2. Lem'a'da geçen “Yeknesak, istirahat döşeğindeki hayat, hayr-ı mahz olan vücûddan ziyâde, şerr-i mahz olan ademe yakındır ve ona gider.” Cümlesini izah edebilir misiniz?
Yeknesaklık, monotonluk, tekdüzelik ile hayatın anlamı tam olarak ortaya çıkmaz. İnsanın hayatı daimi olarak monoton ve tekdüze geçse idi, bundan sıkılırdı. Mesela devamlı yatakta olan bir kimse belli bir zaman sonra sıkılır. Oturmak ve ayağa kalkmak ve yürümek ister. Hâlbuki normalde uyumak istirahattir.
Musibet ve hastalıklar da hayatın monotonluğunu, tekdüzeliğini kırar. Hayatın manası ve değeri daha iyi anlaşılır. Buna işareten Üstat Bediüzzaman Hazretleri "Yeknesak, istirahat döşeğindeki hayat, hayr-ı mahz olan vücûddan ziyâde, şerr-i mahz olan ademe yakındır ve ona gider." demiştir. Yani yeknesak ve monoton yatakta geçen bir hayat, tam bir hayır olan vücuttan daha çok tam bir şer olan yokluğa yakındır ve yokluğa doğru gider.
Bediüzzaman Hazretlerinin başka bir ifadesi de şöyledir: "Tevakkuf, sükûnet, sükût, atalet, istirahat, yeknesaklık; keyfiyatta ve ahvalde birer ademdir."1 Adem ise şerr-i mahzdır. Yeknesaklık, monotonluk kişiyi atalete sevk eder.
Atalet ise kısmen ademdir. Yani 26. Söz'de geçtiği gibi keyfiyat ve ahvalde (durumlarda ve hallerde) ademdir. Mesela hareket halinde iken pek çok işler yapan bir insan, durduğu zaman o işleri yapmamış olur ve o işler vücuda çıkıp görünmeyerek ademde kalır. Hareket bir üretim sayılır. Fiiller ve o fiillere ait misal âlemine kaydolan görüntüler hareketlerle üretilirler. Hareketsizlik bu üretimi durdurup ademde bırakır.
Fakat önemli olan hayırlı hareketler yapmaktır. Eğer şer hareketler yapılırsa bu da bir üretim olsa da neticeleri itibarıyla başka daha büyük yıkımlara ve tahribatlara sebep olur. Bu yüzden o hareket şer adını alır.
Ayrıca bakınız;
https://risale.online/soru-cevap/musibet-ve-hastaliklar-ve-hayat
1 Nursi, B. S. (2007). Sözler: 26. Söz. İstanbul: Altınbaşak Neşriyat.