Soru

Allah'ın Varlığı İle İlgili Sorular

Ben birisi ile karşılaştım, düşünce akışı farklı bir insan. Allah'ın varlığına inanmıyor, farklı pencerelerden bakıp önyargılı davranıyor. "evrenselim diyip tüm evrenin sadece Hz Muhammed (s.a.v.) için var olduğunu söylemez", "Bir tanrı olsa sadece arap kültürüne uygun laflar sarf etmez", "Allah yok (haşa) ve olması için bir sebep de yok" gibi düşünen bir insana nasıl bir cevap verilir? 

 

 

 

 

Tarih: 10.09.2022 00:02:37
Okunma: 759

Cevap

Allah’ın koyduğu hükümler, indirdiği şeriat, emir ve yasaklar, ahlak kuralları sadece Arap yarımadasına değil bütün insanlığa uygundur. Her toplum hırsızlığı kötü bir şey olarak vasıflandırmaktadır. Tüm insanlık bilir ki kumar aile müessesini yok eden, toplumları ifsat eden, bağımlılık yapan bir vebadır. Yine tüm insanlığa göre dua etmek, yardımsever olmak, tartı ve terazide hile yapmamak, dürüst olmak, insanlara iftira atmamak ve gıybetlerini yapmamak erdemli birer davranış biçimidir. Görüldüğü gibi Kur’an’ın emir ve tavsiye ettiği şeyler tüm toplumların kabul ettiği, vicdana uygun olan; yasakladığı şeyler ise tüm toplumların reddettiği, vicdan sahibi tüm fert ve toplumların asla kabul edemeyeceği kötü işlerdir.

Allah, Kur’an ve Peygamber’i ile indiridiği hüküm ve şeriatlerinde bütün insanlığın dünya ve ahiret huzurunu sağlamayı hedeflemiştir. Örneğin Kur’an içki içmeyi yasaklamıştır. Dünya sağlık örgütünün araştırmalarına göre Dünya’da işlenen cinayetlerin %85’i,tecavüzlerin %50’si, şiddet olaylarının %50’si, trafik kazalarının %60’ı ve kadına şiddet olaylarının %70’i alkollüyken işlenmektedir.[1] Alkol; her yıl 3 milyon insanın ölmesine doğrudan sebep olmaktadır. Bu bilgileri verdikten sonra hemen şu soruyu sormalıyız. Hangi toplumlar için içkinin sebep olduğu kötülükler güzel, hoş, sevimli şeylerdir? Elbette tüm toplumlar bunların olmasını istemeyecektir. Kur’an bu ve benzeri hadiselerin önüne geçmek için alkolü yasaklamıştır. Görüldüğü gibi alkol, kumar, zina, zülm vb. çirkin işler; ibadet etmek, dua etmek, fakirlere yardımcı olmak, iftira ve zanda bulunmamak, yalan söylememek vb iyi işler Arap toplumuna değil, tüm insanlığa şamil bir kurallar bütünüdür.

Şunu da ifade etmeliyiz ki bir kısım ayetler ve sünnetler Arapların alışılagelmiş bazı işlerini de bütün bütün değiştirmemiştir. Onların tüm gelenek ve kültürlerine muhalif şeyler söylenmemiş; özellikle güzel olan adetleri ıslah edilmiştir. Bunun birçok hikmeti vardır. Bir hikmeti şudur ki; Allah’ın isim, sıfat, sanat ve icraatlarını insanlara tanıttırmak, getirdiği şeriatla onların iki cihan saadetini kazanmalarına vesile olmak, onları temelde tevhid, haşr ve nübüvvet gibi konularda tebliğ etmek, insanların dünya hayatlarında ahlak ve düzenini oturtabilmek ve daha saymaktan aciz olduğumuz yüksek ve ali amaçlarla yeryüzüne gönderilen peygamberlerin gönderildikleri toplumların kültür ve geleneklerinin bazılarına uyumlu hal içinde olması yadırganacak bir hadise değildir. Aksi takdirde insanlar hiç görmedikleri bir usul, kültür, gelenek ve dil ile karşılaşsalardı bu mesaja kulak vermeyecek, bu gayeleri anlayamayacak ve peygamber gönderilmesinin bir amacı kalmayacaktı. Bu ise Allah’ın isim ve sıfatlarının yansımaları olan tüm sanatlarını, icraatlarını abesiyete mahkum edecekti. Dolayısıyla mantıksız bir durum ortaya çıkacaktı. Şüphesiz ki Hz. Muhammed de yüzyıllardır devam edegelen örf, adet, gelenek ve dili olan bir toplumda doğmuş, büyümüştür. Elbette doğup, büyüdüğü ve ilk muhatap olacağı coğrafyanın gelenek, kültür ve diline muvafık bir kısım kurallarla gelmesi gayet normaldir.

Allah bu evreni isim ve sıfatlarının anlaşılması, yaratılan varlıkların onu tanıması, kendisine ibadet etmesi gibi gayelerle yaratmıştır. Bu gayeler için yarattığı varlıkların en şeçkini şüphesiz akıl sahibi olan insanlardır. İnsanlara bu gayeleri anlamak için yaratıldığını haber verecek bir muhbir ve bu gayelerin hakikatlerini ortaya koyup öğretecek bir muallim olmalıdır. Bu yüzden birçok peygamber gönderilmiştir. Bu peygamberler içerisinde en çok ümmete sahip olan ve şeriatı tüm şeriatları ihtiva eden peygamber ise Hz. Muhammed’dir. Dolayısıyla kainatın Hz. Muhammed için yaratılmasını bu şekilde anlamamamız gerekmektedir. Bu konunun geniş izahı için aşağıda verilen 1 numaralı linke bakabilirsiniz.

Allah’ın var olması için bir sebep olmadığını iddia edenlerin bunu ispatlamaları gerekmektedir. Zira iddia eden kişi delil ile gelmelidir. Eğer delili yoksa iddiasının bir kıymeti yoktur. Ayrıca bu iddia sahibinin Allah’ın varlığına delil olan bütün burhanları da çürütmesi gerekmektedir. Eğer -mümkün değil de- hepsini çürütüp bir tanesi bile çürütemese yine o davasında haklı olduğuna hükmedilememektedir. Allah’ın varlığının birçok delili olmakla beraber yalnız bir delile kısaca temas edip, sizleri Allah’ın varlığına delil olan diğer delillerimize yönlendireceğiz. Örneğin evrende görülen tüm icatlarda hem çok yüksek bir hız görülmekte hem çok harika bir intizam görülmektedir. Bununla beraber milyarlarca çeşit ve her çeşitte binlerce tür bulunmakta ve bunların hiçbirisinde bir karıştırmak, şaşırmak söz konusu olmamaktadır. Üstüne üstlük bunların hepsi çirkinlik olmaksızın en güzel şekilde icat edilmektedir. Bu gibi birbirine zıt işlerin aynı anda olması Allah’tan başka bir kudretin işi değildir, olamaz. Bunun gibi birçok delil için 2 numaralı linki kontrol edebilirsiniz.

 

  1. https://risale.online/soru-cevap/sen-olmasaydin
  2. https://risale.online/soru-cevap/allahin-varligini-ispat

 


Yorum Yap

Yorumlar