"Eğer namaz kılmazsan, senin o günkü âlemin zulümatlı ve perişan bir halde gider. Senin aleyhinde âlem-i misalde şehadet eder." Bu cümleyi izah eder misiniz?
KISA İZAH:
İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin gayelerinden biri ibadettir. İbadetler insanın hem maddi hem manevi hayatını nurlandırır. Çünkü insan ibadet ile tüm kâinatın sahibini hatırlar. Verilen tüm nimetlerin ondan geliğini bilir. Namaz ile kendisine verilen nimetlere karşı bir şükür faaliyetinde bulunarak bu nimetlerin sahibinin kim olduğunu ve niçin verildiğini bilir. Böylelikle insanın o günü karanlıklar ve cehalet içinde kalmaz. Allah’ı hatırlayıp ona şükür ettiği için insanın o günü nurlanır kıymetlenir ve değer kazanır. İbadeti terk edip namaz kılmayan insanın o günkü yaşamı ise karanlıklı ve perişan olur. Çünkü insana verilen tüm nimetler onların kimden geldiği bilinmediği takdirde karanlıklar ve bilinmezlikler içinde kalır. Bu ise büyük bir gaflet olup kişinin o gününü karanlıklar içinde bırakır.
Namaz Allah ile kul arasında irtibat kurarak tüm nimetleri Allah’a (c.c) intisap ettirir. İbadetin terkiyle Allah (c.c) ile irtibatı kesilen bu nimetler manen kıymetten düşerek ahirette kul hakkında sitem ve şikayetlerde bulunarak davacı olacaklardır. İnsana verilen bu nimetler, layık oldukları muameleyi görmedikleri için kişiye ahirette hesap sorup onu Allah’a şikâyet edeceklerdir. Bu şikâyet ve davanın altında ezilmekten kurtulmak isteyen kimse o günkü namazını kılarak o nimetlere gereken değer ve kıymeti vermelidir.
İnsan ancak Allah'a kulluk ederse o günün zararlı ve kederli halinden ruhen kurtularak namaz ile rahat bir nefes alır ve kuvvet bulur. Günlük hadiselerin tazyiki ve ağrlığı altında ezilmez. Çünkü namaz kılan bir insan, imani bir bakış açısı ile olayları tahkik ettiğinde her şeyin Allah'tan olduğunu bilir. Hayata isyan edip, itiraz ve sitemlerde bulunmaz ve şikâyete de yeltenmez. Namazının kuvvetine göre şükür ve sabır içinde yaşayarak hayatından lezzet alabilir. Bir hesap gününün olduğunu idrak eder. Her şeyin sahibinin Allah olduğunu hiç kimsenin onun mülkünün dışına çıkmayacağını anlar. Böyle bir güce intisap edip ona güvenen birinin ruh hali elbette namaz kılmayıp bu gerçekleri unutan birine göre daha huzurlu ve daha mutlu olacağı aşikardır. Demek ki Allah’a (c.c) intisap ettiğini düşünerek namaz kılanın bir günü, onun imani bakış açısına göre daha aydınlıklı ve daha rahat geçecektir ki bu hal ahirette kişiyi felah ve kurtulaşa sevk edecektir.
GENİŞ iZAH:
İbadeti terk eden biri yalnız kalmış demektir. Meydana gelen günlük hadiseler onun nazarında sahipsiz başıboş serseri tesadüflerin eseri olarak görünecektir ki bu hal insanı son derece rahatsız etmeye yeter. Birçok köpeğin olduğu bir yere rast gelen kişi eğer köpeklerin, bir sahibi olduğunu düşünürse rahat eder, fakat bu köpeklerin sahipsiz ve başıboş olduğunu düşünen biri ise son derece korku ve endişeler içinde ağlayıp sızlar. İşte aynı bu iki kişi yaşadıkları anı kendi bakış açılarına göre değerlendirerek ya mutlu veya mutsuz olurlar.
Namazsız biri, el kaldırıp yardım isteyeceği ve kendisine sığınacağı sınırsız bir güç sahibinden ayrı düşmüş demektir. Bu haldeki bir insanın gün içinde ruhen birçok sıkıntı ve eziyet çekeceği aşikardır. O insanların yüzleri gülse bile gönülleri karanlıkta ve endişeler içinde kanayacaktır. Namaz ile insan bir gününü nurani bir hale çevirirken, namaz kılmayan ise o gününü karanlıklara çevirir.
İnsan gün içinde Allah'ın ona ihsan ettiği sayısızca nimete ulaşır ki bu elbette bir şükür gerektirir. Ayrıca imtihan gereği birçok bela ve musibete de maruz kalabilir ki bu da sabır gerektirir. Bu nimetlerin ve imtihan gereği verilen bela ve musibetlerin Allah'tan geldiğini bilen ve ona namaz ile kulluk eden bir kişi, hayatında bir istinad yani dayanak noktası bulur. Elem ve kederlerden kurtularak ruhu ve gönlü huzurlu bir şekilde yaşar hep mutlu olur. Eğer kişi Allah'a kulluk vazifesi olan namazı terk ederse iç dünyası elem, keder ve endişelerle dolarak huzursuz mutsuz ve perişan bir duruma düşer.
Aynı gün içinde beraber gezen iki kişi düşünelim, bunlardan biri namaz kılan diğeri ise namaz kılmayan biri olsun. Namaz kılan kişi o gün ne yaşarsa yaşasın en büyük bir dayanak noktası olan Allah'a ibadet ettiği için kendi iç dünyasında bir rahatlama ve huzur bulur. Çünkü bilir ve idrak eder ki "her şey Allah'tandır, her şeyin sahibi ve maliki odur" der ve şükür ve sabır ile Allah'tan yardım diler. Bu vaziyette olan bir insanın o günü gayet nurlu, sürurlu ve aydınlıkllı olarak geçer ve ahirette ona yardım edecek bir şekil alır. Namaz kılmayan ise ruhen, çöllerde yalnız başına kalmış, canavar, eşkıya ve açlık korkusu gibi birçok şeyden tir tir titreyen huzuruz mutsuz bir adam gibi olur. Onun o namazsız günü aslında karanlıklı ve perişan bir haldedir. Çünkü namaz insana bir bakış açısı verir. Bu bakış açısı ile insan hakikatleri anlar ve hiç bir şeyden korku ve endişe duymaz, günlük hadiseler ruhunu yıpratmaz ve sabır ve şükür içinde mutlu olur. Namazsız kişi ise Allah'a inansa bile bu inancını namaz ile yenilemediği ve te'kid etmediği için Allah'tan meded aramayı ihmal ederek yalnızlaşır ve ona el açmayı unutarak gününü kendisi için karanlıklara çevirir. Demek ki namaz insana bir bakış açısı kazandırarak yaşadığı anı ve zamanı Allah'a bağlayarak bir irtibat sağlar ve kişiye bir emniyet duyugusu vererir. Kişi günlük hadiselerin içinde boğulmaz sıkıntı ve yüklerini namaz ile Allah'a havale ederek rahat bir nefes alır. Elde ettiği bu bakış açısı onun gününü nurani ve parlak bir hale çevirir. Meydana gelen hiç bir olay onu ümitsizliğe, ye'se düşürmez. Namaz ile her an kendisini yenilercesine başına gelen olaylarda bir hikmet ve maslahat olduğunu düşünerek Allah'ın rahmet ve adaletine sığınarak üzüntü ve depresyonlardan azade olarak yaşamaya devam eder. Namaz kılmayan kişi ise tam tersi bu biatını yani kulluğunu yenilemediği için Allah'ı unutmaya ve başına gelen hadiselere bir anlam veremeyerek yanlış bir bakış açısı ile şikayetlere sitemlere ve itirazlara başlar ki Allah muhafaza bu hal ve bu bakış açısı kişiyi zararlı bir yola doğru sürükler.