Soru

Hastalıklara Sabretmenin Mükâfatı

İnsan hasta olduğunda ve sabır gösterdiğinde bunun Allah katında mükafatı nasıl olur?

Tarih: 10.07.2024 15:55:20
Okunma: 551

Cevap

Rabbimiz Kur’ân-ı Kerîm’de “Sizi mutlaka biraz korku ve açlık, biraz da mallardan, canlardan ve mahsûllerden bir noksanlık ile imtihân edeceğiz. (Ey Resûlüm!) O hâlde sabredenleri (Cennetle) müjdele! Onlar ki, kendilerine bir musîbet geldiği zaman: “Muhakkak ki biz, Allah'a âidiz ve muhakkak ki biz, ancak O'na dönücüleriz!” derler.”[1] Buyurmaktadır.

Dikkat edilirse Allah’ın kullarını bazı hastalık ve musibetlerle imtihan edeceğini belirtmekte ve sabredenlere vurgu yaparak cennetle müjdelemektedir. Burada mükâfatın anahtarı sabırdır. Öyle ki âyette sabır kuvvetimizin güçlü kalmasına yönelik bir teselli olabilmesi adına “Allah'a âidiz ve muhakkak ki biz, ancak O'na dönücüleriz!” ifadesi yer almaktadır.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri de hastalığın mükâfata vesile olmasını şu şekilde izah etmektedir:

Ey sabırsız hasta! Sabret, belki şükret. Senin bu hastalığın, senin ömür dakikalarını birer saat ibâdet hükmüne getirebilir. Çünkü ibâdet, iki kısımdır. Biri müsbet ibâdet ki; namaz, niyâz gibi ma‘lûm ibâdetlerdir. Diğeri menfî ibâdetlerdir ki; hastalıklar, musibetler vâsıtasıyla musibetzede, aczini ve za‘fını hisseder. Hâlik-ı Rahîmine ilticâ eder, yalvarır. Hâlis, riyâsız, ma‘nevî bir ibâdete mazhar olur.”[2]

Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin de ifade ettiği gibi ibadetler müsbet ve menfi olarak ikiye ayrılır. Müsbet olarak adlandırılan ibadetler namaz, oruç, sadaka gibi bilinen ibadetlerdir. Menfi olan kısım ise kişinin hastalık ve musibetlere karşı acizliğinin farkına vararak sabır ve şükürle Rabbine iltica edip dua etmesidir ki benlik ve kibirden tamamen sıyrılır. Allah’a yönelir, ondan medet umar. Bu tür ibadetlerde gösteriş yoktur ve olamaz. Tam da yüce Allah’ın istediği gibi ihlaslı bir kulluk haline bürünür ve O’nun rızasına mazhar olur. Bu da mükâfatların en büyüğüdür.

Öte yandan hastalıklardaki diğer bir mükâfat için Üstad Hazretleri: “Ey âhiretini düşünen hasta! Hastalık, sabun gibi günahların kirlerini yıkar, temizler. Hastalıklar, keffâretü’z-zünûb olduğu, hadîs-i sahîh ile sâbittir. Hem hadîste vardır ki, “Ermiş ağacı silkmekle nasıl meyveleri düşerse; îmânlı bir hastanın titremesi de, öylece günahları silker, döker.”[3]diyerek dünyada çekilen hastalık veya musibetlerin mü'min için günahlarına kefaret olduğunu ifade etmektedir.

Nitekim Peygamber Efendimiz (sav) de bir hadisinde, Müminin başına bir sızı veya bir meşakkat, bir hastalık, bir hüzün, hatta kendini üzen bir keder gelirse bunlar onun günahlarına kefaret olur.”[4] Buyurarak her türlü sıkıntı ve hastalığın esasında bizleri günahların kirinden temizlediğini müjdelemektedir. Yine konuya dair bir diğer hadisinde Vücuduna batan bir dikene varıncaya kadar, Müslüman’ın başına gelen her bir musibet sebebiyle hataları affolunur.[5] diyerek çekilen sıkıntı ve hastalıkların kalp ve ruhumuzu günahlardan arındıran birer manevi temizlik faaliyeti olduğuna vurgu yapmaktadır.

Unutulmamalıdır ki tüm bu mükâfat ve kazançların anahtarı sabırdır. Bir kudsi hadiste Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

Kimin iki sevgili gözünü alırım da o, karşılığını benden bekleyerek buna sabrederse onun için cennetin dışında hiçbir ödüle razı olmam![6] Dikkat edilirse burada yine sabra vurgu yapılmıştır.

Dolayısıyla hastalık, bela ve musibetlere menfi ibadetler cihetiyle bakmak gerekmektedir. Sabr gösterilerek tevekkül ehli olunduğu takdirde mükâatı yüce Rabbimizdendir.


[1] Bakara 155-156

[2] Lem’alar s 212

[3] Lem’alar s 216

[4] Müslim, Birr, 52

[5] Müslim, Birr, 49

[6] Dârimî, Rikâk


Yorum Yap

Yorumlar