Mi'raç bahsinde 3. esasda Aynen öyle derken diyor ki: "bütün fünûn, bütün desâtîriyle, şu kitâb-ı kâinâtı, zaman-ı Âdemden beri mütâlaa ediyor. Halbuki o kitap, esmâ ve kemâlât-ı İlâhiyeye dâir ifade ettiği ma‘nâların ve gösterdiği âyetlerin öşr-ü mi‘şârını daha okuyamamış." Acaba burada kitabın degil de kitap denmesinin anlam bakımından bir hikmeti var mı?
Bahse konu olan yer şöyledir:
"Aynen öyle de, وَلِلّٰهِ الْمَثَلُ الْأَعْلٰي Ezel ve Ebed Sultanı olan Sâni‘-i Zülcelâl, nihâyetsiz kemâlâtını ve nihâyetsiz cemâlini görmek ve göstermek istemiştir ki, şu âlem sarayını öyle bir tarzda yapmıştır ki, her bir mevcûd pek çok dillerle onun kemâlâtını zikreder. Pek çok işaretler ile cemâlini gösterir. Esmâ-yı hüsnâsının her bir isminde ne kadar gizli ma‘nevî defineler ve her bir ünvân-ı mukaddesesinde ne kadar mahfî letâif bulunduğunu, şu kâinât bütün mevcûdâtıyla gösterir. Ve öyle bir tarzda gösterir ki, bütün fünûn, bütün desâtîriyle, şu kitâb-ı kâinâtı, zaman-ı Âdemden beri mütâlaa ediyor. Halbuki o kitap, esmâ ve kemâlât-ı İlâhiyeye dâir ifade ettiği ma‘nâların ve gösterdiği âyetlerin öşr-ü mi‘şârını daha okuyamamış."
Burada özne kainat kitabı değil, gizli özne olarak fünun ve felsefedir. Yani kainat kiatbının esma ve kemalat-ı ilahiyeye dair ifade ettiği manaların ve gösterdiği ayetlerin binde birini okuyamayan fen ve felsefedir.
Kitabın yerine kitap denmesinin hikmetini bilemiyoruz.