6.040
Şeriatın Doğru Tanımı
Şeriat nedir? Şeriat kelimesinden bazı kimselerin çok korkmasının sebebi ne olabilir?

6.040
Şeriat nedir? Şeriat kelimesinden bazı kimselerin çok korkmasının sebebi ne olabilir?
1.851
Şeriat, Yüce Allah'ın (cc) kulları için belirlediği dinî ve dünyevî hükümlerin tamamıdır. Başka bir ifadeyle, İslam dininin temel kaynakları olan Kur'an, sünnet ve icmâ (âlimlerin dinî konularda fikir birliği) ile sabit olan kesin hükümlerdir.Şeriatı reddeden veya istemeyen kimse, Allah'ın ve Peygamber Efendimiz (sav)'in getirdiği hükümleri reddetmiş sayılır. Bu nedenle şeriatı bilerek ve kasıtlı olarak inkâr eden kişi “kâfir olur” ve İslam dininden çıkar. Ancak bilmeden, cehaletle söyleyen kimse günahkâr olur. Çünkü böyle biri kulaktan dolma bilgilerle konuştuğundan, sözlerini kalben tasdik etmiş sayılmaz. Burada iki mesele hakkında değerlendirme yapmak lazımdır.Birinci Mesele: İctihad ile sabit olan hükümlere Ahkâm-ı Fıkhiye denilir. Fıkhi hüküm ile müçtehidin görüşünde vaki olan hatanın İslam'a mal edilmemesi gerekir. Çünkü o görüş İslam'ın değil, kendisinin görüşüdür. Kişi ayrı, İslam ayrıdır. Bu yönden İslam'ı tenkit etmek bilgisizlikten kaynaklanır. İçtihada dayanan fıkhi hükümler üzerinde değerlendirmeler yapmak, bazı kaideleri tenkit etmek insanı küfre düşürmez. Çünkü bu kaide, o ictihadı yapan kişiye aittir.İkinci Mesele: Bu meseleyle ilgili olarak aşağıdaki iki hükmü buraya alıyoruz:Kur'an'a ve sabit olan sünnete dayanan ve tevil götürmeyen hükümleri tenkit etmek küfür ve dalalettir. İçki neden haram olsun? Tesettür neden vacib olsun? Namaz farz değildir gibi sözleri söylemek ve Allah'dan gelen şer'i hükümleri inkâr etmek küfürdür.1 Bu cümledeki hükme benzer diğer bir ifade ise şöyledir:Kur'an'ı Azime, din ve imana, peygamberlerden herhangi birine, Peygamberimiz (s.a.v)'in bir sünnetine, bir hadis-i şerife, bir İslâm mabedine -haşa-sövmek, ihanette bulunmak veya bunlardan birini hafife almak "el-iyazu billâh bundan Allah'a sığınırız" kafirliktir, derhal tevbe ve istiğfar edip imanı ve nikâhı tazelemek icap eder.2Yukarıdaki paragraflardan anlaşıldığı üzere, şeriatin herhangi bir hükmünü beğenmemek, alay etmek, şeriatı istememek, “bana lazım değildir” vb. kasıtla söylenen sözler kişiyi dinden çıkarır. Böyle bir kişi, derhal tövbe etmeli ve kelime-i şehadet getirmelidir.Ayrıca BakınızŞeriatten KorkmakŞeriat Nedir?KaynakçalarHalil Gönenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar, Yasin Yay., İstanbul 2012, c.1, s. 25Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Bilmen Yayınları, İstanbul ts., s. 507
5.185
Kâfirlerin cehennemde ebediyen yanmasının sebebi nedir? Bu adalet midir? Risale-i Nur'da bu konu nasıl izah edilmiştir?
6
Sekîne'yi mutlaka tek oturuşta mı 19 defa okumalıyım; yoksa bir haftaya yayarak (örneğin her gün 3, pazar günü 1 kez) toplam 19 defa okumam da yeterli olur mu?
3
Bir genç, özgür iradesi bulunmadığını ve dinin emirlerinin kendisini zorladığını söylüyor. Biz, emirleri uygulayıp uygulamamakta serbest olduğunu, sadece tercihini uymaktan yana kullandığını anlattık; yine de “Dinin emirleri özgürlüğü kısıtlıyor, inanmıyorum” diyerek ısrar ediyor. Bu durumda ona özgür irade ve dinî sorumluluk nasıl izah edilebilir?
3
Zekât konusunda “temlik esası” var deniliyor. Bu bağlamda şu soruları merak ediyorum:- İlim talebesi adına vekâlet eden kişilere zekât vermenin hükmü nedir?- Zekât, bu vekile verildiğinde; ilim talebesinin yurtta barınması, ısınması veya bina giderleri gibi kalemlere harcanabilir mi?- Zekâtı vekile verdiğimizde ve bunun yurt binası yapımı ya da onarımında kullanılacağını biliyorsak, bu durum zekâtın geçerli olmasına yeterli olur mu?- Zekâtın geçerli olabilmesi için mutlaka nakdî olarak teslim etmek mi gerekir?- Yemek yedirmek zekât yerine geçer mi?
4
Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi, neden Risale-i Nur talebelerinin keşif ve keramet istememelerini ve beklememelerini istemiştir?
3
Kalb, sır, rûh, akıl, hayâl ve diğer kuvvelerimizi hayât-ı ebediyeye nasıl yünlendirebiliriz? Bu kuvvelerin kendilerine lâyık kulluk vazifeleri nelerdir; nasıl tatbik edilir?
4
Risale-i Nur'da Mirac bahsinde geçen; "Kesret tabakatının müntehasından tâ mebde'-i vahdete bir hayt-ı ittisal suretinde..." cümlesini izah eder misiniz?
3
Müctehid Olmanın Temel ŞartlarıMüctehid olmanın şartları usulcüler arasında tartışmalı bir konu olmakla birlikte, yaygın olarak benimsenen anlayışa göre bu şartları iki ana noktada toplamak mümkündür:1. Şer'î Hükümlerin Temel Kaynaklarını (Usulü/Asılları) BilmekBu, istinbat (hüküm çıkarma) yapılacak olan asılları bilme şartıdır.Temel Kaynaklar: Usulcüler arasında bu kaynakların kapsamı farklılık gösterebilir.Kitap, Sünnet, İcmâ: Yaygın kabul gören temel kaynaklardır.Akıl: İmam-ı Gazâlî gibi bazı usulcüler aklı temel kaynaklara dâhil ederken, İbn Rüşd bunu hâriç tutmuştur.Kıyas ve İstidlâl: Necmeddin et-Tûfî, ilk üç asıl (Kitap, Sünnet, İcmâ) yanında kıyas ve istidlâl gibi ihtilaf konusu olan diğer asılları da eklemiştir.İmam-ı Şâfiî'nin Vurgusu: Kıyasla ictihadı eş anlamlı kabul eden Şâfiî'ye göre müctehid, "Allah'ın kitabının hükümlerinin bilgisi" gibi kıyas için gerekli âleti kendinde toplamış olmalıdır. Ona nisbet edilen sözde şöyle denilmektedir:Kim Allah'ın kitabını nas ve istinbat olarak bilirse dinde imâmete hak kazanır.12. Hüküm Çıkarma Keyfiyetini (Usul, Kural ve Bilgileri) Bilmek ve Bu Konuda Meleke Sahibi OlmakBu, kaynaklardan hüküm çıkarmaya (istinbat) yarayacak olan usul, kural ve bilgileri kendinde toplama şartıdır. Diğer bir ifadeyle, hüküm çıkarma melekesini (yeteneğini) elde etmektir.Hüküm Çıkarma Yöntemi: Bu şart, konunun göreceli olması sebebiyle usulcüler arasında daha tartışmalıdır. Müctehidin sahip olması gereken bilgi, yöntem ve şahsî kabiliyet bu başlık altında değerlendirilir.Re'y (Şahsî Akıl Yürütme): Muâz hadisi ile gündeme gelen re'y ictihadı kavramı, Kitap ve Sünnet'te hükmü açıkça bulunmayan konularda hüküm koyma işlevini üstlenmeyi ifade eder. Bu, fıkhın rasyonel prensiplerinin oluşmaya başladığı aşamadır.Muâz b. Cebel, Kitap ve Sünnet'te hükmünü açıkça bulamadığı konularda re'yini devreye sokacağını söylemekte ve Resûl-i Ekrem bunu onaylamaktadır.2Özetle; Müctehid sadece kaynakları bilmekle kalmayıp, aynı zamanda bu kaynaklardan doğru ve usulüne uygun bir şekilde hüküm çıkarabilme yeteneğine (meleke) sahip olması gereken kişidir. İctihad ehliyeti, bu iki temel bilgi ve yetenek alanını kapsar.Kaynakçalarhttps://islamansiklopedisi.org.tr/ictihadEbû Dâvûd, “Aḳżıye”, 11; Tirmizî, “Aḥkâm”, 3.
5
Ntest açıklamasıaasd1aAsdasdasd qwek
5.765
Tabiat Risalesinin Üçüncü Muhalinde geçen, ''O Sultân-ı Ezelî'nin hikmetinden gelen nizâmât-ı kâinâtın MA'NEVÎ KANUNLARINI birer MADDÎ MADDE tasavvur ederek ve saltanat-ı rubûbiyetin KAVÂNÎN-İ İ'TİBÂRİYESİNİ ve o Ma'bûd-u Ezelî'nin şerîat-ı fıtriye-i kübrâsının MANEVÎ ve yalnız VÜCÛD-U İLMÎSİ bulunan ahkâmlarını ve düstûrlarını birer MEVCÛD-U HÂRİCÎ ve maddî bir madde tahayyül ederek kudret-i İlâhiyenin yerine, o İLİM ve KELÂMDAN gelen ve yalnız vücûd-u ilmîsi bulunan o kanunları ...” cümlesindeki büyük harfle yazılı ibareler ne anlama geliyor? Somut örnekler vererek açıklar mısınız?
4.013
Hastalıkta şifayı yalnız ilaç ve doktora bağlayıp Cenâb-ı Hakk'ı unutmak doğru mudur? Sebeplere teşebbüs prensibi bu durumu nasıl açıklar? Hz. Üstad'ın özellikle Tabiat Risalesi'ndeki izahlarıyla nasıl irtibat kurulabilir?
10.169
Seferi nasıl olunur? Burada mesafe mi dikkate alınmalı yoksa vasıta veya süre mi? Günümüzde seferiliğin şartları değişir mi?
27
Elmalılı Hamdi Yazır 18 saatlik yolculuk mesafesi varsa seferilik olur diyor. Hangi vasıtaya göre bunu yapacağız? Yürüyerek mi? Araç ile mi? Uçak ile mi?
13.459
"Şüphesiz ahirzamanın azgınları o âlimlerdir ki ağızlarını tatlandırdılar. Sonra hevalarına tabi olmaya yöneldiler. İlmi sevap isteyerek okumadılar. Ancak dünyada kolaylık için okudular. Onları mal ile genişlemiş ve karınlarını haram ile doldurmuş görürsün. Bu yüzden (onlar yüzünden) insanları zillette bulursun. Zira alimin kayması bin kaymaya bedeldir. Alimin musibeti ilmiyle amel etmediği zamandır." Ercüze kasidesinde böylesine dehşetli bir bölüm var. Fakat osmanlıca Sikke-i Tasdik-i Gaybi de, "O bidalar ve acemi ve ecnebi hurufunun intişarı zamanı olan o ahir zamanın fena ademleri, bir kısım ulemayı suu dur ki" diye tabir geçiyor. Acaba burada bahsedilen kötü âlimler kimlerdir? Ulema-i su hakkında bilgi veriri misiniz?
22.954
KurbiyetSözlükte “yakınlık” anlamına gelen kurb kelimesi, tasavvuf terimi olarak genellikle karşıtı olan bu'd (uzaklık) ile birlikte kullanılır. Yakınlık ve uzaklık zaman, mekân, mesafe, makam ve mensubiyet açısından düşünülebilir. Kur'an'da müşriklerin Mescid-i Harâm'a yaklaştırılmaması anlatılırken mekân,1 insanların hesap verecekleri günün yaklaşmakta olduğundan bahsedilirken zaman2 itibariyle yakınlık kastedilmiş, miras hukukundan söz eden âyetlerde geçen “yakınlar” ifadesiyle3 nesep yakınlığı anlatılmıştır. Ancak gerek Kur'an'da gerekse hadislerde kurb ve bu'd kelimeleri daha ziyade mânevî yakınlığı ve uzaklığı ifade etmektedir.4 AkrebiyetKelime olarak “en yakın, daha yakın” mânasına gelen akreb, vakıfta, vakıf (hayır kurumu) yapan kimseye nesep ve akrabalık bakımından en yakın kimse için kullanılır.5 Bediüzzaman Hazretleri bu konu hakkında şöyle der:Sahâbelerin kurbiyet-i İlâhiye noktasındaki makamlarına velâyet ayağıyla yetişilmez. Çünkü Cenâb-ı Hakk bize akrebdir ve her şeyden daha ziyâde yakındır. Biz ise ondan nihâyetsiz uzağız. Onun kurbiyetini kazanmak, iki sûretle olur. Birisi, akrebiyetin inkişâfıyladır ki, nübüvvetteki kurbiyet ona bakar. Ve nübüvvet verâseti ve sohbeti cihetiyle Sahâbeler o sırra mazhardırlar. İkinci sûret, bu'diyetimiz noktasında kat'-ı merâtib edip, bir derece kurbiyete müşerref olmaktır ki, ekser seyr-i sülûk-u velâyet ona göre, seyr-i enfüsîve seyr-i âfâkîbu sûretle cereyân ediyor. 6 Yani; Cenab-ı Hakk'ın yakınlığını kazanmak iki yolla olur. Birincisi akrabiyet yoludur; yani Allah'ın bizzat kula yakınlaşmasıdır. Peygamberlik makamındaki yakınlık ile Peygamberimizden (sav) aldıkları sohbet sayesinde sahâbenin Cenâb-ı Hakk'a yakınlığı bu yola örnektir. İkincisi kurbiyet ile yani kulun Cenab-ı Hakk'a yakınlaşması ile olacağını örnek olarak da bizlerin şahsi olarak yaptığı ibadetlerin ve tasavvuftaki velayet mertebelerinin yakınlığı bu yola örnektir. Yine bu konuyla ilgili Mektubat eserinde şöyle buyuruyor:Nübüvvet ve verâset-i nübüvvetteki velâyet, sırr-ı akrebiyetin inkişâfına bakar. Velâyet-i sâire ise, ekseri kurbiyet esası üzerine gider. Birçok merâtibde seyr-ü sülûke mecbûr olur.7 Peygamberimiz (sav) ile O'ndan aldıkları feyiz ve sohbet sayesinde sahâbenin velâyeti, “velâyet-i kübrâ”dır; bu da akrabiyete, yani Allah'ın kula doğrudan yakınlığına bakar. Diğer velîlik makamları ise kulun Allah'a yakınlaşması mânâsındaki kurbiyete dayanır. Bu sebeple o makama erişebilmek için uzun mânevî mesafeler kat etmek ve pek çok yoldan geçmek gerekir.Özetle; Kurbiyet ve Akrabiyet kelimelerinin her ikisi de “yakınlık” manasına gelir. Ancak kurbiyet, kulun Allah'a yakınlığı iken akrabiyet ise Allah'ın kula yakınlığıdır. Akrabiyete, tüm Peygamberler (sav) ve sahâbe efendilerimiz örnek gösterilebilir. Kurbiyete ise ibadetler ve tasavvuf yoluyla elde edilen yakınlık örnek verilebilir.KaynakçalarTevbe 9/28Enbiyâ 21/1Nisâ 4/7https://islamansiklopedisi.org.tr/kurbhttps://islamansiklopedisi.org.tr/akrebBediüzzaman Said Nursi, Sözler, Hayrat Neşriyat, 2016, s.166Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, Hayrat Neşriyat, 2016, s.40
80
Peygamber Efendimiz (sav) şuan berzah aleminde midir? Ruhu nerededir?
8.715
İnsanlar iyi ve kötü amellerinin cezasını zaten cehennem ve cennette alacaklar. Öyleyse mahşer gününe kadar insanların bir kısmı neden kabirde azap çekeceklerdir? Bunun hikmeti nedir?
19.496
Kabir azabını hakeden biri, sürekli azab mı görür? Azabı hangi şekillerde olur?
27.948
Hz. Nuh'un kıssası Kur'an'da nasıl geçiyor? Hz. Nuh'un gemisine her hayvandan bir çift mi bindi? Eğer öyle ise geminin büyüklüğü nasıldı? Hem Nuh tufanı bütün yeryüzünü kapladı mı?