Üstadımız "Başka yerlerde beyan ettiğimiz gibi; Küre-i Arz, hareket-i seneviyesiyle ileride mecma-ı haşir olacak bir meydanın etrafında bir daire çiziyor. Cehennem ise, Arz'ın o medar-ı senevîsi altındadır demektir." (Mektubat-1 Shf.4) Üstadımızın haşir meydanı hakkındaki bu malumatının kaynağı nedir acaba?
"İkinci Sual: Meydan-ı haşir nerededir?"
"Elcevap: وَالْعِلْمُ عِنْدَ اللهِ , Hâlık-ı Hakîmin her şeyde gösterdiği hikmet-i âliye, hattâ tek küçük bir şeye çok büyük hikmetleri takmasıyla tasrih derecesinde işaret ediyor ki, küre-i arz serseriyâne, bâd-ı hava azîm bir daireyi çizmiyor. Belki, mühim bir şey etrafında dönüyor ve meydan-ı ekberin daire-i muhîtasını çiziyor, âl gösteriyor. Ve bir meşher-i azîmin etrafında gezip mahsulât-ı mâneviyesini ona devrediyor ki, ileride, o meşherde, enzâr-ı nâs önünde gösterilecektir."
"Demek, yirmi beş bin seneye karib bir daire-i muhîtanın içinde, rivayete binaen Şâm-ı Şerif kıtası bir çekirdek hükmünde olarak o daireyi dolduracak bir meydan-ı haşir bast edilecektir. Küre-i arzın bütün mânevî mahsülâtı, şimdilik perde-i gayb altında olan o meydanın defterlerine ve elvahlarına gönderiliyor; ve ileride meydan açıldığı vakit, sekenesini de yine o meydana dökecek, o mânevî mahsülâtları da gaipten şehadete geçecektir." [1]
Haşir meydanı ile ilgili görüşler incelendiğinde farklı açıklamalar görülecektir. Ancak bu izahlar içerisinde yukarıda aktarıldığı şekilde Bediüzzaman üstadımızın yaptığı izahın benzeri bir izah görülmemektedir. Üstadımızın “Haşir meydanı’nın yeri” hakkındaki izahının, kendi içtihadı olduğu kanaatindeyiz.
“Bir gün gelecek yer başka yere, gökler de başka göklere dönüştürülecek...” (İbrahim 14/48) Bu konu ile alakalı farklı izahların bazılarını İbrahim Suresi 48. ayetin tefsiri altında buraya aktarmak istiyoruz:
Bazı âlimler, yeryüzünün gümüş gibi beyaz bir hale dönüşeceğini söylemişlerdir. Bu hususta bir Hadis-i Şerifte şöyle buyurulmaktadır: "İnsanlar, kıyamet gününde beyaz undan yapılmış bir ekmeğin rengine benzer şekilde, kırmızımsı beyaz bir yer üzerinde toplanacaklar. O yeryüzünde hiçbir kimseye ait bir eser görülmeyecektir. [2]
Diğer bazı âlimler de yeryüzünün, kıyamet gününde ateşe dönüşeceği, oradan da cennetin görünceğini söylemişlerdir.
Bazıları da, yeryüzünün, âhirette, başka bir şekildeki yere çeviriîeceğini söylemişlerdir. Bu hususta Taberi şöyle diyor: "Kıyamet gününde yeryüzü ve gökler, bu dünyadaki yer ve gökten başka bir yer ve göğe çevirilecektir. Ancak çevirilecek şeklin nasıl bir şekil olduğu hakkında kesin bir şey söylemek mümkün değildir.[3]
İbrahim Suresinde ifade edilen bu edilen tebdil ve değiştirme bazen zatta olur. Nitekim Allah Teâlâ bir ayetinde, «O derilerden başka derileri onlara giydiririz» buyurmuştur. Değişme bazen sıfatta olur. Nitekim «Halkayı yüzük yaptım» denir. Yani değişen zatı değil sıfatıdır. Bir ayette, «Allah onların seyyiatlarını hasenelere tebdil ediyor» buyurulmuştur. Yani sıfatlarını tebdil etmektedir. Buradaki tebdilin zatta mı, sıfatta mı olduğu konusunda ayet bunlardan biri için kesinlik ifade etmez ve sonuçta iki ihtimal vardır.
İbn Abbas'tan gelen bir rivayete göre, «yer ve göklerin tebdili» ile kastedilen onlarda fazlalık ve eksiklik olmamasıdır. Kıyamet Günü'nde yerin tüm tepeleri, dağlan, vadileri, ağaçları ve içinde bulunan her şey buna girer. Tıpkı deri gibi uzar, dümdüz bir hale gelir. Onda ne bir engebe, ne de bir tepe bulamazsın. Göklerin tebdili de güneşinin, ayının ve yıldızlarının gitmesidir. Yani ne yer ne de gök bugünkü durumunda kalır.
Îbn'ul-Enbari'ye göre, göklerin tebdiliyle kastedilen, Allah Teâlâ'nın onları dürmesidir. Bir defa eritilmiş kurşun gibi yapar, bir defa da çiçek gibi yapar.
Hz. Ali'den rivayet edildiğine göre, yer gümüşe, gök te altına dönüşür. (İbn Ebi Dünya, îbn Cerir)
Mücahid'den rivayet olunduğuna göre, yer ve gök altın gibi olur. İşte tebdilin anlamı budur. (İbn'ül-Münzir).
İbn Mesud şöyle demiştir: «Yer başka beyaz bir yerle değiştirilir. Sanki bu yeni yer bir altın külçesidir. Orada herhangi haram bir kan akıtılmamış ve orada bir hata, bir isyan ve günah işlenmemiştir».[4]
İmam'a göre, yerin tebdilinden maksat onun cehennem, göklerin tebdilinden maksat da onun cennet olmasıdır.
İbn Mesud'dan rivayet olunduğuna göre, «Kıyamet Günü'nde yer, ateş olur». (îbn Cerir).
Bazı müfessirlere göre tebdil yeryüzünde olur. Her grup için kendi durumlarına uygun bir tadilat yapılır. Müminlerden bir grup ekmek üzerinde olur ve Ondan yerler. Kâfirlerden bir grup ise ateş üzerinde olurlar. Arzın herhangi bir şeyle değiştirilmesi onun yoktan var edilmesinden daha güç değildir.
Bazılarına göre önce yerin sıfatı, sonra da zatı değişir. Yani burada iki değişme sözkonusudur. İkinci değişme, yer üzerinde işlenenleri Allah huzurunda açıkladıktan sonra vuku bulur. Yer ve gökte çeşitli şekillerde, çeşitli tebdilatin olmasında bir engel sözkonusu değildir. Nitekim Hz. Aişe'den gelen bir hadiste, «Yerin değiştirilmesi gününde, insanlar köprü üzerindedir» buyurulmuştur. (Müslim)[5]
Haşir meydanının yeri ile ilgili ek bilgi için tıklayınız.
[1] Bediüzzaman, Mektubat 1; Onuncu Mektup (İstanbul 2010, sh 27)
[2] Buhari, K. er-Rikak, bab: 44/Müslim, K. el-Münafıkîn, bab: 29, Hadis No:2790
[3] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 5/132-133.
[4] Zemahşerî, 11/175
[5] Ali Arslan, Büyük Kur’an Tefsiri, Arslan Yayınları: 9/164-168.