Maturidi iman akıl ilişkisi nasıldır? Maturidiye göre Kuran mahluk mudur? Maturidide iman amel nasıldır? Allah kula zulüm edebilir mi? Allah'ın yarattığı her şey de hikmet olması nasıl olur. Hikmetsiz yaratamaz mı yoksa yaratmamış mıdır?
İmam Maturidi de İman ve akıl ilişkisi
İmam Maturidi hazretleri Kur'an ve sünnetin sınırları içinde kalmak kaydıyla akla büyük bir önem vermiştir. Ona göre insan, akılla Cenab-ı Hakk'a muhatap olmakta ve sorumluluk yüklenmektedir. Dinin öğrenilmesinde başvurulacak iki ana husus akıl ve nakildir.[1]
“Akıl yürütmeye ihtiyaç vardır; ta ki gerçek bütün aydınlığı ile, batıl da zulmetiyle ortaya çıksın. Nitekim Allah, kendi katından olduğu harikulade delillerle sabit olmuş şeyleri bu akıl yürütme yöntemine bağlı olarak delilenirmiştir; mesela insanların ve cinlerin benzerini meydana getirmekten aciz kaldığı Kur’an gibi.
Şunu da belirtmeliyiz ki Allah çeşitli ayetleriyle istidlali emretmiştir: “Biz onlara hem dış dünyada hem de kendi nefislerindeki ayetlerimizi göstereceğiz, ta ki onun gerçek olduğu kendilerince sabit olsun. Rabbinin her şeye şahit olması kafi gelmez mi? Şüphe etmeyin ki onlar rablerine kavuşma konusunda hala tereddüt içindedirler ve yine şüphe etmeyin ki O, her şeyi kuşatmıştır.”[2]
Yine şu ayet-i kerime: “Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlara yarar sağlayan şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah’ın gökten indirip de sayesinde ölü[ak1] haldeki toprağı canlandırdığı ve bu toprakta her turlu hareketli canlıyı yaydığı suda, rüzgârları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde düşünen bir toplum için birçok delil vardır.”[3] Daha başka ayetler ki bunlar istidlale teşvik etmiş, duyulur alem aracılığı ile duyulmayanı anlamayı gerekli kılmış, düşünmeyi ve akıl yürütmeyi emretmiş ve bu yöntemin kişileri gerçeğe vakıf kıldığını, onlara isabetli yolu gösterdiğini haber
Vermiştir. Bütün güç ve kudret Allah'a aittir.[4]
Kur'an Mahluk mudur?
İmam Maturidi’ye göre Zat-ı ilahide ki kelam sıfatı mahluk değildir. Ve kelam sıfatını anlamaya çalışmak insan idrakinin dışındadır. İlahi kelam ve beşer kelamı her bakımdan birbirlerinden farklıdır. Kur’an’ın iki kapak arasındaki harfleri, kağıdı, metni ise mahluktur.
“İnsanlardan dinlenen metne “kelamullah” denilmesi, Allah’ın zatıyla kaim bulunan aslına uygunluğu sebebiyledir, nitekim (ediplere ve alimlere ait) risale, kaside ve kaviller hakkında da aynı hüküm verilebilir. Bunun delili şudur ki dinlenen Kur’an metni yaratılmış şeylerden biri olup Allah’ın zatına ait bulunması ihtimal dahilinde değildir.”
Birisi sorarsa: “Allah Musa ile basbayağı konuştu” buyurduğuna göre Cenab-ı Hak kendi kelamını Musa’ya duyurmuş mudur? Cevap verilir: Kelamını Musa’ya Musa’nın diliyle ve ayrıca yarattığı harf ve ses aracılığıyla duyurmuştur. O, bu yolla Musa’ya mahluk olmayanı (mahluk vasıtasıyla) duyurmuştur. [5]
Bu konuda daha detaylı bilgi almak için tıklayınız.
https://risale.online/soru-cevap/vasi-kelami-kadim-kuran
Allah Kuluna Zulüm edebilir mi?
Allah bütün noksanlardan, kusurlardan münezzeh olan zattır[6] .Zulüm ve sefehin (hikmetsizlik) çirkin, adl ve hikmetin güzel olduğunda şüphe yoktur[7] .Bu zulüm kimde vaki olursa onda büyük bir kusur ve eksiklik ortaya çıkar. Yani Allah hem bütün kusurlardan münezzehtir diyeceğiz hem de zulüm gibi bir çirkinliği O’na nispet edeceğiz. Bundan dolayı Allah zulmedebilir mi sorusu kendi içerisinde tutarsızdır.
Netice olarak Allah zulmedemez ya da edebilir diyemeyiz. Yukarıda da izah edildiği gibi bu yargı kendi içinde çelişkili olmuş olur. Sadece Allah adil-i mutlaktır ve kullarına asla zulmetmez [8]diyebiliriz.
Allah'ın yarattığı her şey de hikmet olması nasıl olur hikmetsiz yaratamaz mı yoksa yaratmamış mıdır?
İmam Maturidi’ye göre yapılan herhangi bir işin hikmetsiz olmasının iki sebebi vardır. Bu sebepler bilgisizlik ve ihtiyaçtır. Bunların ikisi de Allah’tan uzak olan şeylerdir. Bundan dolayı Allah’ın fiilleri, mahluku hikmetsiz olamaz. Bununla beraber Allah’ı hakkıyla tanıdığımızda; O’nun hakîm, Alîm ve Ğanî sıfatlarından dolayı, Allah’ın hikmetsiz iş yapamayacağını anlarız.[9]
Bu yapamaz durumu, Allah dilediğini yapan olmasıyla çelişmez.[10] Burada yapamazdan maksat tıpkı bir peygamberin zalim olmasının düşünülememesi gibidir. Hâlbuki peygamber kudreti itibariyle zulmedebilir; fakat peygamberlik sıfatı buna engeldir. Peygamberler zulmedemez denildiğinde onların kudreti olmadığı anlamına gelmez bilakis onların sıfatlarının mükemmelliği anlaşılır. Aynen öyle de Allah’ın hikmetsiz iş yapamaması kudretinin noksanlığından değil sıfatlarının mükemmelliğinden kaynaklanır.
Netice itibariyle Allah zatında hakîm olduğu için hikmetsiz iş yapmaz bu sıfatların kemalatıyla alakalıdır.
[1] Kitabü’t-Tevhid, Ebu Mansur el Maturidi, Bekir Topaloğlu İsam yayınları 14. Baskı s.50,53.
[2] Fussilet suresi,54.
[3] Bakara suresi 164.
[4] Kitabü’t-Tevhid s.63.
[5] Kitabü’t-Tevhid s.148-149.
[6] Yasin 36,83-Zuhruf 13-14
[7] Kitabü’t-Tevhid s.334.
[8] Âl-i İmran, 182.
[9] Kitabü’t-Tevhid s.334.
[10] Emrullah Yüksel, Düşünce Yayıncılık,Maturidiler ile Eş’ariler arasındaki görüş ayrılıları,1.Baskı,s97.