19. Söz Reşhalar Risalesi'nde geçen bu cümleyi rakamlarla ve coğrafi bilgilerle açıklar mısınız?
“Nasıl berk-i hâtıf gibi onun nûru, şark ile garbı tuttu ve nısf-ı arz ve hums-u beşer, o zâtın hediye-i hidâyetini kabûl edip, hırz-ı cân etti.”[1]
O’nun (sav) nuru göz kamaştıran şimşek gibi dünyanın doğusundan batısına her yeri aydınlattı. Yeryüzünün yarısı ve insanların beşte biri O’nun (sav) hediye olarak getirdiği hidayeti, iman, İslâm ve doğruluğu can-u gönülden kabul edip dünya ve ahiret sıkıntılarından canlarını kurtardılar.
Berk-i Hâtıf; yani şimşek benzetmesi, İslâm nurunun çok hızlı bir şekilde yayılmasını ifade ediyor. Hz. Muhammed’in (sav) getirdiği vahiy ve tebliğ ettiği din, çok kısa sürede hem doğuya hem batıya ulaştı. İslâm, sadece bir bölgeyle sınırlı kalmamış, kısa sürede Arabistan Yarımadası'ndan çıkıp İran, Bizans, Mısır ve Endülüs’e kadar yayılmıştır.
Şark ile garbı tuttu (Doğu ile batıyı kapladı). Hz. Muhammed’in (sav) vefatından sonra, Dört Halife Dönemi'nde (632-661) İslâm orduları Bizans ve Sasani İmparatorlukları ile mücadele etti ve büyük fetihler gerçekleştirdi. Doğuda İran ve Orta Asya'ya kadar ilerledi (Bugünkü İran, Türkmenistan, Özbekistan, Pakistan’a ulaştı). Batıda Kuzey Afrika boyunca yayıldı ve 711’de Endülüs’e (İspanya) geçti.
Nısf-ı arz (Yeryüzünün yarısı); 750 yılına gelindiğinde Abbasi ve Emevi devletlerinin hâkimiyeti altındaki topraklar yaklaşık 13 milyon km² idi. Bu topraklar, bugünkü Orta Doğu, Kuzey Afrika, Güney Asya ve İber Yarımadası’nın büyük kısmını kapsıyordu. Emevîler ve Abbasîler döneminde Hindistan’dan Endülüs’e kadar olan geniş bir bölge İslâm hâkimiyetine girmiştir. Osmanlı devletinin en geniş sınırlara ulaştığı dönem olan Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaklaşık 15 milyon km²’lik alanda bir cihan devletini meyve vermiştir. İslâm’ın nuru, Asya, Afrika ve Avrupa’nın büyük bir kısmını kapsayacak şekilde genişlemiştir.
Hums-u beşer (İnsanlığın beşte biri); 7. yüzyıldan itibaren hızla yayılan İslâm dini, nüfus oranları bakımından 8. yüzyılda dünyasının yaklaşık beşte birini kapsadığı düşünülebilir. 7. ve 8. yüzyıllarda dünya nüfusunun yaklaşık 200-250 milyon olduğu tahmin ediliyor. İslâm devletlerinin hâkim olduğu bölgelerde yaşayan nüfus, yaklaşık 40-50 milyon civarındaydı. Bu da dünyanın beşte birine yakın bir orana karşılık gelmektedir. İslâm’ın yayıldığı dönemde dünya nüfusunun yaklaşık beşte birinin İslâm’ı kabul ettiğini gösteriyor. Günümüzde Müslüman nüfus oranı daha da artarak dünya nüfusunun dörtte birine ulaşmıştır (2 milyardan fazla Müslüman nüfus- %25).
Ayrıca lütfen bakınız;
https://risale.online/soru-cevap/mucizat-i-ahmediyye-3
https://risale.online/soru-cevap/allah-nurunu-tamamlayacaktir-ayeti
[1] Bediüzzaman Saidi Nursi, Beş Risale, Hayrat Neşriyat, Isparta 2019, s. 32