Osmanlıca risalelerde Sözler Mecmuası, Lemalar Mecmuası gibi "mecmua" kelimesi niçin kullanılıyor?
Risale-i nur külliyatının hemen hemen her eserinde bizzat üstad hazretleri eserleri için mecmua kelimesini kullanırken, lahikalarda da talebeblerinin bu tabiri kullandıklarına çokca şahid oluyoruz. Misal olarak:
Teksir makinesinden çıkan risaleleri Bediüzzaman hazretleri şöyle isimlendiriyor: “Birden Nur'un kıymetdar mecmualarından bir kalemle her mecmuadan beş yüz nüsha meydana geldi.” (15. Reca)
Talebelerinin yazdıkları eserler için dua ederken Bediüzzaman hazretleri: “Ve defter-i hasenatlarına Sözler mecmuasının her bir harfine mukabil bin hasene yazdır âmîn.”
Üstad hazretleri yine 16. Reca’da: “Ben Kastamonuda mahrem ve mühim mecmuaları…..” demektedir.
Çocukların yazdıkları eserler için Kastamonu lahikasında: “Hattâ Feyzi'nin güzelce cildlettiği çocukların tevafuklu mecmuasını getirdiği vakit kuluncum ziyade ağrıyordu.” Demektedir.
Emirdağ lahikasında Hz. Üstad: “bilhassa "Hüccetullah-il Baliğa Mecmuası"nı kemal-i merakla tedkik etmeğe başlamaları,…” demektedir.
Hüsrev'in fihriste hakkında bir fıkrasıdır.
Aziz Üstadım!
Senelerden beri vücuda getirilen misilsiz âsâra, Otuzbirinci Mektub'un Onbeşinci Lem'asıyla öyle misilsiz bir eser daha ilâve buyurulmuş oluyor ki; o şaheserler, böyle şah bir eseri; o hârika bediiyyat, böyle bedi' bir zübdeyi; o acib te'lifat, böyle acib bir mecmuayı;…..(Barla lahikası)
Yalnız İşarat-ül İ'caz tefsirine ikiyüz elli lira verdim. Arabî mecmuası üç yüz lira…..( Barla lahikası)