Lokal anestezi orucu bozar mı?
Bu hususta farklı görüşler bulunmakta olup şöyledir:
“Anestezi acı ileten sinir yolları üzerinde iletimin değişik seviyelerde engellenmesi demektir. Lokal, bölgesel ve genel anestezi olmak üzere, üç türlü anestezi vardır. Küçük ameliyatlarda ameliyat bölgesinin yakın çevresine iletimi engelleyen ilaçların verilmesi ile oluşan anesteziye lokal anestezi (sınırlı uyuşturma) denir. Vücudun daha geniş bölgeleri, örneğin belden aşağısı veya bir yarısı iletimin omurilik düzeyinde engellenmesi için omuriliğe veya omuriliğe varmadan geniş bir sinir grubunun oluşturduğu bağlantı yerleri üzerine ilaç verilerek oluşturulan anesteziye bölgesel anestezi denir. Hastanın uyutulup ağrının duyulması beyin düzeyinde engellenirse, bu tür anesteziye genel anestezi denir.
Anestezi, nefes yolu veya iğne ile vücuda ilaç verilerek oluşturulmaktadır. Nefes yolu veya iğne ile yapılan anestezi, mideye ulaşmadığı gibi, yeme-içme anlamı da taşımamaktadır. Ancak bölgesel ve genel anestezide, acil durumlarda ilaç ve sıvı vermek amacıyla damar yolu açılarak, bu açıklık işlem süresince serum vermek suretiyle sağlanmaktadır. Bu itibarla, lokal anestezi (sınırlı uyuşturma) orucun sıhhatine engel değildir. Bölgesel ve genel anestezide serum verildiği için oruç bozulur.[1] (DİYK)
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun bu fetvası yanında Ömer Nasuhi Bilmen İlmihalinde şöyle bir detay da bulunmaktadır:
“İmamı Azam Hazretlerine göre, Ramazanda gündüz vakti vücuda yapılan iğne orucu bozar ve kazayı gerektirir. Çünkü bu, hem oruçlunun rızası ile yapılmakta, hem de vücudun yararına yapılmış bulunmakladır. İğne aracılığı ile vücudda bir yol açılıyor ve böylece ilaç tam vücudun içine akıtılmış oluyor. Artık bu şekilde ilacın içeriye girmesi, suyun deriden emilerek içeriye geçmesi gibi değildir. Bundan dolayı açık bir ihtiyaç veya zaruret bulunmayınca, iğneler iftardan sonra yapılmalıdır. İhtiyata uygun olan budur.”[2]
İmam Azam Hazretlerinin bu görüşüne göre iğne ile yapılacak lokal anestezi orucu bozmakta ve kazası gerekmektedir. Bu konuda zaruret olmadıkça ihtiyatlı ve temkinli davranıp oruçlu olunmayan bir gün veya vakit tercih edilmelidir. Zaruret durumu varsa ve lokal anestezi yapılmışsa daha sonra o günkü oruç kaza edilmelidir.
“Lakin İki imama (İmam Muhammed ve İmam Yusuf) göre bir şey, tabiî yoldan içeriye gitmedikçe oruç bozulmaz. Bunun için dışardan bir yaraya konulan ilaç, boşluğa kadar gitse de orucu bozmaz. Vücudun derisini yırtarak içeriye gidip kaybolan bir demir, bir kurşun parçası hakkında da hüküm böyledir. Buna göre iğne ile de orucun bozulmaması gerekir.”[3]
Ömer Nasuhi Bilmen Hazretleri hem İmam Azam Ebu Hanife Hazretlerinin hem de iki imamın görüşlerini kitabında nakledip makbul olanın zaruret durumu olmadıkça İmam Azam Hazretlerinin görüşüyle amel edilmesi olduğunu kendi kanaati olarak belirtmektedir.
Lokal anestezi iğne yoluyla değil de deriye sürülen veya püskürtülen sıvı ile oluyorsa zaten oruca bir zararı yoktur. Bu husustaki fetva şöyledir:
“İnsanın derisinden içeriye sızan şeyler orucu bozmaz. Bunun için vücuda sürülen bir yağ veya yıkanılıp içeriye soğukluğu geçen bir su, orucu bozmaz. Çünkü bunların öyle içeriye geçmesi derideki emişlerledir.”[4]
[1] DİYK 22. 09. 2005 tarihli karar; bkz. Merğînânî, el-Hidâye, II, 263-264; Kâsânî, Bedâî’, II, 98.
[2] Ömer Nasuhi Bilmen İlmihali, s.257
[3] Ömer Nasuhi Bilmen İlmihali, s.257
[4] Ömer Nasuhi Bilmen İlmihali, s.257