlerinin de işaretiyle imanla kabre girmektir." (Emirdağ Lahikası) Bu ayet hangisidir ve burayı izah eder misiniz?
Bediüzzaman hazretleri Risale-i Nur'un makbuliyetine işaret eden 33 ayeti kerimeyi tefsir ettiği Sikke-i Tasdik-i Gaybî adlı eserde Risale-i Nur telebelerinin imanla kabre gireceklerine işaret eden 5'inci ve 26'ncı ayeti şöyle izah etmektedir;
Beşinci âyet: ''Sabrî’nin mektubu yolda iken ve gelmeden evvel, o mektubun ma‘nevî te’sîri ile bu âyeti, اَوَمَنْ كَانَ مَيْتًا âyetiyle beraber düşünürken hatırıma geldi: Risâle-i Nûr bu derece kuvvetli işârât-ı Kur’âniyeye ve şâkirdlerinin bu kadar kıymetli beşâret-i Furkāniyeye ve aktâbların iltifâtına mazhariyetin sırrı ve hikmeti, musibetin azameti ve dehşetidir ki, Risâle-i Nûr hiçbir eserin mazhar olmadığı bir kudsî takdîr ve tahsîn almış. Demek ehemmiyet onun fevkalâde büyüklüğünde değil, belki musibetin fevkalâde dehşetine ve tahrîbâtına karşı mücâhedesi cüz’î ve az olduğu halde, gayet büyük bir ehemmiyet kesb etmiş ki, bu âyette işaret ve beşâret-i Kur’âniye ifade eder. “Risâle-i Nûr dâiresi içine girenler tehlikede olan îmânlarını kurtarıyorlar ve îmân ile kabre giriyorlar ve cennete gidecekler” diye müjde veriyorlar. Evet, bazı vakit oluyor ki, bir nefer gördüğü hizmet için bir müşîrin fevkine çıkar, binler derece kıymet alır.'' (1)
Yirmi altıncı âyet: Sûre-i Hûd’da فَمِنْهُمْ شَقِيٌّ وَ سَع۪يدٌ âyetinden iki satır sonra gelen وَاَمَّا الَّذ۪ينَ سُعِدُوا فَفِي الْجَنَّةِ âyetidir. Ve o tarihte bulunan Kur’ân hizmetkârlarından bir tâifeyi, ashâb-ı cennet ve ehl-i saadet olduğunu ma‘nâ-yı işârîsiyle ve tevâfuk-u cifrî ile ihbâr eder. Ve bu tarihte Risâle-i Nûr şâkirdlerinin Kur’ân hesabına fevkalâde hizmetleri ve tenevvürleri ve çok mühim risâlelerin te’lîfleri ve başlarına gelen şimdiki musibetin düşmanları tarafından ihzârâtı tezâhür ettiğinden, elbette bu tarihe müteveccih ve işârî tesellikâr bir beşâret-i Kur’âniye en evvel onlara baktığını gösterir.(2)
Bu müjde-i Kur’âniyenin binden bir vechinin bize teması, bin hazineden daha ziyâde kıymetdardır. Bu müjdenin bir müjdecisi bir sene evvel görülmüş bir rüyâ-yı sâdıkadır. Şöyle ki: Isparta’da başımıza gelen bu hâdiseden bir ay evvel, bir zât, rüyasında ona deniliyor ki: “Resâilü’n-Nûr şâkirdleri îmân ile kabre girecekler, îmânsız vefat etmezler!” Biz o vakit o rüyaya çok sevindik. Demek o müjde bu müjde-i Kur’ânînin bir müjdecisi imiş.(3)
Ayrıca Sikke-i Tasdik-i Gaybî mecmuasında 22. ve 23. sahifelerinde yer alan bir mektupta Bediüzzaman Hazretleri bu iddiayla alakalı iki delili şöyle izah eder :
1. Delil: Risale-i Nur, sadık talebelerine hakiki ve sarsılmaz bir imanı kazandırdığı için, bu imana sahip olanlar ölüm vaktinde (sekerât) imanlarını şeytana kaptırmayıp kabre imanla girmeleridir.
2. Delil: Tüm Risale-i Nur talebeleri dualarında samimi ve ısrarlı bir şekilde bütün Nur Talebelerinin iman-ı kâmil kazanmaları, imanla kabre girmeleri ve cennet ehli olmaları için dualar etmeleridir. Bu duaları daha ziyade duaların kabul olduğu mübarek gün ve gecelerde yapmaları, duaların makbûliyetini de artırmaktadır.
Dipnotlar:
(1) Altınbaşak Neşriyat ,Osmanlıca nüsha s.69
(2)Altınbaşak Neşriyat ,Osmanlıca nüsha s.83
(3)Altınbaşak Neşriyat ,Osmanlıca nüsha s.84