Kadınlar için tesettür risalesi var. Erkeklere de İslami giyim konusunda bir risale var mı? Sakal ile ilgili bir şey var mı? İslami giyim nasıl olmalı?
Müslümanın giyim ve kuşamı kuran ve sünnetin belirlediği şekilde olası gerekiyor.insan vücudunu setretmesi elbisede - kıyafette önemli bir hususiyettir. Kıyafetleri bu bağlamda değirlendirmek gerekir. Birkaç başlık altında giyim kuşamı ele almaya çalışalım .
1.Elbisenin özelliğinden ve taşıdığı manadan kaynaklanan hususiyet:
1- Kâfirlerin özel elbiseleri: Müslim ve Nesai'nin, İbn Amr'dan rivayet ettiğine göre: Bir gün Peygamber İbn Amr'ın üzerinde usfur ile boyalı iki elbise görmüş ve bu elbisenin kâfirlerin elbisesi olduğunu bildirerek giyilmemesini, hatta yakılmasını emretmiştir. Buradaki nehyin tahrim (haram) olduğunu söyleyenler olduğu gibi tenzih (kusurdan uzak tutmak) içindir diyenler de olmuştur.
2- Kibir için giyilen elbise: Peygamberimiz (sav) kibir elbisesinin giyilmesini de yasaklamıştır.
3- Erkek için ipek elbise: Birçok hadiste ipek elbisenin erkekler için haram olduğu ifade edilmiştir.
4- Erkeklerin kadın elbisesi, kadınların da erkek elbisesi giymesi caiz değildir.
İslami açıdan yasak olan kıyafetler de vardır. Bunlar da şöyle sıralanabilir:
a) Kibir ve şöhret elbisesi, İpek elbise (Erkekler için), Erkeklerin kadın, kadınların erkek elbisesi giymesi.
b) Kâfirler için şiar (işaret, sembol) olan elbise.
Bir elbisedeki vasıflar neler olmalıdır?
El Cevap: Elbisenin vücudu vasfetmesini iki türlü düşünebiliriz:
1- Giyilen kumaşın ince ve şeffaf olmasından dolayı vücudu göstermesi: Böyle ince ve şeffaf elbise tam vücudu örtmüş sayılmaz. İslam böyle bir kumaşla insanın tam manasıyla giyinmiş olduğunu kabul etmemektedir. Nitekim Ebu Davud'un tahric ettiği bir hadiste Hz. Aişe (ra) bizlere şu olayı nakl ve rivayet etmektedir: Esma binti Ebi Bekr bir gün Resulüllah (sav)'in huzuruna girdi. Üzerinde ince ve şeffaf bir elbise vardı. Resulüllah (sav) ondan yüzünü çevirdi ve: “Ey Esma! Bir kadın buluğ çağına erdi mi -yüzünü ve iki elini göstererek- bunlardan başka bir şeyin görünmesi helal olmaz" dedi.
Bu hadis bizlere açıkça, ince ve şeffaf elbise giymenin caiz olmadığını ifade etmektedir.
2- Elbisenin dar olması: Giyilen elbisenin dar olması sebebiyle vücut çizgilerinin belli olması, dışarıdan bakana organlar hakkında fikir verecek mahiyette olması. Bu hususta el-Mühezzeb müellifi şöyle demektedir: "Bir kadının organlarını göstermemesi için cilbabını kalınlaştırması müstahaptır".
Cilbab hakkında şunlar söylenmiştir: Başörtüsü ve izar olarak tarif edilmiştir. Metali yazarı başörtüden daha kısadır demiştir. Diğerleri ise elbise üzerine giyilen geniş bir dış elbisedir, demişlerdir.
Müslüman olmayan kimselerin giydikleri elbiseyi giymek caiz midir?
El Cevap: Gayr-i Müslimlerin giydikleri elbiseleri giymekte beis yoktur. Çünkü İslamiyet, Müslümanlara özel bir kıyafet getirmediği gibi şu veya bu tip bir elbiseyi de yasaklamamıştır. Bunun için Müslümanların kıyafetleri bir değildir. Kimi entari, kimi kaftan, kimi şal, sarık, kimi pantolon, kimi de şalvar giyer. Bu hususta herkes serbesttir. Ancak bir memlekette adet olmayıp, halkın nazar-ı dikkatini çeken kıyafete bürünmek de doğru değildir.
Şafi'i mezhebine göre; kişinin şahsiyetini zedelediği için böyle elbise giyenlerin şehadeti muteber değildir. Ama tuhaf ve nazar-ı dikkati çeken bir kıyafet olmadıktan sonra, ehli küfrün giydikleri elbiseyi giymekte hiç bir sakınca yoktur. El-Muğire bin Şube'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: Peygamber (sav) kolları dar bir Rum cübbesi giymişti. Bu hadisten anlaşıldığına göre, kâfirlerin giydiği elbiseleri giymekte beis yoktur. Bugün giydiğimiz palto da, dinen cübbe sayılır. Çünkü hadiste geçen cübbe ile palto arasında fark yoktur.
Uzun gömlek gibi bir şey sünnet ve İslami bir kıyafet sayılır mı?
El Cevap: Uzun gömlek İslami bir kıyafet sayılmaz. Yani İslam bunların giyilmesini veya giyilmemesini emretmemiştir. Kıyafet meselesi âdete bağlı bir şeydir. Bir memlekette uzun gömlek giymek adet ise giyilir, âdet değil ve dikkati çekiyorsa dışarda onu giyip gezmek doğru değildir. Hatta Şafi'ı mezhebine göre bir memlekette bir kıyafet âdet ise o memleketin ahalisinden onu giyen kimse mürüvveti ihlal ettiğinden şehadetinin reddine vesile olur. Hülasa her memlekette mer'ı olan ( (Mer'iyye) Riayet edilen, hükmü geçen. Makbul sayılan, hürmet edilen) kıyafete riayet etmek lazımdır. Avreti örtmeyecek kadar kısa veya vücudun hattını gösterecek kadar dar olmaması da şarttır.
İpekli elbise giymek caiz midir?
El Cevap: Kadın fıtratan süse düşkündür. Geçmişte böyle idi ve böyle devam etmektedir. Özellikle kadın altın ve ipeğe çok önem verir. Erkek de fıtratan süsten ziyade kişiliğine ve olgunluğuna bakar. İslam dini fıtratı bozan ve fıtrata aykırı olan şeyleri yasaklamıştır. Bunun için ipek kadın için mubah, erkek için haramdır. Peygamber (sav) buyuruyor: "İpekli elbise giymeyiniz. Çünkü dünyada onu giyen kimse ahirette giymeyecektir". Bir gün Hz. Ömer (ra) satılık bir ipekli elbise görür. Ve onu alıp Hz. Peygamber'e götürür. "Ey Allah'ın Resulü, bayramlarda ve gelen heyetlerle görüşmek için bunu satın al" der. Bunun üzerine Peygamber (sav): "Bu, ahirette payı olmayanların elbisesidir" buyurdu. Peygamber (sav) sağ eline bir parça ipek, sol eline de bir külçe altın aldı ve buyurdu ki: "Bunlar ümmetimin erkeklerine haram, kadınlarına mubahtır". buyurmuştur. Günümüz Meselelerine Fetvalar Halil Günenç 2. cilt Shf 172 Yasin Yayınevi
sakal meselesi:
Sakalı bırakmak sünnet olmakla beraber, bıraktıktan sonra kesmek haramdır diyen bir çok alim vardır. Günümüzde ise, askere gitmek, resmi görev almak, hapse girmek gibi sebeblerle sakalı kesmek zorunda kalınabilmektedir.
Bir kısım Nur talebeleri, sakalı bir bırakmak, bir kesmek gibi ciddiyetsizliklerden sakınmak ve sakal sünnetini zillete düşürmemek için sakal sünnetini bir müddet ertelemektedirler.
Yoksa Nur cemaatinde sakal bırakılmıyor diye bir hüküm doğru olmaz. Orta yaşın üzerindekiler ekseriyetle bırakıyor.
Gençler ise ekseriyetle bırakmıyor. Bunun en mühim sebebi şudur:
Aynı suale Üstad Bediüzzaman (ra) de muhatab olmuş ve şöyle cevab vermiştir:
"Sakal mes'elesi ise: Bu bir sünnettir, hocalara mahsus değil. Bu millette yüzde doksan sakalsız olanların içinde küçükten beri sakalsız bulundum. Bu yirmi senedir bana resmî hücumlarda bazı arkadaşlarımın sakallarını kestirmeleriyle, benim sakal bırakmadığım bir hikmet, bir inayet-i İlahiye olduğunu isbat etti. Eğer sakal olsaydı traş edilseydi, Risale-i Nur'a büyük bir zarardı. Çünki ölecektim, dayanamayacaktım. Bazı âlimler "Sakalı traş etmek caiz değildir" demişler. Muradları sakalı bıraktıktan sonra traş etmek haramdır demektir. Yoksa hiç bırakmayan, bir sünneti terketmiş olur. Fakat bu zamanda, dehşetli pek çok günah-ı kebireden çekinmek için, bu terk-i sünnete mukabil, Risale-i Nur'un irşadıyla, yirmi sene haps-i münferid hükmünde işkenceli bir hayat geçirdik; inşâallah o sünnetin terkine bir keffarettir." (Emirdağ Lahikası)
Risale-i nurda tesettürün gerekliliğ ile ilgili risale ve izahlar vardır. Fakat giyim kuşam nasıl olacak buna dair izah yoktur.
Ayrıca bakınız:
/soru-cevap/sakal-birakmak-hakkinda