"Te’lîfinden otuz dört sene sonra, Münâzarât nâmındaki esere baktım, gördüm ki, Eski Saîd’in o zamandaki inkılâbdan ve o muhîtten ve te'sîrât-ı hâriciyeden neş’et eden bir hâlet-i rûhiye ile yazdığı bu gibi eserlerinde hatîât var. O kusûrât ve hatîâttan bütün kuvvetimle istiğfâr ediyorum ve o hatîâttan nedâmet ediyorum."
Kastamonu Lahikasında (s. 94) geçen bu kısmı nasıl anlamalıyız? Burada kaste
"İkinci Misâl:Ehl-i san‘at, netice-i san‘atı ziyade kazanmak için, iştirâk-i san‘at cihetinde mühim bir servet elde ediyorlar. Hatta dikiş iğneleri yapan on adam, ayrı ayrı yapmaya çalışmışlar. O ferdî çalışmanın neticesi, her günde; yalnız üç iğne, o ferdî san‘atın meyvesi olmuş. Sonra teşrîkü’l-mesâî düsturuyla on adam birleşmişler. Biri demir getirip, biri ocak yakıp, biri delik açar, biri ocağ