“ Karıncayı emîrsiz, arıyı ya‘sûbsuz bırakmayan kudret-i ezeliye, elbette beşeri nebîsiz bırakmaz. Âlem-i şehâdetteki insanlara inşikāk-ı kamer bir mu‘cize-i Ahmediye (asm) olduğu gibi, mi‘râc dahi âlem-i melekûtteki melâike ve rûhâniyâta karşıbir mu‘cize-i kübrâ-yı Ahmediyedir (asm) ki, nübüvvetinin velâyeti bu kerâmet-i bâhire ile isbat edilmiştir. Ve o parlak zât, berk ve kamer gibi melekûtte şu‘le-feşân olmuştur.” İfadelerini izah eder misiniz?
İnsan, varlıklar içinde yaratılan en kıymetli canlıdır. İnsanı kıymetli kılan en mühim hususiyeti ise hiç şüphesiz aklı ve şuurudur. Elbette o akla yön verecek bir öğretmene/peygambere muhtaçtır. Çünkü akıl, çevreden gelen telkinlere açık, hislerle hareket edebilen, bilgisizlik nedeniyle doğru hüküm veremeyen, sınırları olan bir alettir. Bu sebeple her zaman için doğruyu bulan, yanılmaz bir hakem olmaktan uzaktır. İşte Cenab-ı Hak (c.c) aklımızın bu acziyetini bildiği[1] için içimizden bizlere hem dünyevi hem uhrevi mutluluğumuzu temin edecek, doğru yolu gösterecek ve şu kâinatın niçin yaratıldığını, sonunun ne olacağını açıklayan Peygamberler göndermiştir.
Yüce Rabbimiz bu hakikati şöyle dile getiriyor: “Nitekim içinizden sizden bir peygamber gönderdik; size ayetlerimizi okuyor, sizi (günahlardan) temizliyor, size Kitâb'ı ve hikmeti (Kitaptaki hükümleri) öğretiyor ve size bilmiyor olduğunuz şeyleri öğretiyor.”[2]
Hayvanlar aleminde dahi bu yol göstericileri görmekteyiz. Nerede bir sürü varsa orada lider vasfını taşıyan bir baş her daim vardır. Karıncalara emir, arılara ya’sub/arı başı, kurtlara reis vs bütün havyan topluluklarına onların içinden onlara rehberlik edecek bir lider yaratmıştır. Elbette varlıkların en kıymetlisi en şereflisi olan insan nev’ini dahi başıboş ve lidersiz bırakmayacaktır.
Şakk-ı Kamer/ayın ikiye yarılması hadisesi Kur’an’ı Kerim’de açıkça geçmektedir. Bu mucize, Peygamber efendimizin (s.a.v) Allah’ın rasulü olduğunu bizlere ispat eden ve insanoğlunu bir benzerini göstermekten aciz bırakan mühim bir vakıadır. Ayrıca Miraç mucizesi de Peygamber efendimizin kıymetini ortaya koyan büyük mucizelerdendir. Fakat Miraç mucizesinin bir başka yönü de şudur ki; bir beşer olarak H.z. Muhammed (s.a.v.), semavat tabakalarını gezip Cenab-ı Hakk’ın (c.c) rüyeti ile müşerref olmakla hem bizlere hem de “alem-i melekuttaki[3] melaike ve ruhaniyata” üstünlüğünü göstermektedir. Çünkü Cebrail (a.s) gibi en büyük bir meleğin dahi çıkamadığı manevi makamlara bir beşer olarak Peygamber efendimizin çıkması bütün semavat ehlinden ve bütün melaikelerden üstün olduğunu onlara dahi göstermiştir, ispat etmiştir.
[1] (Hiç) yaratan bilmez mi? Çünki O, Latîf (kalblerdeki bütün incelikleri bilen)dir, Habîr (onlardan haberdâr olan)dır. (Mülk,14)
[2] Bakara,151
[3] . Hükümdarlık, saltanat, azamet, tasarruf: Melekût… tam bir hâkimiyetle saltanatın esrâr-ı idâresi demektir. (Elmalılı M. Hamdi Yazır). (Kubbealtı)