Bu konuda Risale-i Nurda net olarak bir şey geçmiyor. Ancak Bediüzzaman Hazretleri’nin kendisinin kırmızı rengi çok sevdiğini biliyoruz. Aşağıya aldığımız iki parça hatırattan da anladığımız kadarıyla kırmızı renk, Hazreti Üstadın hususi bir tasarrufudur.
"Sava Medrese-i Nûriye’nin kahramanlarından Marangoz Ahmed’in mektûbunda iki kerâmet-i Zülfikar numûnesi aynen hem Barla’da, hem Kastamonu’da biz de gördük. Fakat ayrı bir tarzda beğenmediğimiz siyah mürekkeb birden hâlis kırmızı mürekkebe döndüğünü ben ve arkadaşlarım hayretle gözümüzle gördük."[1]
"İkincisi: Sizin te’lîfiniz olan fihristin tashîhinde bir müstensihin noksân bıraktığı bir sahîfeyi Tahsîn’e dedim: “Yaz!” O da yazmaya başladı. Simsiyah mürekkeble ve temiz kalemle yazıyordu. Sizin yazdığınız ikinci cild Fihrist’in makbûliyetine huccet olarak, o siyah mürekkeb birden güzel bir kırmızı sûretini aldı. Tâ yarım sahîfe kadar kırmızı yazdı. Biz bu garib hâdiseye taaccüb ederek bakarken, o mürekkeb yine simsiyaha döndü. Sahîfenin öteki yarısı, aynı kalem, aynı hokka tam siyah yazıldı. Bir zaman Barla’da bağlardaki köşkte Şamlı Hâfız, Mes‘ud ve Süleymân’ın müşâhedesiyle aynı hâdiseyi başka şekilde görmüştük. Şöyle ki, ben sevmediğim için siyah bir mürekkebi kısmen döktüm. Mütebâkîsi birden çok beğendiğim güzel bir kırmızıya tahavvül etti. Risâle-i Nûr kâtiblerini şevklendirdi. Gözümüze silsile-i kerâmetin bir ucunu ve tereşşuhunu gösterdi. Saîdü’n-Nûrsî"[2]
[1] Bediüzzaman Said Nursi, Emirdağ Lahikası 2, Hayrât Neşriyat, Isparta 2019 s.108.
[2] Bediüzzaman Said Nursi, Sikke-i Tasdîk-i Gaybî, Hayrât Neşriyat, Isparta 2016, s.23

