Soru

Hristiyanlık ve Yahudiliğe Hak Din Denebilir mi?

Allah katında tek hak dinin İslam olduğu yönündeki ayeti okudum. Bu ayetten, tek hak dinin İslam olduğu sonucuna vardım. Peki, diğer inançlara (Yahudilik ve Hristiyanlık ) din demek doğru olur mu?

Tarih: 25.03.2025 19:11:15

Cevap

Açıklamayı yapmadan önce şunu ifade edelim ki şu anda Hz. Muhammed’in (sav) Kur’ân ve sünnet ile tesis ettiği şeriât olan İslâm’dan başka hiçbir hak din yoktur.  Ancak bu âyet diğer semavî dinlerin ilk günkü tahrif edilmemiş halleriyle hak olmadığı gibi bir mana ile anlaşılamaz.

Çünkü İslâm’ın Hz. Muhammed’in (s.a.v) şeriatı anlamından başka bir de daha genel bir tanımı vardır; o da Allah’a (c.c.) teslim olmak, boyun eğmek ve itaat etmek manasına gelir ki burada o kullanılıştır. ,

Taberi bu âyeti genel manası ile tefsir etmiştir.[1] Fahreddin Râzi ise bu âyetin tefsirinde şöyle demiştir; “İslâm; dini ve inancı sırf Allah'a has kılma ve yapma demektir. Lügâvî bakımdan, "İslâm" lafzının izahı bundan ibarettir. "İslâm'ın şeriat örfündeki mânâsı ise "imân"dır.”[2]

Kurtubî ise bu âyetin tefsirinde şöyle demektedir; “Yüce Allah'ın; "Muhakkak Allah katında din İslâm'dır" buyruğundaki "din" kelimesi itaat ve millet anlamındadır. İslâm ise iman ve itaatler anla­mındadır... "[3]

Vehbe Zuhaylî ise yine aynı görüşte olarak şunu ifade etmektedir; “Bu âyet-i kerime ise Allah nezdinde beğenilip razı olunan dinin yalnızca İslâm olduğunu ilân etmektedir. İslâm ise, Allah'a iman, emirlerine itaat et­mektir ve bütün peygamberler tarafından ittifakla bildirilen nizamın adıdır.[4]

Merhum Elmalılı’da şöyle demektedir; “Din ve dindarlığın bütün mânâsı, itaat ve bağlılık anlamıyla selametin sağlanmasında toplanır. İslâm'ın mânâsı da faydalı bir selamet, katıksız bir teslimiyet ve bağlılıkta toplanır. Şu halde din kavramı, mutlak anlamıyla ele alındığı zaman bile mutlak olarak İslâm kelimesiyle eşit ve eş anlamlıdır. Hangi din ele alınacak olsa, onun özünün teslimiyet ve boyun eğmekten ibaret olduğu görülür.”[5]

Yani Allah’ın farklı zamanlarda peygamberler aracılığıyla gönderdiği dinin özü değişmemiş, hepsi "İslâm" olarak adlandırılmış ve bu dine inananlara "Müslüman" denilmiştir.

Örneğin “Allah, sizi hem daha önce, hem de bu Kur’ân’da Müslüman diye isimlendirdi.”[6] “İbrahim, ne Yahudi, ne de Hristiyan idi; fakat o, Allah’ı bir tanıyan dosdoğru Müslüman idi.”[7] Âyetlerinde Müslüman kelimesinin daha önce de şuanda da kullanıldığını ifade etmiştir.

Ayrıca “Allah’a, bize indirilene, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakup’a ve torunlarına indirilene, Musa’ya ve İsa’ya verilen ve diğer peygamberlere Rableri tarafından verilene iman ettik. Onlar arasında bir ayrım yapmayız, biz de Müslümanlarız, deyin.”[8] Âyetinde de peygamberlerin mesajının temelde bir ve aynı olduğu ve bunun da İslâm’dan ibaret olduğu ifade edilmiştir. [9]

Bütün bu bilgileri öğrendikten sonra şunu söyleyebiliriz ki tüm peygamberler ve onların Allah’tan aldıkları vahiy ve kendilerine verilen din/şeriat hiç şüphesiz hakdır, doğrudur. Ancak bugünkü hâliyle Yahudilik ve Hristiyanlık peygamberlere indiği şekliyle muhafaza edilemediği için bu dinlere bu hâliyle İslâm denilemez. Bugün âyette belirtilen hak olan İslâm'a girmenin tek yolu hiç şüphesiz tevhid inancı, Hz. Muhammed'in (sav) peygamberliğini tasdik ve onun vahiylerine itaat ile mümkün olabilir. Yoksa bunları kabul etmeyip "Ben Allah'a itaat ediyorum, teslim oluyorum" diyerek diğerlerini reddetmek bu âyetin kapsadığı İslâm tabirine muvafık değildir.

Bu hususta bir ayet şöyledir; “Peygamber, kendisine Rabbinden indirilene îmân etti, mü'minler de! Hepsi Allah'a, meleklerine, kitablarına ve peygamberlerine: “Peygamberlerinden hiçbirinin arasında ayırım yapmayız” diye îmân ettiler ve şöyle dediler: “İşittik ve itâat ettik! Rabbimiz! Mağfiretini dileriz; dönüş(ümüz) ancak sanadır!”[10]

Tevrat, İncil, Zebur gibi indirilmiş kitaplar ve peygamberlere indirilen tüm sayfalar, peygamberimize indirilen Kur’ân gibi tümüyle Allah kelâmıdırlar.[11] Ancak burada tahrif edilmiş bulunan kitaplar kastedilememektedir. Bugünkü hâliyle Yahudilik ve Hristiyanlık peygamberlere indiği şekliyle muhafaza edilemediği için bu dinlere bu hâliyle İslâm denilemez. Bizim inandığımız ve hak olduğuna dair iman ettiğimiz kitaplar ve şeriatlar tahrif edilmemiş hali ile Allah’ın hak bir kelamı ve şeriatıdır.


[1] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi, c. 2, s. 232-233.

[2] Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları, c. 6, s. 212-213.

[3] Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruç Yayınları, c. 4, s. 143-144.

[4] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları, c. 2, s. 166-168.

[5] Elmalılı, Hak Dini Kur’ân Dili, Azim Yay., İstanbul, c.2, s.330

[6] Hac, 22/78

[7] Âl-i İmran, 3/67

[8]  Bakara, 2/136

[10] Bakara, 2/8

[11] Nisâ, 4/163; Alî İmran, 3/3


Yorum Yap

Yorumlar