Saygı duruşu caiz midir? Dinimizde böyle bir uygulama var mıdır? Bu uygulamanın ilk ortaya çıkışı nasıl olmuştur?
Saygı duruşu ihtilaflı konulardandır. Saygı duruşunun ortaya çıkışına baktığımızda bu sessizlik anının başlangıcı Avustralyalı gazeteci Edward George Honey’e atfedilmektedir. Honey, 1. Dünya Savaşı sırasında hizmet etmiş, savaşın acısını ve kaybını, hatta zafer düşüncelerini taşıyacak bir araç olarak sessizliği alenen öneren ilk kişi olarak görülmektedir. Honey, savaştan sonra 1918'de London Evening News'e , Birinci Dünya Savaşı'nda hayatını kaybedenleri tanımak için beş dakikalık bir saygı duruşu önererek şunları yazmıştır: "Çoğumuz biliyoruz ki kendi akrabalarımız ve asla geri dönmeyecek olan arkadaşlarımız için ölülerimize bu barış saatlerinden bir parça ayıramaz mıyız? Bireysel olarak evet; ama ulusal olarak? bBş dakika isterdim; sadece beş küçük dakika. Beş sessiz dakikalık ulusal anma." Demiştir.
İnsanların birbirlerine saygılı davranması farzdır. İnsan şereflidir ve saygıya layıktır. İnsan hayattayken olduğu gibi ölümünden sonra da saygıya layıktır. Bu sebeple gerek ölüm sonrası henüz defnedilmeden gerekse defnedildikten sonra kabirde iken insanın bu saygınlığına aykırı davranışlardan kaçınmak gerekir.
İslâmiyet noktasından bakıldığında saygı duruşu diye bir uygulama dinimizde yoktur.
Saygı duruşunun dini açıdan ölüye bir faydası olmaz. Ama okunup hediye edilecek bir Kur'ân’ın mü'minlere faydası olacaktır. Kendisi adına yaptırılacak bir sadaka-i cariyenin ölmüş kimseye faydası olacaktır. Faydalanılan ilmin vefat eden kişiye faydası olacaktır.
Ayrıca bir insanın bir insana karşı ayağa kalmasını yasaklayan hadis-i şerifler de mevcuttur.
''Kim kendisine ayağa kalkılmasından hoşlanırsa cehennemden yerine hazır olsun.''[1]
Cabir (ra)'dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur:
"Sizleri az önce İranlılar ve Rumların devlet başkanlarına yaptıkları gibi otururlarken onlar gelince ayağa kalmaya yeltendikleri gibi yapmaya yeltendiğinizi gördüm. Bunu asla yapmayın."[2]
Enes b. Malik’ten rivayetle: "Efendimiz sahabenin en sevdikleri ve hürmet ettikleri insan idi. Ama bir yere girdiğinde oturanların onu karşılamak için ayağa kalkmasından hoşlanmadığını bildiklerinden dolayı o geldiğinde ayağa kalkmazlardı."[3]