Soru

Veraset-i Nübüvvet Mesleği

Üstadımız meslek itibariyle Risale-i Nur mesleğini Sahabe efendilerimizin mesleği gibi veraset-i Nübüvvet yoluyla olduğunu söylüyor. Bunu nasıl anlamalıyız? Sahabe Efendilerimiz feyzini doğrudan Kur'an'dan almış. Her biri birer yıldız olmuş. Her sahabe bir müçtehiddir. Risale-i Nur talebeliği nasıl? Risale-i Nur talebeleri de doğrudan feyzini Kur'an'dan ve veraset-i Nübüvvet yoluyla mı alıyor? Veya bu hakiki ve has talebeler mahsus bir durum mu? Veyahut şahs-ı manevi ititbariyle mi? Bu meseleyi izah edebilir misiniz?

Tarih: 24.01.2012 05:19:01
Okunma: 7603

Cevap

Veraset-i Nübüvvet, peygamberliğin veya peygamberlerin varisliği demektir. Peygamberler miras olarak ilim bırakırlar. Bu meslek velayetin en büyük makamı olan velayet-i kübra yoludur. İşin özünde ise vazife vardır. Peygamberlerin yaptığı hizmete vazife itibariyle varis olan şahıs veya şahs-ı maneviler bu meslekte giderler. 

Risale-i Nurun gittiği yol da veraset-i nübüvvet yoludur. Şahs-ı manevi itibariyle velayet-i kübra ashabıdır. Talebeler ise o yolda olmak hasebiyle birer hisseleri vardır.

Kur'an dan direk feyiz almaktan kasıt Kur'an hakikatlarıyla meşğul olmak, ilimle hakikata ulaşmak, tahkik ile imanı tahkikiyi elde etmek ve sünnet-i seniyeye üst seviyede önem vermek demektir. Peygamberimiz Kur'an'ın canlı bir örneğidir. Müceddidler ise onun gerçek varisleridir. Onların yolunu bilmek, o yolda olmak ve o yol ile Kur'ana, imana hizmet etmek doğrudan feyzini Kurandan almak olur.

"Sahabelerin velayeti, velayet-i kübra denilen, veraset-i nübüvvetten gelen, berzah tarîkına uğramayarak, doğrudan doğruya zahirden hakikata geçip, akrebiyet-i İlahiyenin inkişafına bakan bir velayettir ki, o velayet yolu, gayet kısa olduğu halde gayet yüksektir. Hârikaları az, fakat meziyatı çoktur. Keşif ve keramet orada az görünür." (Mektubat)

"Derece-i şuhud, derece-i iman-ı bilgaybdan çok aşağıdır. Yani: Yalnız şuhuduna istinad eden bir kısım ehl-i velayetin ihatasız keşfiyatı, veraset-i nübüvvet ehli olan asfiya ve muhakkikînin şuhuda değil, Kur'ana ve vahye, gaybî fakat safi, ihatalı, doğru hakaik-i imaniyelerine dair ahkâmlarına yetişmez. Demek bütün ahval ve keşfiyatın ve ezvak ve müşahedatın mizanı: Kitab ve Sünnettir. Ve mehenkleri, Kitab ve Sünnetin desatir-i kudsiyeleri ve asfiya-i muhakkikînin kavanin-i hadsiyeleridir." (Mektubat)

Ayrıca bakınız.

/soru-cevap/velayet-i-kubra

 



Yorum Yap

Yorumlar