"Herhangi bir beşer ile Allah’ın konuşması ancak vahiy ile yahut perde arkasından ya da bir elçi gönderip, izni ile, dilediğini vahyetmesi şeklinde olabilir. Muhakkak ki O çok yücedir, engin hikmet sahibidir." ( Şûrâ, 51) Bu âyet, Allah u Teala'nın insanlarla ancak 3 farklı yolla iletişim kuracağını söyler. Allahu Teala'nın başka bir iletişim yolu yaratıp o iletişim yoluyla bizimle konuşması mümkün değil midir?
“Hem bir insan için, Allah'ın kendisiyle konuşması, ancak vahiy ile veya bir perde arkasından veya bir elçi gönderip de izniyle (ona) dilediğini vahyetmesiyle olur. Şübhesiz ki O, Âliyy (çok yüce)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.”[1]
Nasıl ki insan hastalık esnasında kendi bilgi birikimi ve tecrübesine göre değil de uzman bir doktorun teşhisine göre hareket etmeli. İslâmî konularda da işin uzmanları olan âlimlerin izahlarına başvurmak gerekmektedir. Dolayısıyla âyet hakkında evvela âlimlerin tefsir ve izahlarına bakılırsa Nesefî bu ayeti “(1)Burada geçen vahiyle konuşmaktan murâd, ilhamdır. Perde arkasından konuşmaktan murad ise, Hz. Mûsâ (as)’ın mazhar olduğu gibi, Allah’ın kelâmını işittiği hâlde Zât-ı İlâhî’yi görmemesidir.[2]”diyerek izah etmiştir. Yani âyette geçen konuşmak sadece bizim anladığımız anlamda bir mana içermemektedir.
Bununla birlikte şunu unutmamak gerektir ki Allah mutlak güç ve kudret sahibidir. O’nun için hiçbir zorunluluk, kısıtlama, engelleme ve çaresizlik yoktur. O’nun için bir çiçeği yaratmakla kâinatı yaratmak arasında hiçbir fark yoktur. O sadece “Ol” der ve herşey oluverir. Dolayısıyla O bir şey isterse istediği şeyi yapması için hiçbir engeli yoktur. Mesela insanın dünyaya gelmesini bazı biyolojik sebeplere bağlamış ve 9 aylık bir süre tayin etmiştir. Ama istediği zaman bu sebeplere bağlı kalmaz. Mesela Hz Âdem (a.s)’ın veya Hz. Îsa (a.s)’nın dünyaya gelmesi gibi.
Evet Rabbimiz yarattıklarına ilham ederek onlarla konuşur lâkin isterse vahiy ile konuşur peygamberle konuştuğu gibi. Yahut isterse perde arkasından konuşur Hz. Musa ile konuştuğu gibi. Veya isterse bizzat konuşur miracda Peygamber Efendimiz (sav) ile konuştuğu gibi. Dilerse bizim bilemediğimiz tarzlarda konuşur. Hiç bir mecburiyet ve kısıtlama Yüce Rabbimiz için geçerli değildir. Hikmeti neyi gerekli kılarsa öyle yapar. Bize de iman edip tasdik etmek düşer.