Zaman cemaat zamanı diyoruz, neden bir cemaati tercih etmeliyiz. Biz evimizde dursak dini bütün vecibelerimizi yerine getirsek cemaate karışmasak olur mu?
Dinimiz bir cemaat dinidir. İnsanları bir araya getirmeyi, beraber hareket ettirmeyi, yek vücut olmayı, binanın taşları gibi omuz omuza vermeyi emreder. Haccın cemaatle yapılması, Namazların cemaatle kılınması, zekatın Müslüman cemaatinin fakirlerine verilmesi gibi bir çok ameller bunun göstermektedir.
Dini vecibelerini kendi hayatında yaşayabilen bir insan ise tam bir Müslümandır. İnsan farklı ihtiyaçlara sahip bir varlıktır. Onun için diğer insanlarla bir münasebeti bulunacaktır. Yalnız evinde değil hayatının her safhasında dini hassasiyetle hareket edebilen takva sahibi bir kul olmalıdır. Böyle kulların ise duaları kabul edilir. Nitekim bundan önceki asırlarda bunun çok örnekleri yaşanmıştır.
"Zaman cemaat zamanıdır." sözü ise günümüzün zihin haritasını, felsefesini, sosyal dokusunu ve hareket şeklini açıklamak içindir. Özellikle bilim-fen ve teknolojinin gelişmesiyle bir insanın bütün her şeyi bilmesi ve yapması imkansız hale gelmiştir. Onun için beraber hareket etme kabiliyeti gelişmek zorunda kalmıştır. Bundan dolayı bir asra yakındır şirketleşmeler, gruplar, sendikalar, dernekler, birleşmiş milletler gibi hayatın her safhasında farklı cemaat ve cemiyetler ortaya çıkmıştır. Çünkü birlik halindeki bir fikir veya hareket, şahsi emeklerden çok daha fazla sonuç vermektedir. İnsanlar bu sonuçları görünce cemaat veya cemiyetleşmeye başladılar. Maddi sahada böyle olduğu gibi düşünce dünyasında da gelişmeler bundan farklı olmamıştır. Yani fikirler şahıslarda kalmayıp devletler ölçeğinde kabul görüp devlet gibi milli bir cemaat şeklini giymiştir. Onun için hem maddi hem de manevi işlerde mukavemet güçleşmiştir.
Önceki dönemlerde ise insanların ihtiyaç duydukları şeylerin sayısı hem az hem de basitti. Hayat şartlarını ise kavramak daha kolaydı. Yaşamak için bir kaç şey olsa yeterliydi. Onun için bir kişinin dehası bir milleti idare etmeye yetiyordu. Günümüz dünyası ise bundan çok farklı bir hale geldi. Dünyanın bir köşesinde olan bir olaydan çoğu zaman bütün insanlık etkilenir hale geldi. Dünya cereyanları her insan tarafından bilinir oldu. Hal böyle iken bir ferdin bütün ihtiyaçlarını tek başına görmesi neredeyse imkansız hale geldi.
Hayırlı işlerinde teşvike, haramlardan sakınmada desteğe, olumsuzluklara karşı direncini geliştirmede, manevi eğitimini tamamlamada insanlarla birlikte hareket etmeye ihtiyaç vardır. Herkesin, herşeyin birlikte beraber hareket ettiği bir zaman diliminde devletlerin, sistemlerin, cemiyetlerin olumsuz fikirlerine, hayat şartlarına dayanma iktidarını gösterebilen elbette kendi şahsi hayatında dini vecibelerini yerine getirebilir. Fakat dini vecibeler yalnız bizim kendi iç dünyamızda yaptığımız amellerden ibaret değildir. Allah'ın emir ve yasaklarını insanlara anlatmak, iyiyi, doğruyu, hakkı ve hakikati tebliğ etmekte bir vecibedir.
Bütün bunlarla birlikte menfi, olumsuz, şer ve kötü cereyanların bir cemaat şeklinde saldırması ve bir şahs-ı manevi oluşturmasından dolayı bu zamanda bu cereyanlara karşı kendimizi muhafaza etmek ve mücadele edebilmek için cemaat şeklinde ve şahs-ı manevi oluşturarak hareket etmemiz gereklidir. Yoksa tek başına bu cereyanlara ve İslam dışı yaşanıtıya karşı kendimizi korumamız çok zor olacaktır.