Soru

"Fakat Hâfız Ali benim için bir Onuncu Söz tevâfuklu ve hâşiyeli yazmışdı, nerededir? O nüsha kaybolmasın. Hem ben orada nasıl tashîhe dikkat ederdim, benim yerimde birbirinize tashîhte yardım ediniz, güzel ve sıhhatli olmalı."

Kastamonu Lahikası'nda (s. 35) geçen bu ifadelerden Bediüzzaman Hazretlerinin risaleleri ciddi tashih ettiğini anlıyoruz. Bediüzzaman Hazretlerinin tashihte dikkat ettiği hususlar nelerdir? Bu hususu Risale-i Nur'da geçen ifadelerle izah eder misiniz? 

Tarih: 1.03.2025 20:59:06

Cevap

Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin kendi ifadelerinden tashihe çok büyük ehemmiyet verdiğini ve çok zaman tashihle meşgul olduğunu anlıyoruz.

"Kardeşim, bu sene elhamdülillâh risâleleri yazanlar pek çoğalmış. İkinci tashîh bana geliyor. Sabahtan akşama kadar sür‘atli bir tarzda meşgul oluyorum. Çok mühim işlerim de geri kalıyor. Ve bu vazîfeyi daha azîm görüyorum."[1]

Bediüzzaman Hazretlerinin tashih konusunda çok ciddi ve oldukça hassas davranmasından dolayı telif etmiş olduğu eserlerinde çok az hata görülmüştür. Mesela:

"Dersiniz ki: “Kardeşimiz Saîd yarım ümmî, yazısı noksân, çabuk yazamıyor. Bu yirmi sene gurbette ekser münzevî ve tecrîd içinde durmaya mecbûr olmasıyla, elbette bazı sehivler ve kusurlar bulunabilir. Hatta üç-dört gün içinde yalnız on iki saatte te’lîf edilen zeyilsiz Mu‘cizât-ı Ahmediye’nin (asm) âhirinde demiş:

[Hadîslerin ve râvîlerin beyânında hatam varsa, tashîhini ricâ ediyorum.] diye i‘lân ettiği halde, müstensihlerin sehivleri müstesnâ olarak şimdiye kadar yalnız (16) (61) bu iki rakamda elif sehven takdîm edilip (on altı) (altmış bir)'e çevrildiğini bir Amerikalı misyoner İncîl-i Yuhanna’da göstermiş."[2] 

Tashih edilen nüshaların çoğaltılması hizmetinde bu tashihli eserlerin kaynak kitap (asıl nüsha) olarak kullanıldığını görüyoruz:

"Nûr’un kahramanları bu mecmûaları tashîhli olarak neşretmeleriyle pek çok fâidelerinden birisi de, beni tashîh vazîfesinden ve merakından kurtardığı gibi; kalemle yazılan sâir nüshalara tam bir me’haz olması cihetinde yüzer tashîhçi hükmüne geçtiler."[3]

Birinci Dünya Savaşı'nın ağır şartları altında, ilhamen yazılan İşârâtü'l İ'câz simli harika Kur'an tefsirinde olduğu gibi bazı ifadeler tam bir ihlasla kaleme alındığından öylece kalmış:

“Bir şey tamamıyla elde edilemediği takdirde, o şeyi tamamıyla terk etmek câiz değildir” kaidesine binâen, acz ve kusurumla beraber, Kur’ân’ın bazı hakîkatleriyle, nazmındaki i‘câzına dâir bazı işaretleri tek başıma kaydetmeye başladım. Fakat birinci harb-i umûmînin patlamasıyla Erzurum’un, Pasinler’in dağlarına ve derelerine düştük. O kıyâmetlerde, o dağlar ve tepelerde fırsat buldukça, kalbime gelenleri birbirine uymayan ibârelerle, o dehşetli ve muhtelif hâllerde yazıyordum.

O zamanlarda, o gibi yerlerde mürâcaat edilecek tefsîrlerin, kitapların bulunması mümkün olmadığından, yazdıklarım, yalnız sünûhât-ı kalbiyemden (kalbime gelen manalardan) ibâret kaldı. Şu sünûhâtım, eğer tefsîrlere muvâfık ise, nûrun alâ nûr; şâyet muhâlif cihetleri varsa, benim kusurlarıma atfedilebilir. Evet, tashîhe muhtaç yerleri vardır. Fakat hatt-ı harbde (savaş hattında), büyük bir ihlâs ile şehîdler arasında yazılıp giydirilen o yırtık ibârelerin tebdiline (değiştirilmesine) -şehîdlerin kan ve elbiselerinin tebdîline cevaz verilmediği gibi- cevaz veremedim. Ve kalbim râzı olmadı."[4]

Üstad Bediüzzaman Hazretleri yeni telif edilen eserleri yanındaki kâtiplere yazdırmış, ardından son derece titiz bir çalışma ile kontrol etmiş ve gerekli gördüğü yerleri tashih etmiştir. Bu tashihler sırasında yazım hataları, noktalama işaretleri ve diğer teknik hatalar bu tashih sürecinde düzeltilmiştir. Hatta Nur Talebeleri'nin gönderdiği mektup ve şiirler de Risale-i Nur külliyatına dâhil edilmeden önce -gerektiğinde- bizzat Hazret-i Üstad tarafından ta'dil ve tashih edilmiştir. Mesela:

Risale-i Nur'un âşık, şâir ve edîp bir talebesi olan Hasan Feyzi Efendi'nin Risale-i Nur'un fazilet ve meziyetlerini takdir eden harika şiirlerinden biri "Huzur bulur bugün seninle âlem. Ey rahmet-i âlem Risalete'n-Nur!" diye başlayan şiirdir. Hazreti Üstad âyet-i kerîmenin (Enbiyâ, 21/107) ifadesiyle âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz (asm) olduğu için bu ifadeyi "Ey bu asırda rahmet-i âlem Risalete'n-Nur! Ey bir rahmet-i âlem Risalete'n-Nur! Ey cilve-i rahmet-i âlem Risalete'n-Nur!" şeklinde kelimeler ilave ederek tashih etmiştir."[5]

Bununla beraber Üstad Bediüzzaman Hazretleri'nin Risaleleri tashih ederken şu hususlara dikkat ettiğini söyleyebiliriz:

1- İslam Dininin, iman esaslarının doğru ve net bir biçimde anlatılması.

2- Ortaya konan delillerin akıl ve mantığa uygun olması.

3- Güncel ilmî/teknolojik bilgilerden faydalanarak anlatımı güçlendirmesi.

4- Meseleleri etkili ve ikna edici bir üslupla ele alması.

5- Risalelerin telif edildiği dönemin şartlarına göre sade, anlaşılır bir dil kullanması.


[1]  Said Nursi, Mektubat, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.273.

[2] Said Nursi, Zülfikar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.3.

[3] Said Nursi, Şua'lar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.522.

[4] Said Nursi, İşârâtü'l İ'câz, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.6.

[5] Bediüzzaman Said Nursî ve Hayru'l Halefi Ahmed Hüsrev Altınbaşak, c. 2, s. 820.


Yorum Yap

Yorumlar