Allah'ın bütün isimleri ahiretin varlığına birer delildir. Çünkü o isimlerin taşıdığı manalar kainatın her yerinde açıkça görülüyor. Kâinatta görmüş olduğumuz canlı cansız her bir varlık, her bir kanun bu isim ve sıfatların birer yansımasıdır.
Allah'ın Kerim, Rahim, Celil ve Adl isimlerinin Ahiretin varlığına delilleri:
Dünyada hangi canlıya incelersek göreceğiz ki; Bu dünyayı idare ve kontrol eden Rabbimizin sonsuz bir kerem ve rahmet sahibi olduğunu ve her yerde bunu gösterdiğini göreceğiz. Bütün dünyaya gelen canlılar anne karnına düştükleri ilk andan doğumlarına ve büyüyüp kendi ayakları üzerinde durdukları ana kadar sonsuz bir rahmetle gözetilip korunuyorlar. En zayıf ve aciz oldukları anda ihtiyaçlarına uygun bir korunma, barınma ve rızık veriliyor. Yeni doğan yavrulara en temiz ve en güzel olan süt ile rızıklandırılmaları ve beslenebileceği güce erişince onlardan geri alınması ve en korkak hayvanlardan birisi olan tavuğa yavrusu dünyaya geldiği anda en büyük bir cesaret verilmesi ve yavrusu büyüdüğü anda ondan geri alınması elbette tüm canlılarda perde arkasında sonsuz kerem ve rahmet sahibi bir iradenin varlığını gösteriyor.
Hem hangi canlıya baksak hayat şartlarına uygun kıyafet ve barınmalarını tedarik edecek bir ortamın kendilerine verildiğini görüyoruz.
Mesela kaplumbağaya baksak ona sadece kaya gibi bir zırh verilerek kendisini bütün zararlı varlıklardan o kadar ağır hareket etmesine rağmen koruyup gözeten bir iradeyi ve küçücük bir kuşa baksak elleri bile olmadığı halde elleri ve aklı olan biz insanların dahi aciz kaldığı bir yuvayı ona gagası ve ayaklarıyla yaptıran perde arkasında sonsuz bir celal, izzet ve adelet sahibi bir iradenin varlığını görürüz.
Halbuki bu dünyada insanlara baktığımız zaman sonsuz kerem ve rahmetin ve celal ve adaletin çok azını görüyoruz.
Çünkü Lezzet aldığımız ve sevdiğimiz şeylerin bitmesi ve ölmeleri ruhumuzda ve kalbimizde büyük acılar ve derin izler bırakıyor. Hatta almış olduğumuz lezzet ve keyfe bedel çok daha fazla bir acı çekiyoruz.
Ve varlığını her yerde görmüş olduğumuz sonsuz celal, izzet ve adalet sahibi bir iradenin zalim insanlara ettikleri zulümlerine rağmen ceza vermeyerek keyif içinde bir hayat sürerek bu dünyadan göçmeleri ve zulme uğrayan mazlum insanların da görmüş oldukları zulüm ve eziyetlerine rağmen hakları ödenmeden buradan göçüp gitmelerine müsade etmesi elbette mümkün değildir.
Elbette böyle sonsuz kerem ve rahmet sahibi Rabbimiz kendisine ibadetle itaat eden kullarına ebedi bir mükafat ve böyle sonsuz celal, izzet ve adalet sahibi Rabbimiz kendisine isyan edip kullarına zulmeden zalimlere de uygun bir ceza verecektir.
Yoksa gündüzü ışığıyla dolduran güneşin vücudunu inkâr etmemiz gibi, bu görünen sonsuz rahmet, kerem, celal ve adaletin vücudunu inkâr etmemiz gerekir.
Halbuki bu dünyada her yerde her canlı üstünde varlığını görmüş olduğumuz sonsuz kerem ve rahmet sahibi bir Rab en özel ve en üstün varlığı olan ve kendisine iman ve ibadet ile itaat ederek şükrünü gösteren insana bu şekilde bir acı ve zulüm ettiğini kabul etmemiz. gözümüzle gördüğümüz her şeyi inkar etmemiz anlamını taşır.
Demek ki bu görünen dünyanın arkasında ebedi bir mükafat ve ceza yeri olan Cennet ve Cehennem var. Ve her amelimizin hesaba çekileceği büyük bir mahkeme var!1
Bediüzzaman Said Nursi, Zülfikar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.21-25

