"Zât-ı Risaletin akvâli gibi, ef'al ve ahvâli ve etvar ve harekâtı dahi menâbi-i din ve şeriattır ve ahkâmın me'hazlarıdır." Bu cümleyi açıklar mısınız?
Bahis konusu yerin aslı şöyledir:
"Zât-ı risâletin akvâli gibi, ef‘âl ve ahvâli ve etvâr ve harekâtı dahi menâbi‘-i dîn ve şerîattır. Ve ahkâmın me’hazleridir. Şıkk-ı zâhirîsine Sahâbeler hamele oldukları gibi, hususî dâiresindeki mahfî ahvâlâtından tezâhür eden esrâr-ı dîn ve ahkâm-ı şerîatın hameleleri ve râvîleri de Ezvâc-ı Tâhirât’tır. Ve bilfiil o vazîfeyi îfâ etmişlerdir. Esrâr ve ahkâm-ı dînin hemen yarısı, belki onlardan geliyor." (7. mektup)
Yani peygamberimizin akvali yani konuşmaları gibi, fiilleri ve halleri ve tavırları da dinin ve şeriatın kaynağıdır. Ve hükümlerin kaynaklarıdır. Bize aktarılan hadisler olsun peygamberimizin sünneti olsun sadece konuşmalarından ibaret değildir. Onun sözleriyle birlikte haerketleri, tavırları, halleri de sünnetin kaynağıdır. Mesela namaz hakkında ben nasıl namaz kılıyorsam siz de öyle namaz kılın demesi sünnetin kaynağı olduğu gibi namaz kılış şekli de sünnetin ve dinin kaynağıdır.
Görünürdeki kısmını sahabeler görüp almışlar. Kendileri yaptıkları gibi ümmete de aktarmışlardır. Diğer kısmını yani hususi ve özel hallerini de Peygamberimizin hanımları görmüş öğrenmiş ve ümmete aktarmışlardır.