Miracın hayt-ı ittisal olması ne demektir? Ayrıca Hikmet-i Miracda geçen "acib san'atının makinelerini ve tezgâhlarını ve aşağıdan gelen mahsulâtın mahzenlerini göstere göstere, tâ daire-i hususiyesine kadar getirir." cümlesindeki makine ve tezgâhı nasıl anlayabiliriz?
Miracın hayt-ı ittisal olması ne demektir?
Sorduğunuz soruyla ilgili Risale-i Nurda geçen metin şöyledir;
“Şu kâinâtın Hâlik’ı, şu kesret tabakātında nûr-u vahdetini ve tecellî-i ehadiyetini göstermek için, kesret tabakātının müntehâsından, tâ mebde’-i vahdete bir hayt-ı ittisâl sûretinde bir Mi‘râc ile, bir ferd-i mümtâzı, bütün mahlûkāt hesabına kendine muhâtab ittihâz ederek, bütün zî-şuûr nâmına, makāsıd-ı İlâhiyesini ona anlatmak ve onunla bildirmek ve onun nazarıyla âyîne-i mahlûkātında cemâl-i san‘atını, kemâl-i rubûbiyetini müşâhede etmek ve ettirmektir.”[1]
Bütün varlıklar âlemine kesret tabakâtı denir. Bütün varlıkları yaratan Rabbimiz, varlıkların hepsinin tek ve bir olan kendisi tarafından yaratıldığını göstermek istemiştir. Bunun için varlık âleminin en son en nurlu ve en câmi’ meyvesi olan Sevgili Peygamberimizi (sav) alıp cennet ve cehennem de dahil olmak üzere, yarattığı âlemleri dolaştırıp, o âlemlerdeki azami tecellilerini göstermiştir. Bunları gösterdikten sonra bütün bu kesret tabakası olan varlıkları yaratan mebde-i vahdet denen kendi zatıyla göstermiştir. İşte hayt-ı ittisal yani bağlantı ipi denen şey de budur. Yani miraç en son ve münevver meyve olan Sevgili peygamberimizi kesret tabakasının hâlikı olan Allah’ın zatıyla buluşturan bir ip hükmündedir.
Güzellik ve mükemmellik, zatı itibariyle sevilir. Bu güzellik ve mükemmellik ne kadarsa sevgi de o nispette olur. Rabbimizin sonsuz bir Cemal ve Kemali vardır. Öyleyse Rabbimiz kendi Cemal ve kemalini sonsuz bir sevgi ile sever. O’nun (c.c) kendi Cemal ve Kemali varlıklarda farklı şekillerde kendini gösterir. Bunun için kendi Cemal ve Kemalinin farklı şekillerde ortaya çıkmış olan mevcudatı da elbette sever. Çünkü yarattığı varlıklar içinde kendi cemalini ve kemalini görür. Bütün varlıklar içinde en sevimli ve en yüce olanlar hayat sahipleridir. Onlar içinde de en sevimlileri şuur, anlayış sahibi olanlardır. Şuur sahipleri içinde de en sevimli olan kâinatın küçük bir misali olan insandır. İnsanlar içinde de kabiliyet ve istidadı tamamıyla açılmış olan, bütün kemâlâtın numunelerini kendinde gösteren kişi sevgili Peygamberimizdir (s.a.v). Onun için Rabbimiz varlıklar içinde en çok O’nu (s.a.v) sever. İşte Rabbimiz bütün varlıklar içinde en çok sevdiği sevgili Peygamberimize (s.a.v) yarattığı mevcudatı dolaştırmıştır. Bu âlemleri dolaştırdıktan sonra bütün varlıkları yaratan kendi zatıyla müşerref kılmıştır. Böylelikle Miraç; yaratılış ağacının en son meyvesi olan Sevgili Peygamberimizi (s.a.v.), O yaratılış ağacını Yaratan Rabbimizle görüştüren bir hayt-ı ittisal yani bağlantı ipidir.
"...Acib san'atının makinelerini ve tezgâhlarını ve aşağıdan gelen mahsulâtın mahzenlerini göstere göstere, tâ daire-i hususiyesine kadar getirir." cümlesindeki makine ve tezgah kavramlarını nasıl anlamalıyız?
Rabbimizin sayısız sanat eserlerini her an yarattığını görüyoruz. Bu sanat eserlerinin dokunduğu tezgahlar, makinalar ve mahzenler yani hazineler elbette vardır. Bu hazineler ve tezgahlar ise Rabbimizin isim ve sıfatlarıdır. Çünkü her şeyin hakikati bir esmâ-ı ilahiyedir. Yani kâinat ve içindekiler Allah’ın bir isim ve sıfatının tecellisiyle meydana gelir. Örneğin Allah’ın Cemîl ismi tecelli eder, güzellikler meydana gelir. Allah’ın Mün’îm ismi tecelli eder, nimetler meydana gelir, Sani’ ismi tecelli eder eşya sanatla meydana gelir ve hakeza. Yani Allah’ın isim ve sıfatları tecelli etmezse hiçbir şey meydana gelmez. Fakat bu isim ve sıfatların da her birinin azami yani en üst derecede tecelli ettiği bir âlem vardır. İşte Rabbimiz sevgili Peygamberimizi (s.a.v.) Miraçla isim ve sıfatlarının en azami derecede tecelli ettiği bu âlemleri dolaştırmış ve daha sonra kendi huzuruna alarak zatıyla şereflendirmiştir.
[1] Sözler, 31. Söz, shf. 254.