İmanın altı şartını kısaca izah eder misiniz?
İmanın altı rüknü (şartı) şunlardır: Allah'a İman, Meleklere İman, Kitaplara İman, Peygamberlere İman, Ahiret gününe İman, Kader ve Kazaya İman.
Bu gibi iman rükunları üzerinde Risale-i Nur çok durmakla birlikte bu meselelerle alakalı binlerce delil zikredilmiştir. Bu deliller hem aklı hem kalbi ve sair latifeleri öyle ikna ediyor ki; bu meseleler hakkında şek ve şüpheye yer bırakmayarak bu esaslara hücum edenleri susturuyor. Bizde bu esaslara, Risale-i Nur penceresinden kısaca izah getirelim.
Allah’a iman
Allah’a iman, her şeyi yaratan, yöneten ve sonsuz kudret sahibi olan Allah’ın varlığına ve birliğine inanmak demektir. Yani, bu koca kâinatın bir sahibi ve düzenleyicisi olduğunu kabul etmektir.
Risale-i Nur tefsiri Allah’ın varlığını ve birliğini akıl ve kalp yoluyla anlamamıza yardımcı olur. Bunları bazı örneklerle şöyle anlatabiliriz:
Bir kitap yazarı olmadan meydana gelmez: Kâinat büyük ve muhteşem bir kitap gibidir. Her şey düzenli, anlamlı ve bir amaca yönelik yaratılmıştır. Nasıl ki bir kitap kâtipsiz/yazarsız olamaz, bu kusursuz kâinat da sahipsiz olamaz. Bu, Allah’ın varlığının bir delilidir.
Bir bina ustasız olamaz: Her şey bir düzen ve ölçü içinde yaratılmıştır. Tıpkı bir bina ustasız olamayacağı gibi, bu kusursuz kâinat da kendiliğinden var olamaz.
Merhamet ve hikmet: Annelerin evlatlarına olan şefkati, suyun susuzluğu gidermesi, meyvelerin lezzetli olması… Bunlar Allah’ın rahmet ve hikmetinin işaretleridir.
Kısacası Allah’a iman, hayatı anlamlı kılan en büyük hakikattir.
Meleklere İman
Meleklere iman, Allah’ın yarattığı nurdan varlıklar olan meleklerin varlığına inanmak demektir. Melekler, Allah’ın emirlerini tam anlamıyla yerine getiren, insanlar üzerinde belli görevleri olan ve bizler gibi beşerî ihtiyaçları olmayan nurdan varlıklardır.
Risale-i Nur tefsirinde geçen ve Melekleri anlamamıza yardımcı olacak bazı örnekleri kısaca yazabiliriz:
Biz gözümüzle göremesek de radyo dalgaları, internet sinyalleri gibi birçok görünmez şey vardır. Melekler de gözle görünmez ama vardır. Bir şeyin görünmemesi, olmadığına delil değildir.
Görevli memurlar gibi: Devletin her işini yöneten görevlileri olduğu gibi, Allah da kâinattaki düzeni sağlamak için melekleri görevlendirmiştir. Yağmuru indiren, insanları koruyan, duaları ulaştıran melekler vardır.
Her şeyin bir ruhu olduğu gibi: İnsanların ruhu olduğu gibi, kâinatın da manevi bir yönü vardır. Melekler, bu manevi düzenin önemli parçalarıdır.
Meleklere İmanın bize kazandırdığı faydalar da çoktur. Bunlardan bazıları şunlardır:
Yalnız olmadığımızı, Allah’ın bizi koruyup gözettiğini biliriz. İyilik yapmaya daha istekli oluruz çünkü meleklerin bizi izlediğini ve her fiilimizi yazdığını biliriz. Kâinattaki düzeni ve Allah’ın kudretini daha iyi anlarız.
Kitaplara İman
Kitaplara iman, Allah’ın insanlara doğru yolu göstermek için peygamberlerine gönderdiği kutsal kitaplara inanmak demektir. Bu kitaplar, insanlara Allah’ı tanıtır, emir ve yasaklarına uyarak nasıl iyi bir hayat yaşayacaklarını öğretir.
Allah, insanları doğruya ulaştırmak için farklı zamanlarda kutsal kitaplar göndermiştir: Tevrat Hz. Musa’ya, Zebur Hz. Davud’a, İncil Hz. İsa’ya, Kur’ân-ı Kerim ise Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’e indirilmiştir. Ancak, önceki kitaplar zamanla tahrif edilip bozuldukları için bugün insanlar için en doğru rehber hiçbir değişikliğe uğramamış olan Kur’ân-ı Kerim’dir.
Risale-i Nur, kitaplara imanı şu örneklerle açıklar:
Bir makina nasıl ki kullanma kılavuzu olmadan düzgün çalışamazsa, insanlar da Allah’ın gönderdiği kitaplar olmadan doğru yolu bulamaz. Veya Bir öğretmenin dersi gibi; Allah, peygamberleri ve kitapları bir öğretmen gibi insanlara yol göstermek için göndermiştir.
Peygamberlere İman
Peygamberlere iman, Allah’ın insanlara doğru yolu göstermek için seçtiği elçilere inanmak demektir. Tüm Peygamberler, Allah’tan aldıkları mesajları insanlara ileterek onları hak ve adalet yoluna yani tevhide çağırmışlardır.
Allah, insanlara yol göstermesi için birçok peygamber göndermiştir. Bunların sayısı bir rivayete göre 124 bin, başka bir rivayete göre 224 bin’dir. Hz. Muhammed (sav), Allah’ın gönderdiği son peygamberdir ve onun getirdiği emirler ve yasaklar kıyamete kadar geçerlidir.
Risale-i Nur’da, peygamberlerin ispatına yönelik bazı örnekleri şöyle sayabiliriz:
Bir devlet, başka bir ülkeye elçi göndererek oradaki insanlarla iletişim kurar. Allah da peygamberleri insanlara rehber olarak göndermiştir. Veya insanlar, nasıl yaşayacaklarını ve Allah’a nasıl kulluk edeceklerini kendi başlarına tam olarak bilemezler. Peygamberler ise nasıl kulluk edeceğimizi bize tatbikatlı bir şekilde gösteren öğretmenler gibidir.
Ahirete İman
Ahirete iman, ölümden sonra yeni bir hayatın olduğuna, herkesin yaptıklarından hesap vereceğine ve Allah’ın herkese hak ettiği karşılığı vereceğine inanmak demektir. Yani bu dünyada yaptıklarımız boşa gitmez, iyilikler ödüllendirilecek, kötülükler ise cezalandırılacaktır.
İnsanın ahirete giden yolculuğu şu aşamalardan geçer; Ölüm ile dünya hayatı sona erer. Kabir hayatı başlar. İnsan kabirde sorguya çekilir. Kıyamet günü geldiğinde herkes tekrar diriltilir. Mahşer yerinde herkes tüm yaşantısının hesabını verir. İyilik yapanlar sonsuz mutluluk yeri olan Cennet’e, kötülük yapanlar ise adaletin gerçekleşeceği Cehennem’e giderler.
Risale-i Nur külliyatında geçen ve ahireti anlamamıza yardımcı olan bazı örnekler şunlardır:
Dünya bir okul gibidir. İnsan burada imtihan edilir, mezun olduktan sonra yani öldükten sonra yaptığı her şeyin karşılığını alır.
Bu dünyada kötülük yapan birçok insan cezasını bulmadan ölüyor. Ama adaletin tam olarak sağlanması için bir ahiret olmalı ki herkes hak ettiğini alsın.
Kıştan sonra bahar geldiği gibi, ölüm de bir son değil, yeni bir hayatın başlangıcıdır.
Ahirete iman bize şunları kazandırır: Hayatı daha anlamlı ve değerli hale getirir. İyilik yapmaya teşvik eder, kötülüklerden uzak tutar. Ölen sevdiklerimizle tekrar buluşacağımızı bildirerek bize umut verir.
Kadere İman
Kadere iman, Allah’ın her şeyi önceden bilmesi ve her şeyin O’nun ilmi ve iradesiyle gerçekleşmesi demektir. Yani, kâinattaki/mevcudattaki her şey Allah’ın belirlediği bir plana göre işler.
Kader, Allah’ın her şeyi bilmesi ve yazmasıdır, ama bu bizim bir makine olduğumuz anlamına gelmez. İnsan, iyiyi ve kötüyü seçme özgürlüğüne (cüz-i ihtiyariye) sahiptir. Mesela; Yağmurun yağması kaderdir, ama yağmurda ıslanıp ıslanmamak insanın seçimine bağlıdır. Veya sınavda başarılı olmak kaderin bir parçasıdır, ama çalışıp çalışmamak insanın iradesine bağlıdır.
Risale-i Nur’da bu konu hakkında şu gibi örnekler verilmiştir;
Örneğin; takvimde güneşin hangi gün hangi saatte doğup batacağı net olarak yazılıdır. Ancak takvimde yazılı olduğu için güneş o saatlerde doğup batmaz. Bizler ilmimizle güneşin doğuş ve batış vakitlerini bildiğimiz için takvime yazarız. Allah da her şeyi her haliyle sonsuz ve ezli ilmiyle bilir ve kader defterine yazar. İnsanlar da hür ve serbest iradeleriyle tercihte bulunurlar. Ve kaderi doğrularlar. Yani Allah yazdığı için değil, Rabbimiz bizim nasıl tercihlerde bulunacağımızı bildiği için kadere yazmıştır. Fiil ve tercihlerimizde herhangi bir zorlama olmaması bunun en açık delillerindendir.
Yada başka bir örnekte; Bir tohumun içinde hangi ağaca dönüşeceği bilgisi vardır. Kader de Allah’ın her şeyi bilmesi anlamına gelir, ama biz yine de kendi irademizle hareket ederiz. Fakat dikkat etmemiz gerek çok önemli bir husus da şudur ki; hangi fiili tercih edersek edelim o fiili halk eden (yaratan) Allah'tır. Ve bütün iyilikler Rabbimizin bizim hakkımızda merhamet dilemesinden, bütün kötülükler ise bizim nefsimizin istemesinden çıkmaktadır. Kısacası tüm fiilleri yaratan Allah'tır ama kötülükleri biz istediğimiz için yaratır, bize kötülük etmek istediği için değil. Tabir-i caizse; ey kulum sen ne istersen ben onu yaratırım der. Neticesinde biz de bu fiillerin hepsinin hesabını vereceğiz.
Kazaya İman
Kazaya iman, Allah’ın ezelden beri her şeyi bir düzen ve ölçü içinde takdir ettiğine ve zamanı geldiğinde bu takdirin gerçekleştiğine inanmak demektir. Yani, kaderin gerçekleşmiş haline kaza denir.
Kader, Allah’ın planıdır; kaza, bu planın gerçekleşmesidir. Mesela; bir ağacın hangi meyveyi vereceği kaderdir, o meyvenin zamanı gelince oluşması ise kazadır. İnsan seçim yapar, Allah ise sonucu yaratır.
Risale-i Nur’da geçen ve kazayı anlamamıza yardımcı olacak bazı örnekler şöyledir:
Bir saatin içindeki düzen önceden yapılmıştır (kader), ama o saatin çalışması ve zamanı göstermesi kazadır. Veya Çiftçi hangi tohumu ekerse, o mahsulü alır. Seçim çiftçinindir, ama büyütüp yeşerten Allah’tır. İnsan da yaptığı seçimlerden sorumludur, ama sonucu yaratan Allah’tır.
Kazaya iman; hayatta başımıza gelen olayları daha bilinçli karşılamamızı sağlar. Sabır ve tevekkül kazandırır. "Bu da Allah’ın takdiridir" diyerek güçlü olmamıza yardımcı olur. Geleceğe dair aşırı kaygı ve korkudan kurtarır. Çünkü her şey Allah’ın kontrolündedir.
Risale-i Nur'da imanın altı rüknünü ispat eden birçok delilden bir tanesi için bakınız:
https://risale.online/soru-cevap/hay-ismi