Soru

Ruhun Kuvveleri

Ruhun kaç kuvveti vardır

Tarih: 2.05.2014 21:08:37
Okunma: 11403

Cevap

3 kuvve verilmiştir. Bunlar 

1. Kuvve-i akliye, iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin birbirinden ayırt etme kuvvesi, kısaca akıl kuvvesi

Tefrit mertebesi gabavettir ki, doğru yanlış ayırt edemez ve hiçbir şeyden haberi olmaz. İfrat mertebesi cerbezedir ki, hakkı batıl, batılı hak gösterecek derecede akıl ounları yapar. Hadd-i vasat mertebesi ise, hikmettir. Hakkı hak bilir ona uyar. Batılı batıl bilir ve batıldan çekinir.

2. Kuvve-i gadabiye, zararlı şeyleri def etme kuvvetidir. 

Tefrit mertebesi, cebanettir ki, korkulmayacak şeylerden de korkmaktır. İfrat mertebesi, tehevvürdür ki, korkulması lazım gelen şeylerden de korkmaz. Hadd-i vasat mertebesi, şecaattir ki, korkulması lazımgelen şeylerden korkar Allah'tan korkmak gibi, diğerlerinde ise kahramanlık gösterir. 

3. Kuvve-i şeheviyedir, menfaatli şeyleri elde etme kuvvetidir.

Tefrit mertebesi, humuddur ki, şehvetli şeylere isteği yoktur. İfrat mertebesi, fücurdur ki, haram helal dinlemez. Her şeye saldırır. Namussuzluk eder. Vasat mertebesi ise, iffettir ki, helale iştahı vardır, harama iştahı yoktur. Haramdan kaçınır.

 

Bu mevzu İşarat'ül-icaz eserinde şöyle geçmektedir:

"Tagayyür ve inkılâb ve felâketlere ma‘rûz ve muhtaç şu insan bedeninde iskân edilen ruhun yaşayabilmesi için üç kuvvetihdâs edilmiştir. Bu kuvvetlerin birincisi, menfaatleri celb ve cezb için kuvve-i şeheviye-i behîmiye; ikincisi, zararlı şeyleri def‘ için kuvve-i sebûiye-i gadabiye; üçüncüsü, nef‘ ve zararı, iyi ve kötüyü birbirinden temyîz için kuvve-i akliye-i melekiyedir.

Lâkin insandaki bu kuvvetlere şerîatça bir had ve bir nihâyet ta‘yîn edilmiş ise de, fıtraten ta‘yîn edilmemiş olduğundan, bu kuvvetlerin her birisi tefrît, vasat, ifrât nâmıyla üç mertebeye ayrılırlar.

Meselâ, kuvve-i şeheviyenin tefrît mertebesi humûd­dur ki, ne helâle ve ne harama şehveti, bir iştihâsı yoktur. İfrât mertebesi fücûrdur ki, nâmusları ve ırzları pây-i mâl etmek iştihâsında olur. Vasat mertebesi ise iffettir ki, helâline şehveti var, harama yoktur. İhtâr: Kuvve-i şeheviyenin yemek, içmek, uyumak ve konuşmak gibi fürûâtında da bu üç mertebe mevcûddur.

 Ve kezâ, kuvve-i gadabiyenin tefrît mertebesi cebânettir ki, korkulmayan şeylerden bile korkar. İfrât mertebesi tehevvürdür ki, ne maddî ve ne ma‘nevî hiçbir şeyden korkmaz. Bütün istibdâdlar, tahakkümler, zulümler bu mertebenin mahsûlüdür. Vasat mertebesi ise şecâattir ki, hukuk-u dîniye ve dünyeviyesi için canını fedâ eder, meşrû‘ olmayan şeylere karışmaz.

İhtâr: Bu kuvve-i gadabiyenin fürûâ­tında da şu üç mertebenin yeri vardır.

Ve kezâ, kuvve-i akliyenin tefrît mertebesi gabâvet­tir ki, hiçbir şeyden haberi olmaz. İfrât mertebesi cerbezedir ki, hakkı bâtıl, bâtılı hak suretinde göstermeye kadar hileli ve aldatıcı bir zekâya mâlik olur. Vasat mertebesi ise hikmettir ki, hakkı hak bilir, imtisâl eder. Bâtılı bâtıl bilir, ictinâb eder. وَمَنْ يُؤْتيَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ اُوتِيَ خَيْرًا كَث۪يرًا"


Yorum Yap

Yorumlar