Soru

Altın Günü Yapmak

İnsanların biraraya gelerek yardımlaşma amacıyla altın, tl vb gibi paralarla gün yapmaları caiz midir?

Tarih: 31.10.2021 13:54:04
Okunma: 26170

Cevap

İslâm toplumunda oldukça yaygı olan bu altın /para günü uygulamasının hem güzel hem de sakıncalı tarafları bulunmaktadır. Bu nedenle aşağıdaki hususların çok iyi bilinmesi ve riayet edilmesi gerekmektedir. Aksi halde bu âdet ve uygulama dinimizce uygun görülmemektedir. Şöyle ki;

Altın günü ya da para günü olarak bilinen toplumdaki uygulama, esasen bir yardımlaşma sandığı uygulamasıdır. Anlaşmaya göre aylık veya haftalık periyotlarla toplanan altınlar veya paralar, üyelerden birisine verilmektedir. Bu karşılıklı gönüllü bir borç verme işlemidir.

Borç verme İslâm’da teşvik edilen bir husustur. İnsanların muhtaç olan kişilere borç vermeleri sadaka sevabı olan bir davranıştır.[1] Borç vermede önemli olan, borç karşılığında herhangi bir fazlalığın şart koşulmaması, Allah rızasından başka bir menfaatin beklenmemesi, borç verenin ya da alanın zarara uğratılmamasıdır.[2] (DİYK)

Kur’ân-ı Kerim’de övgüyle bahsedilen ve ‘güzel borç’ anlamına gelen karz-ı hasen; hadislerle de övülmüş ve teşvik edilmiştir.  Hz. Peygamber (sav), “Kim bir müslümanın dünya sıkıntılarından birini giderirse Allah da onun âhiret sıkıntılarından birini giderir. Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece Allah da onun yardımındadır”[3] gibi genel, “Sadaka on misliyle, karz (borç, ödünç) on sekiz misliyle mükâfatlandırılır”[4] gibi özel mahiyetteki hadisleriyle ödünç vermenin dinî değerine ve erdemli bir davranış oluşuna dikkat çekmiştir.

Nafile ibadetten daha hayırlı kabul edilen borç vermede en önemli husus, borç verenin yalnızca Allah rızası için vermesi, bundan herhangi bir menfaat gözetmemesi esasıdır. Eğer borç veren kişi bir menfaati gözetecek olursa (velev ki bu menfaat kendisine ulaşsın veya ulaşmasın), İslâm dini bu borç vermeyi faiz olarak nitelendirmiştir ve yasaklamıştır.

Bu durumda altın ya da para günü uygulaması ile alakalı olarak iki durum söz konudur.

1. Altın ya da para gününe katılanlar, sadece ve sadece Allah rızası için birbirlerine borç verip başka bir menfaat gözetmiyorlarsa,

Bu katılımcılar borç verebildikleri gibi belli bir zaman sonra ben vermiyorum ya da veremiyorum deme hakkına sahiplerse,

Yine katılımcılar, alacaklarını belirlenen gün ya da ay gelmeden önce isteme ve alma haklarına sahiplerse,

Ve bu şekilde hareket ettiklerinde herhangi bir baskı ve tepki görmüyorlarsa, o zaman bu uygulama gerçek anlamda bir yardımlaşma örneğidir, caizdir ve güzeldir.

2. Eğer bu altın /para günü uygulaması katılımcılar arasında bir ahitleşme, anlaşma ve vaatleşme tarzında ise, yani periyodik olarak belli zamanlarda belirlenen miktarda borç verilip katılımcının vermeme durumu ve tercihi söz konusu değilse,

Katılımcı, istediği zaman alacağını talep edemiyorsa,

Kişi bu altın günü uygulamasından ayrılmak istediğinde, maddi ve resmi olarak bir yaptırıma uğramasa da psikolojik olarak levm edilip kınanıyorsa, kötüleniyorsa, bir çeşit mahalle baskısına maruz kalarak O şahısla konuşulmuyor ve ona kötü gözle bakılıyorsa,

O zaman bu altın günü uygulaması bir borç alıp verme uygulaması değildir. Katılımcıların kendi menfaatlerini gözeten bir ahitleşme yani anlaşma tarzında olacağından bu şekilde bir altın günü uygulaması dinimizce caiz olmaz.

Yani borç veren şahıs Allah rızası için değil de ‘bir dahaki sefere herkes bana borç verecek’ diye verdiğinden ve burada menfaatini gözettiğinden, hadis-i şerif gereğince bu usul caiz görülmeyip yasaklanmıştır. Çünkü borç vermedeki hasbîlik, samimiyet ve Allah için olması hususlarına zarar gelmiş olacaktır.

Netice itibariyle; altın günü ve benzeri günleri yapanlar, eğer bu işi İslâmî usullere göre bilinçli bir şekilde yaparlarsa, katılımcılara herhangi bir zorlama ve şart koşulmazsa, isteyen borç verir isteyen vermez ve vermeyen asla kötülenip kınanmazsa, kişi istediği vakit alacağını talep etme hakkına sahip olup alacağını belirlenen vakitten önce talep ettiğinde O şahsa kötü gözle bakılmayıp dışlanmazsa, o zaman bu uygulama İslâmın borç alma-verme hukukuna uygun olduğundan caizdir ve tavsiye edilmiştir.

Yoksa günümüzde daha çok uygulanan tarzıyla bir ahitleşme ve sözleşme tarzında olup menfaat merkezli olarak yapılıyor ve katılımcı bu şartlara uymaya zorlanıyor, uymadığında dışlanıp yaptırım uygulanıyorsa, o zaman bu uygulama İslâm fıkhına göre doğru bir uygulama olmayıp caiz değildir.

İslâmda ‘Karz-ı Hasen’ denilen borç alma-verme hukuku ile alakalı olarak detaylı malumat için lütfen bakınız;

https://islamansiklopedisi.org.tr/karz


[1] İbn Abidin, Reddu’l-muhtar, VII, 388, 396

[2] Kasani, Bedai’, VII, 394-396

[3] Buhârî, “Meẓâlim”, 3

[4] İbn Mâce, “Ṣadaḳāt”, 19


Yorum Yap

Yorumlar