Peygamberimizin(asm) alemlere rahmet oluşunu nasıl anlamalıyız?
İnanç esaslarında düşünce istikametini kaybetmiş insanların fikrine istikamet
Hayatta yolunu şaşırmış olanlara doğru bir hayat rehberi
Ahlakî değerleri aşınmış insanlara Güzel ahlak modeli
Dünya saadeti isteyenlere mutluluğun yolları
Ahiretini düşünenlere ebedi yurdun saadet anahtarı
Toplumsal birlik ve beraberlik için bir iksir
Allah'ın emir ve yasaklarını en açık bir şekilde anlatan
Kısacası dinî ve dünyevî insanların bütün ihitiyaç ve taleplerini karşılayacak bir İslamiyet'le gönderilmesidir.
Nasılki bitkilere, hayvanlara ve insanlara bir çok faydalarından dolayı yağmura rahmet deniliyor. Öyle de bütün varlıklar için belki en büyük rahmet peygamberimizin yaratılması ve peygamber olarak gönderilmesidir. Bütün varlık alemlerinin ve varlıkların yaratılmasına vesile olduğu için alemlere rahmettir. Hem Onun duası ve kulluğu ve risaleti ile beka aleminin yaratılamasına ve varlıkların bekasına vesile olduğu için alemlere rahmettir.
Enbiya Suresi, 107. ayetin tefsiri için,
Elmalı tefsirinde şöyle geçmektedir:
"Ve biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik. Yani, ey Muhammed! başka bir sebep için değil, ancak bütün âlemlere ve özellikle akıl sahibi varlıklara olan merhametimizden dolayı veya başka bir durumda değil, ancak âlemlere bir rahmet olarak seni peygamber gönderdik: Senin Peygamberliğin bütün varlıklara Allah'ın bir rahmetidir.
Veya sen öyle kapsamlı bir rahmetsin ki, bütün akıl sahibi varlıklara o iyilik ve kurtuluş yolunu göstereceksin. Her iki dünyada mutluluk getiren dini sen öğreteceksin ve bütün âlem bundan istifade edecektir. Buna rağmen şu rahmetten kaçan ve şu nura karşı gözlerini kapatan bedbahtlara yazıklar olsun ey âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber" (Elmalı Tefsiri)
Fahreddin Razinin tefsirinde ise şöyle geçmektedir:
"Hz. Peygamber (s.a.s) hem dinî, hem dünyevî bakımdan "rahmet"tir.
O dinî bakımdan rahmettir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s), insanlar bir câhiliyyet ve dalalet içinde iken ve iki ehli kitab, yani yahûdiler ve hristiyanlar aradan uzun zaman geçtiği tevatürleri (sağlam rivayetleri) kesildiği ve kitabları hususunda ihtilafları meydana geldiği için, dinleri hususunda şaşkınlığa düştükleri bir zamanda gönderilmiştir. Böylece Allah Teâlâ onu, hakkı aramaya ve kurtuluş ile mükafaatı elde etmeye hiç bir yolun kalmadığı bir zamanda peygamber olarak gönderdi. Hz. Muhammed (s.a.s) insanları hakka çağırdı, onlara mükâfaat yollarını açıkladı, onlara Allah'ın hükümlerini gösterdi helâli haramdan ayırdetti. Sonra bu rahmetten ancak, himmeti (kasdı) sadece hakka ulaşmak olan, taklid, inâd ve tekebbüre sapmayan ve Allah'ın muvaffakiyyeti kendisinin yoldaşı olan kimseler yararlanabilmişlerdir. Nitekim Cenâb-ı Allah: "De ki: "O (Kur'ân) iman edenler için, hidayet ve şifâdır. İman etmeyenlerin ise kulaklarında (ona karşı) bir ağırlık vardır. O (Kur'ân) bunlara karşı bir körlüktür" {Fussilet. 44) buyurmuştur.
Dünyevî bakımdan Hz. Peygamber (s.a.s)'in rahmet oluşu, insanların onun sayesinde pek çok zilletlerden, savaşlardan ve harblerden kurtulmaları, onun dininin bereketli sayesinde yardıma mazhar olmalarıdır." (Tefsir-i Kebir)