Soru

Melhame-i Kübra

Ahir zamanda gerçekleşeceği söylenen Melhame-i Kübra savaşı ile ilgili hadislerde bir bilgi var mı? Risale-i Nur'da bu konu hakkında bahsedilmiş midir?

Tarih: 15.09.2020 19:36:36
Okunma: 19569

Cevap

Melhame-i kübra, Gelecekte ortaya çıkacak büyük sosyal kargaşa, büyük dış veya iç savaş gibi önemli olaylar ve kıyamet alâmetlerine dair haberlerle bunlara ilişkin literatürü ifade eden terimdir. En-Nihaye'de şöyle denilmektedir: "Melhame, savaş ve savaş yeridir.”  Melahme yani etleşme,birçok insanın etinin ve cesetlerinin doğranacağı telef olacağı çok büyük ve kanlı savaş ve yıkım demektir. 

Bu konuda değişik tasvirleri ihtiva eden hadis rivayetleri vardır. Diğer kıyamet alametleri gibi  bu tarz hadisler de  müteşabihtir, kesin olarak ne kastettiğinin tayin edilmesi kolay değildir. Melhame-i Kübra, kıyametin bir alameti olarak tasvir edilmiştir. Bu tarz hadisler bir bütün olarak değerlendirileceği gibi hadisteki farklı tasvirler tarihin belli dönemlerinde belli bir cüzü inkişaf etmiş olabilir. Yani kıyamet ile ilgili tüm hadisleri sadece bir döneme sıkıştırmak sadece o dönemde aramak hadisin maksat ve gayesine de uygun değildir. Söylenen bir sözün yani hadisin bir bölümü bir yönü bir dönemde görünse de bir bölümü de onu takip eden zaman diliminde tezahür edebilir. Bunlar da hadis alimlerinin yorumları ile ancak anlaşılabilir. Bu tarz müteşabih hadisler de işşin ehli olan alimler tarafından döneme göre belirli yorumlar yapılmıştır. Bu açıdan bakıldığında birinci dünya savaşı ve onu takip eden dönemde oratay çıkan diğer felaketler hepsi bu hadisin şümulüne dahildir denilebilr. 

Bu konu ile ilgili birçok hadisi şerif bulunmaktadır. Bunlardan bir kısmı aşağıda belirtilmiştir.

"Ebû Hureyre (ra) anlatıyor: Rasûlullah (asm) şöyle buyurdular: “Melâhim (şiddetli savaşlar) meydana geldiği zaman Allah (cc) mevâlîden (Arap olmayan Müslümanlardan) öyle bir ordu gönderecek ki, atların cinsi yönünden Arapların en kıymetlisi ve silâh yönünden onların en iyisi olup, Allah(c.c) İslâm dinini onlarla teyit edecek yani kuvvetlendirecektir. 

Hz. Muaz İbnu Cebel (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) (birgün):

"Beytu'l Makdis'in imarı Yesrib'in harabıdır. Yesrib'in harabı melhamenin (savaşın) çıkmasıdır. Melhame İstanbul'un fethidir, İstanbul'un fethi Deccal'in çıkmasıdır!" buyurdular Sonra elini (Resulullah), konuşmakta olduğu kimsenin (yani Hz. Muaz'ın) dizine vurdular ve:

"Bu söylediğim kesinlikle hakikattir. Tıpkı senin burada oturman hak olduğu gibi" buyurdular."

Hz. Muaz burada kendisini kasdetmektedir. (Yani Aleyhissalâtu vesselâm'ın konuştuğu ve dizine elini vurduğu kimse Muaz İbnu Cebel (radıyallahu anh)'dir.)" [Ebu Davud, Melahim 3, (4294).]

Hadiste geçen melhame yani büyük savaştan, Şam ile Rum arasında çıkacak büyük bir savaş anlaşılmış ise de, İbnu Melek "Şam'la Tatarların arasında geçen savaşın kastedildiğini" söyler. Aliyyu'l-Kârî: "Birinci görüş daha doğru" der.

Bazı alimler, bunlardan herbirinin, kendinden sonra vukua gelecek bir hadisenin alâmeti olduğunu belirtir.

Resulullah, Hz. Muaz'a, bu söylediklerinin yakin ifade ettiğini belirtmiştir. Gerçekten de hepsi çıkmıştır.[1]

"Melhame ile Medine'nin fethi arasında altı yıl vardır. Yedinci yılda da Mesih Deccal çıkar." [Ebu Davud, Melahim 4, (4296); İbnu Mace, Fiten 35, (4093).]

"Deccal çıktığı vakit beraberinde su ve ateş vardır. Ancak halkın ateş olarak gördüğü tatlı sudur;  halkın su olarak gördüğü ise yakıcı bir ateştir. Sizden kim o güne ererse, halkın ateş olarak gördüğüne düş(meyi kabul et)sin. Çünkü o, tatlı soğuk sudur." [Buhârî, Fiten 26, Enbiya 50; Müslim, Fiten 105, (2935); Ebu Davud, Melahim 14, (4315)

"İnsanlar, günahları çoğalmadıkça helak olmayacaklardır." [Ebu Dâvud, Melahim 17, (4347)

Bu konu ile alakalı Bediüzzaman Üstadımızın, Afyon hapishanesinde, kendi evrak defterine yazmış olduğu 33 hadis-i şerif’ten birisi ve üstadımızın yorumu aşağıdadır: 

 “Cenab-ı Hak şu ümmetin üstünde hem deccalın kılıncını, hem de büyük harbin kılıncını beraber cem’ etmeyecektir.”
(Melhame-i Kübra olan ikinci Harb-i Umumi, alem-i İslam’ı hırpalamadığı işaretiyle, İslamlar içinde bir deccal, alem-i İslam’ı başka bir surette hırpalayacak. Said Nursi)

 

 

 

 

 

 


[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 14/344-345.


Yorum Yap

Yorumlar