Hususî olmayan ve has bir yere bakmayan bir inkâr, ispat edilmez (11.Şua) Bu cümlede üstadımız neyi kastediyor? Biz bu delili mesela hangi tartışma esnasında kullanabiliriz? Açıkçası bazen risalelerden öğrendiğimiz şeyleri nerede ve nasıl kullanacağımızı bilmiyoruz?
İnkar; birşeyi nefy etmek, yok saymak, red etmek manasındadır. Eğer sınırları belli olmayan bir mekanda, bir nesnenin varlığı red edilirse, o nesnenin o mekanda olmadığını doğrulamak için o mekanın heryerine bakılması ve araştırılması gerekir. Ancak bu safhadan sonra o nesnenin orada olmadığı gerçeği ispat edilmiş olacaktır. Aksi takdirde ortaya atılan önermenin/hükmün bir kıymeti olmayacaktır.
Yani “Sınırları belli bir zaman ve mekânda, herhangi bir şeyin VARLIĞI veya YOKLUĞU ispat edilebilir. Fakat sınırları belli olmayan zaman ve mekanlarda ise bunu yapmak ise imkansızdır”.
Bu cümle Allah’ın varlığı ve ahiret gibi imana ve itikada dair meseleleri inkâr etmeye çalışanların ne kadar zor ve imkânsız bir yola saptıklarını delillendirmek için verilmiştir. Yani Allah yoktur diyebilmek için tüm geçmiş ve gelecek zamanlar ve tüm mekanlar en ince ayrıntılarına varıncaya kadar eksiksiz ve tam olarak incelenmeden araştırılmadan böyle bir iddiada bulunulması imkansızdır. Fakat bir şey ispat edilirse artık o şey için, geçmiş ve gelecek zamanlara gitmeye ve araştırma yapmaya gerek yoktur. O şey bir kere ispatlanırsa artık onun yokluğuna hiçbir zaman hükmedilemez.
DAHA GENİŞ İZAH İÇİN AŞAĞIDAKİ YERİ OKUYABİLİRSİNİZ.
Sınırları belli olan hususi bir yer ve zamanda herhangi bir şeyin yokluğunu ispat etme iddiasında bulunabiliriz. Çünkü yok dediğimiz şeyin yeri ve zamanı ve sınırları bellidir. Sadece o zaman ve mekânda dolaşarak o şeyin olmadığı hakkında hüküm verebiliriz. Bu da gerçekçi sıhhatli bir görüş olmaz. Çünkü bir şeyin varlığı veya yokluğu bir zaman ve mekâna hapsedilemez. O şeyin sadece hususi bir mekânda olmayışından yola çıkarak bütün dünyada da yoktur diye bir hükümde bulunmak son derece eksik ve noksan bir hüküm olacaktır. Fakat yer ve zaman sınırı yoksa onun yokluğunu ispat etmek nerdeyse imkansızdır.
Üstadımız bunu Allah’ın varlık ve birliğini ispatlandırmak için kullanıyor. Bugün bazı bilim adamları Allah’ın olmadığını iddia ediyorlar. Hatta bazen de güya bazı bilimsel delilleri de gündeme getirerek haşa Allah yoktur diyebiliyorlar. Halbuki biz bilimin kesin olmadığını biliyoruz. Geçmişte birçok kesin bilgiler bugün çöp kutusuna atılmışlardır. Ve her geçen gün bilim kendi kurallarını ve kesinliklerini ortadan kaldırarak ilerliyor. Bu günkü doğru zannettiğimiz bir bilgi yarın yanlışlanabiliyor.
Bunun için bir şeyin varlığını ispat etmek yokluğunu ispat etmekten çok daha basittir. Var demek için o şeyi göstermek yeterlidir. Fakat yok demek çok zor ve müşkildir. Çünkü bir şeyin olmadığını söyleyebilmek için bütün yeryüzünü gezip dolaşmak gerekir. Ancak ondan sonra onun olmadığına hükmedebiliriz. Fakat bu da yok demek için yeterli değildir. Çünkü tüm zaman ve çağlar bu araştırmanın içine girmedikçe kesin olarak o şey için yok diyemeyiz.
Üstadımız da bir şeyin yokluğunu ispatlamanın imkânsız olduğunu söylüyor. Fakat bunu da bir şarta bağlıyor. Yani bir şeyin olmadığı iddiasını sadece bir yere veya bir ana ve zamana bağlayamayız. Evet mesela bir odada veya bir evde Hindistan Cevizinin yokluğu ispat edilebilir. Çünkü sınırları belli olduğundan bütün odayı veya evi arayarak hiçbir yerinde Hindistan Cevizinin olmadığı gösterilebilir. Fakat birisi Hindistan Cevizinin dünyada olmadığını iddia etse, inkârını ispat edebilmesi için dünyanın her tarafını arayıp tarayarak yokluğunu göstermesi gerekir. Belki geçmiş ve gelecek zamana giderek olmadığını ispat etmesi lazımdır. Bu da çok zordur, hatta imkânsızdır.
Ayrıca bakınız.
/soru-cevap/umumi-meselelerdeki-ispat