Soru

Şehitlerin Öldüklerini Bilmemeleri / Bediüzzaman Hazretlerinin Şehit Talebesi Ubeyd'in Üzüntüsü

Bediüzzaman Hazretleri şehit olan Ubeyd isimli talebesi için şu cümleyi kuruyor: "O beni ölmüş biliyormuş; benim için çok ağladığını söyledi." Başka bir yerde de; "Onlar kendilerini ölmüş bilmiyorlar, yalnız kendilerini daha iyi bir âleme gittiklerini biliyorlar, kemal-i saadetle müteleziz oluyorlar, ölümdeki firak acısını his etmiyorlar" diyor.  Bu iki ifadeyi nasıl anlmalıyız? Birinde telezzüz etmesinden, lezzet almasından bahis var. Ama diğerinde Bediüzzaman Hazretleri için üzülüp ağlamasından bahis var. Bu konuyu izah eder misiniz?

Tarih: 7.01.2025 20:40:42

Cevap

Üstad Bediüzzaman Hazretleri Mektubât isimli eserinde beş çeşit hayat mertebeleri bulunduğunu ifade etmektedir. Bunlardan birisi de şüheda yani şehitlerin hayatıdır. “Evet, şühedâ, hayat-ı dünyeviyelerini tarîk-i hakta fedâ ettikleri için, Cenâb-ı Hakk kemâl-i kereminden onlara hayat-ı dünyeviyeye benzer, fakat kedersiz, zahmetsiz bir hayatı âlem-i berzahta onlara ihsân eder. Onlar kendilerini ölmüş bilmiyorlar. Yalnız kendilerini daha iyi bir âleme gittiklerini biliyorlar. Kemâl-i saadetle mütelezziz oluyorlar. Ölümdeki firâk acılığını hissetmiyorlar.”[1]

Dördüncü bir hayat mertebesi olan şüheda hayatında olanlar hayatlarını Allah yolunda feda ettikleri için Allah (cc) merhametinin bir eseri olarak dünya hayatına benzer bir hayat bahşeder. Lâkin burada dünya hayatı gibi dert, keder ve sıkıntı yoktur. Ölüm acısı hissetmedikleri gibi kendilerini daha başka bir âlemde yaşadıklarını zannetmektedirler.

Bu hususa örnek olarak Üstad Hazretleri yanında şehid olmuş olan Ubeyd isminde bir talebesini şüheda/şehitler hayat mertebesinde; “O beni ölmüş biliyormuş. Benim için çok ağladığını söyledi. Kendisini hayatta biliyor. Fakat Rus’un istîlâsından çekindiği için, yer altında kendine güzel bir menzil yapmış.[2]” şeklinde gördüğünü ifade etmektedir.

Bu iki metin soru özelinde değerlendirildiğinde herhangi tezatlık söz konusu değildir. Aksine iki ifade de şehid olan kişinin öldüğünün farkına varamadığına delil olmaktadır. Daha iyi bir âlemde dünya meşekkati, geçim derdi, hastalık ve musibet olmaksızın gönül rahatlığı ile yaşamaktadırlar. Ayrıca öldüğünün farkına varamadığı için kendisini dünyadan ve dostlardan ayrılmış bir vaziyette görmüyor ve bir ayrılık acısı yaşamıyor. Nitekim bahsi geçen risalede Hz. Üstad, şehidlerin efendisi Hz. Hamza (ra) Efendimizin de şehid olmasına rağmen bunu farketmeksizin kendi dünyevi işlerini yaptığına dair rivayetlere yer vermektedir.

Bediüzzaman Hazretlerinin talebesi Ubeyd’in ağlaması ise kendinin ayrılık acısından dolayı değil Üstadının vefat ettiği zannı ile yaşadığı kalbi hüzünden dolayıdır ki kendisinde bir ayrılık söz konusu değildir.


[1] Bedîüzzaman Saîd Nursî, Mektubât, Altınbaşak Neşriyat, Isparta,2015 s. 2

[2] Bedîüzzaman Saîd Nursî, Mektubât, Altınbaşak Neşriyat, Isparta,2015 s. 2


Yorum Yap

Yorumlar