Soru

Allah'ın İlim ve Kelam Sıfatı

Kur'ân'ın manaları ezeli olarak Allah'ın ilim sıfatında bulunur. Ayrıca ilim sıfatından ayrı olarak Kelam sıfatında da bulunur mu? İzah eder misiniz?

Tarih: 29.10.2024 22:12:53

Cevap

Hazret-i Üstad Allah’ın ilmini özetle şöyle beyan etmektedir;

"Ve o ilim, onun zâtının hâssa-i lâzıme-i zarûriyesidir (olması gerekli olan özelliğidir). İnfikâki (ondan ayrılması / onda herhangi bir anda olmaması) muhâldir. Şu ilm-i muhit (kuşatıcı ilim), o zâta lâzım olduğu gibi; taalluk cihetiyle (alakalı olduğu) her şeye dahi lâzımdır. Yani hiçbir şey ondan gizlenmesi kābil (mümkün) değildir. Çünkü huzur var. Yani her şey dâire-i nazarındadır (gözetimindedir). Ve her şeye nüfûzu (tesiri) var."[1]

Allah'ın ilmi ezelidir ve her şeyi kuşatmıştır. Dolaysısıyla Kur’ân’ı ve muhtevasındaki manaları da, zamanı da ihata eder. Kur’ân ise zaman üstü/ötesi konuşması olup; yani zamanı kuşatıcı olarak konuşmasıdır.

Ezel ifadesini ve -dili geçmiş zaman kipini, bir cümlede kullanmak doğru değildir. Ezeli ise zaman üstü/ötesi olmak gerektir. Öyle ise “Kur’ân ezelden konuştuğu kelam” ifadesi yanlıştır.

Bediüzzaman Hazretleri, Allah’ın kelam sıfatının varlığını ispat makamında şu delili getirmektedir;

İlim ile hayatın zarûrî bir lâzımı (zorunlu bir gereği) ve ışıklı bir tezâhürü (görünür olması) olan mükâleme (konuşma) sıfatı, elbette ihâtalı (kuşatıcı) bir ilmi ve sermedî (sonsuz) bir hayatı taşıyan zâtta, ihâtalı ve sermedî bir sûrette (şekilde) bulunur.”[2]

Güneş varsa ışığın varlığı bedihi olduğu (çok açık bilineceği) gibi ilim ve hayat varsa mükâleme vardır. İlim kuşatıcı ve hayat ta ebedi ise kelâmı da ezelî olacaktır.

Yine Allah’ın kelâmını insan kelamından farkına şöyle dikkat çeker.

“Allah’ın insandaki akıl ve lisân gibi, bir anda yalnız bir mes’eleyi düşünmek ve yalnız bir lafzı söylemek gibi cüz’î (pek az miktarda) değil, belki göz misillü (gibi)  ve muhît (çepeçevre kuşatan) bir nazara (bakışa) sâhib olmak gibi, Kelâm-ı Ezelî (Allah'ın zaman üstü/ötesi konuşması) dahi bütün zamanı ve bütün tâife-i insaniyeyi (insan taifelerini) nazara alan bir külliyette (bütüncül) bir kelâm-ı İlâhîdir (Allah kelamıdır).”[3]

Bununla beraber Allah’ın kelamı, bizlerin kelâmını sınırlandıran zaman, ses, yön, harf ve kelimelerden bağımsız bir konuşmadır.


[1] Bediüzzaman Said Nursi, Mektubât, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 90-91.

[2] Bediüzzaman Said Nursi, Şua’lar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 113.

[3] Bediüzzaman Said Nursi, İşârâtü’l İ’câz, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 4.


Yorum Yap

Yorumlar