"İlim sıfatının taalluku inkiṣaftır" ne demektir? Bu cümle anlatılmak istenen nedir?
Kuzey Afrika’lı bir kelâm âlimi olan Senûsî, akaid konusunda el-Muḳaddime fi’t-tevḥîd, ʿAḳīdetü ehli’t-tevḥîd eṣ-ṣuġrâ, ʿAḳīdetü’s-Senûsî el-vüsṭâ ve ʿAḳīdetü ehli’t-tevḥîd el-kübrâ adlı eserleri yazdı; ayrıca bunları şerh ve ihtisar etti.[1] Muhammed b. Ahmed ed-Desûkī de, Senûsî’nin akaide dair olan Ümmü’l-Berâhîn el-Aḳīdetü’ṣ-Suğrâ adlı eserine yine kendisinin yaptığı şerhine bir hâşiye kaleme almıştır.
“İlim sıfatının taalluku inkiṣafdır” ifadesi yakın mana ile bu haşiyede geçmektedir. İlgili bahis şöyledir:
“Bil ki, ilmin kadim bir fiilî taalluku (ilişik olması) vardır ki, bu da bütün işlerin ona ezelde inkişaf etmesidir (açılmasıdır, bilinir olmasıdır). Dolayısıyla onun taalluku bir inkişaf taallukudur. İlmin ezelden bir sulûhî (bilmeye elverişli) taalluku yoktur. Çünkü bilmeye müsait olan, âlim değildir. İrade buna kıyas edilmez. Çünkü iradenin varlığı, herhangi bir şeyi tercih etmeksizin bir noksanlık içermez. Dolayısıyla, irade etmeye müsait olup da irade etmeyen kişide bir eksiklik yoktur. Eksiklik, ilim ve irade vasıfları sabit yani var olmasına rağmen, eşyanın kendisine inkişaf etmesine müsait olup da inkişaf etmeyendedir. Çünkü belirlemeyen, kendi tercihinden dolayı belirlememiştir. Ancak eşyanın kendisine inkişaf etmeyip gizli kalması ise onun cehaletini gösterir ve bu bir noksanlıktır. Bu da şu manadadır: Allah'ın ezelde bildiği ve gelecekte falan gün meydana gelecek olan Zeyd'in varlığı, Allah'ın ilminin taallukuna elverişlidir.”[2]
İlave malumat için bakınız:
https://risale.online/soru-cevap/allah-in-gelecegi-bilmesi-isitmesi-ve-gormesi
[1] Yusuf Şevki Yavuz, AKĀİDÜ’s-SENÛSÎ, DİA.
[2] Muhammed b. Ahmed ed-Desûkī, Ḥâşiye ʿalâ Şerḥ-i Ümmi’l-berâhîn, Bulak 1281, 1290, 1297, 1305; Kahire 1295, 1306, 1314, s. 105.