Hz. Yuşa (as) kavmine gaybî bilgiler verildiği, ölecekleri tarihi bildikleri vb. bilgiler hadis kitaplarında bulunmaktadır. Bu kıssalar doğru mudur? Sıhhati Nedir?
Rivayet şöyledir;
“Hatib el-Bağdadi, en-Nücûm kitabında, zayıf bir senetle Ata'dan şu rivayeti nakleder: Ali bin Ebi Talib'e "Nucümun bir aslı var mı?" diye soruldu. O da "Evet, bir peygamber vardı ki adı Yûşa bin Nûn'du," dedi.
Halkı ona şöyle dedi: "Sana inanmayız, ta ki bize yaratılışın başlangıcını ve ömürlerin sonunu bildirene kadar." Bunun üzerine Allah Teâlâ bir buluta vahyetti ve bulut onlara yağmur yağdırdı. Dağın üzerinde saf bir su birikintisi oluştu. Ardından Allah Teâlâ güneşe, aya ve yıldızlara o suyun üzerinde hareket etmelerini vahyetti. Daha sonra Allah, Yûşa bin Nûn'a, kendisinin ve halkının dağa çıkmasını vahyetti. Onlar dağa çıktılar ve suyun üzerinde durdular. Orada, güneşin, ayın ve yıldızların hareketlerinden yaratılışın başlangıcını ve ömürlerin sonunu öğrendiler. Böylece içlerinden biri ne zaman öleceğini, ne zaman hastalanacağını, kimin çocuğu olacağını veya olmayacağını bilecek hale geldi.[1] Onlar böylece bir müddet kendi zamanlarından beklediler. Daha sonra Davud, inkârları nedeniyle onlarla savaştı. Davud'la savaşmaya, eceli gelmemiş olanlarını çıkardılar. Bu sırada Davud’un arkadaşlarından öldürülenler oldu, fakat onlardan kimse öldürülmedi. Bunun üzerine Davud, Allah’a dua etti ve güneş onlar için durduruldu. Gün uzatıldı, böylece bu uzatma gece ve gündüzle karıştı ve artışın miktarını bilemediler. Hesapları karıştı. Ali dedi ki: 'Bu yüzden yıldız ilmi üzerinde düşünmek hoş karşılanmadı.[2]
Celaleddin Suyutî bu kıssayı Hatib Bağdadî’nin kitabından almıştır ve Hatib de bu rivayeti zayıf olarak nitelendirmiştir. Celaleddin Suyutî de bu rivayetin senedinin zayıf olduğunu rivayet etmeden önce belirtmiştir. Ayrıca o, Cami’ûl Ehadis kitabında da bu rivayetin senedinin zayıf olduğunu söylemiştir.[3] İbn Asakir de seksen ciltlik meşhur “Tarih’ul Dimaşk” adlı eserinde bu rivayetin isnadının meçhul olduğunu ifade etmiştir.[4]
Bununla beraber İbn Arrak, uydurma hadisler konularına göre sıraladığı ve Kanunî Sultan Süleyman’a takdim ettiği “Tenzîh’s Şerî’ati’l-merfûʿa” adlı eserinde bu rivayeti de uydurma rivayetler arasında zikretmiştir.[5]
Görüldüğü gibi âlimlerimiz bu kıssayı zayıf yahut uydurma olarak değerlendirmişlerdir. Bu itibarla bir kavme topluca öleceği vaktin bildirilmesi gibi gaybî bilgilerin tamamen açılması ve Davud (as) ile savaşmaları, eceli gelmeyenlerin ön safa geçerek öldürülemedikleri de bu rivayeti sıhhati açısından düşündürmektedir.
Ayrıca istifade için bakınız;
https://risale.online/soru-cevap/mugayyebat-i-hamse
http://https://risale.online/soru-cevap/gaybi-gizlemekteki-istirahat
1] Celalettin Suyutî, Durrû’l Mensur, Dar’ûl Fikr, Beyrut 2009, c. 3, s.330
[2] İbn Asakîr, Tarih’ul Dimaşk, Dar’ûl Fikr, Beyrut 1995, c.74, s.272
[3] Celalettin Suyutî, Cami’ûl Ehadis, Dar’ûl Fikr, b.y, 2009, c. 31, s.282
[4] İbn Asakîr, Tarih’ul Dimaşk, Dar’ûl Fikr, Beyrut 1995, c.74, s.272
[5] İbn Arrak, Tenzîh’s Şerî’ati’l-merfûʿa, Dar’ûl Kûtûbi’l İlmiyye, Beyrut 2009, c.1, s. 381