Soru

Oruç Günleri

Pazartesi Perşembe oruç tutmaya daha özen göstermemiz gerekiyor. Tek gün pazartesi olur, salı olur tutabilir miyiz? Tek Çarşamba günü tutmakta bir sıkıntı var mı? Ayrıyeten mübarek günler ya da alışkanlık haline getirilen tek tutulur deniyor. Bu konuda bir karmaşıklık içindeyim bir açıklama getirebilir misiniz?

Tarih: 4.10.2022 13:11:57
Okunma: 517

Cevap

Oruç tutmanın yasak ve sevap olduğu günleri şöyle sınıflandırabiliriz:

Sadece Cuma günleri nafile oruç tutmak, tenzihen mekruh görülmüştür. Cuma günü nafile oruç tutmak isteyenlerin, bir gün önce veya sonrasında da oruç tutması uygun olur. Resul-i Ekrem (sav), “Sizden hiç kimse Cuma günü oruç tutmasın. Ancak bir gün önceden veya sonradan oruç tutuyorsa, bu takdirde Cuma günü de oruç tutabilir.”[1] buyurmuştur. Cuma günü kazaya kalan farz veya adak gibi vacip bir oruç tutmakta sakınca bulunmamaktadır. Oruç tutmak için özellikle Cuma gününü seçmenin mekruh oluşu bu günün Müslümanların haftalık bayram günü kabul edilmesindendir. Bu hadis-i şeriften de anlaşılıyor ki, haftanın diğer günlerinde müstakil olarak müsait oldukça oruç tutulabilir. Herhangi bir sakınca yoktur.

Diğer taraftan Hz. Peygamber (sav), Zilhicce’nin ilk dokuz günü,[2] pazartesi ve perşembe günleri, âşûrâ ve arefe günü oruç tutardı[3]. Pazartesi orucunu soranlara; “Bugün benim doğduğum, Peygamber olarak gönderildiğim ve Kur’ân’ın bana vahyedildiği gündür.”[4] diye cevap verirdi. Bu hadis-i şeriften de özellikle Pazartesi ve Perşembe günlerinde oruç tutmanın daha faziletli olduğunu anlamaktayız.

Yine Davûd orucu da tutulabilir. Bir gün oruç tutup bir gün tutmamaya “Dâvûd orucu” denir. Bu ismin veriliş nedeni Hz. Dâvûd’un (as) bu şekilde oruç tutmuş olmasıdır. Bu oruca söz konusu ismi bizzat Hz. Peygamber (sav) vermiş ve faziletini şöyle belirtmiştir: “En faziletli oruç Dâvûd’un tuttuğu oruçtur; o bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı.” [5] Yine Hz. Peygamber (sav), “Allah’ın en çok sevdiği oruç Dâvûd Peygamberin orucudur.” [6] Buyurmuştur. Bu tarz bir orucu da kendimize âdet edinebiliriz.

Eyyâm-ı biyd (aydınlık günler) orucu da tavsiye edilmiştir. Eyyâm-ı biyd (aydınlık günler) ayın en parlak olduğu hicrî ayların 13, 14 ve 15. geceleridir.[7] Ay bu gecelerde tam olarak göründüğü ve geceleri her zamankinden daha çok aydınlattığı için bu isim verilmiştir. Resûlullah (sav), her ayın bu günlerinde oruç tutmayı tavsiye etmiş[8] ve o günlerde oruç tutmanın senenin tüm günlerini oruçlu geçirmek gibi olduğunu belirtmiştir.[9]

Oruç tutmanın yasak olduğu günler şunlardır:

Hz. Peygamber (sav) iki vakitte oruç tutulmayacağını bildirmiştir. Birisi Ramazan Bayramı’nın birinci günü, diğeri Kurban Bayramı günleridir.[10] Ramazan Bayramı’nın sadece birinci gününde ve Kurban Bayramı’nın dört gününde oruç tutmak yasaktır.[11]               

Hacıların, oruç tuttukları takdirde güçsüz ve yorgun düşme ihtimalleri bulunduğu takdirde, Zilhicce’nin 8. “terviye” ve 9. “arefe” günlerinde oruç tutmamaları daha uygun olur. Zira Hz. Peygamber (sav), Arefe Günü Arafat’ta olanların oruç tutmalarını yasaklamıştır.[12] Çünkü hac ibadetini yaparken daha zinde ve canlı olmaları, öncesinde nafile oruç tutmuş olmalarından daha hayırlıdır.

Oruç tutmanın mekruh olduğu günler şunlardır:

Sadece Aşura Günü’nde (Muharrem ayının 10. gününde) oruç tutmak, Yahudilere benzemek ve onları taklit etmek anlamını içerdiği için mekruh görülmüştür.[13]

Şek günü (Şaban ayının sonuna gelip, Şaban’dan mı yoksa Ramazan’dan mı olduğunda şüphe edilen gün) oruç tutmak mekruhtur. Hz. Peygamber (sav), Ramazan’ı bir veya iki gün önceden oruç tutarak karşılamayı yasaklamıştır.[14]

İki veya daha fazla günü, arada iftar etmeksizin birbirine ekleyerek oruç tutmak mekruhtur. Buna ‘Visal Orucu’ (savm-i visal) denir. Hz. Aişe’nin belirttiğine göre Hz. Peygamber (sav) visal orucu tutmalarını yasaklamış; kendisinin bu şekilde oruç tuttuğu hatırlatılınca da “Siz benim gibi değilsiniz; beni Rabbim yedirir, içirir.”[15] diye cevap vermiştir.


[1]Ebu Davud, Savm, 50.

[2] Ebû Dâvûd, Savm, 62; Tirmizî, Savm, 52.

[3] Müslim, Sıyâm, 196, 197; İbn Mâce, Sıyâm, 41,42.

[4] Müslim, Sıyâm, 198)

[5] Buhârî, Savm, 56; Müslim, Sıyâm, 181.

[6] Buhârî, Teheccüd, 7.

[7] Buhârî, Savm, 60.

[8] Ebû Dâvûd, Savm, 69; Tirmizî, Savm, 54.

[9] İbn Mâce, Sıyâm, 29.

[10] Buhari, Savm, 66-67.

[11] Mevsıli, el-İhtiyar, I, 395-396.

[12] Ebu Davud, Savm, 64.

[13] Ebu Davud, Savm, 66.

[14] Buhari, Savm, 11, 14; Müslim, Sıyam, 21; Ebu Davud, Savm, 11.

[15] Müslim, Sıyam, 55-58.


Yorum Yap

Yorumlar